EĞİLMEYİZ

Gazetemizin 9 yazar ve yöneticisi tutuklandı. Cumhuriyet’teki haberler, diğer gazetelerdeki yazılar, eski yazar ve yöneticilerimizin açıklamaları tutuklama kararına gerekçe olarak gösterildi.

cumhuriyet.com.tr

<video:626504>

9 ‘CUMHURİYETÇİ’

Gazete miz Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Vakfı yöneticileri Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz, Hakan Kara, Musa Kart ve Cumhuriyet Kitap Yayın Yönetmeni Turhan Günay tutuklandı.

BALBAY VE COŞKUN

Yazarlarımız Hikmet Çetinkaya ve Aydın Engin’i serbest bırakan İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği, eski yazarımız CHP milletvekili Mustafa Balbay ve Alev Coşkun’un gazetemize yönelik iddialarını 9 yöneticimizin tutuklanması kararına gerekçe olarak gösterdi.

YİNE DELİL YOK

FETÖ üyesi olmak suçlamasıyla yargılanan savcının tutuklama talebini kabul eden mahkeme, bu kararını ‘subliminal’ mesajlar, Cumhuriyet aleyhindeki köşe yazıları, gazetemizin haber başlıkları ve bir bilirkişinin Cumhuriyet’e yönelik akıl dışı iddialarına dayandırdı.

Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz, Hakan Kara, Musa Kart ve Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay dün “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak” suçundan tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi. İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararında, yazar ve yöneticilerimizin, kaçma, delilleri yok etme, suçun tanıkları üzerinde baskı kurma şüphesi bulunduğu öne sürüldü. Alev Coşkun, Mustafa Balbay, Hikmet Çiçek, Rıza Zelyut’un iddiaları da tutuklama gerekçesinin delili oldu.

Gazetemiz yazar ve yöneticileri, FETÖ davası sanığı savcı Murat İnam’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında 31 Ekim’de gözaltına alınmıştı. Savcılar, önceki gün saat 11.00 sıralarında, İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nde ifade almaya başladı. Günseli Özaltay ve Bülent Yener, savcılık sorgularının ardından saat 21.00 sıralarında serbest bırakıldı. 11 yazar ve yöneticimiz ise adliyeye getirildi. İstanbul 9. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki işlemler gece yarısından sonra başladı. Çetinkaya ve Engin, dün saat 01.50 sıralarında yurt dışına çıkışları yasaklanarak serbest bırakıldılar. Daha sonra Genel Yayın Yönetmenimiz Sabuncu, hâkim karşısına çıktı. Sabuncu’nın hâkimlikteki sorgusu ise 03.30’da bitti.

Sabaha kadar sürdü

8 yönetici ve yazarımızın hâkimlikteki sorguları ise sabaha kadar sürdü. Hakimlik, saat 08.10’da, kararını açıklamak üzere ara verdi. Saat 10.15’te de tutuklama kararı açıklandı. Mahkeme 9 yazar ve yöneticimizi “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak” suçundan tutukladı. Hâkim, Sabuncu’nun, genel yayın yönetmenimiz olduğu için, atılı suç bakımından kuvvetli şüphe altında bulunduğu kanaatine vardı. Kararda, iddia edilen suçun tutuklama nedeni varsayılabilecek suçlardan olduğu kaydedildi. Delillerin tam toplanmadığı ifade edilerek, “Toplanacak delillere göre, şüpheliye atılı suçun niteliğinin değişmesiyle, aleyhine olarak ağırlaşma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. Sorguda da gözlemlenen savunma ve davranışlarıyla, inkârcı tutumu, hâkimliğimizde serbest kalması halinde kaçacağı, delilleri yok edeceği, gizleyeceği veya değiştireceği, suçun mağduru ve tanıkları üzerinde baskı kurma girişiminde bulunacağı yolunda kuvvetli şüphe uyandırmıştır” denildi. Adli kontrol tedbirlerinin, kovuşturmanın selametle sonuçlandırılması bakımından sakıncalı olacağını değerlendiren hâkim, adli kontrol tedbirlerinin hiçbirinin, bu sakıncaları giderme niteliğini haiz olmadığı kanaatine de vardı.

Diğer isimler hakkındaki kararda ise “Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan birçok haber, manşet ve haber detaylarında FETÖ silahlı terör örgütü ile PKK silahlı terör örgütünün propagandası sayılabilecek ve bu örgütler lehine algı oluşturabilecek haberlere yer verildiği” savunuldu. Kararda, birçok haberimiz suç delili olarak örnek gösterildi.

‘Cumhurbaşkanımızın...’

FETÖ’nün darbe girişimi sonrası, 17 Temmuz 2016 tarihli gazete manşetinin “Sokaktaki tehlike” olarak çıktığı belirtildi. Hâkimin bu manşete ilişkin yorumu şöyle: “Demokrasisine sahip çıkan, darbe tehdidini püskürtmek için sokaklara inip, geleceğine sahip çıkan millet üzerinden toplumu kalıplaştırmaya neden olabilecek haberde, Cumhurbaşkanımızın tanka asılan posterlerinin manşet yapılarak sokağa çıkıp demokrasisine sahip çıkılma hadisesinin tehlike olarak görüldüğü...”

‘Adli kontrol yetersiz’ iddiası

Tutuklama kararını açıklayan hâkim, muhtemel ceza miktarı göz önüne alındığında, gazetemiz yöneticilerinin kaçacaklarını da öne sürerek, “Fırsat buldukları yasal ve gayri yasal yollarla kaçtıkları daha önceden farklı soruşturma dosyaları içeriklerinden anlaşılmış olması, müşteki ve mağdurların tam olarak tespit edilerek, henüz ifadelerinin alınmamış olması, delil toplama işleminin devam etmesi nedeniyle, delilleri karartacakları gibi soruşturmaya konu eylemleri yeniden gerçekleştirebilecekleri yolunda hâkimliğimizde kuvvetli şüphe uyandırmıştır. Adli kontrol tedbirlerinin hiçbiri bu sakıncaları niteliğine haiz değildir.”

Yenikapı’yı hedef göstermişiz

Kararda, gazetemizin “Eksik demokrasi ” manşeti de tutuklama gerekçesi oldu. Haberde, Yenikapı’da düzenlenen ve darbeye karşı gerçekleştirilen mitingin hedef gösterildiği öne sürüldü. Hâkim şöyle dedi: “HDP’nin mitingde olmamasını eksik demokrasi olarak nitelendirdiği, bir başka haberinde ‘İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar’ başlığı altında, FETÖ kumpası olduğu mahkemelerce tespit edilen MİT’e ait yardım TIR’larının durdurulmasına ilişkin gizli kalması gereken bilgi ve fotoğrafların manşetten yayımlandığı...”

Sözcü’den kanıt yarattılar

Tutuklama gerekçelerinden biri de Sözcü gazetesinde yayımlanan bir yazıda geçen, “Taraf Gazetesi’ni kendi sızıntıları için taşeron olarak kullanan bu gizli yapı (FETÖ), MİT TIR’ları haberinde olduğu gibi belgeleri servis etmek için artık Cumhuriyet’i seçti. Cumhuriyet sadece cemaatin belgeleri değil tweetlerine de bel bağladı” iddiası oldu. Eski yazarımız Mustafa Balbay’ın “Cumhuriyet’te FETÖ’cülükten Kürtçülüğe kadar her şey serbest, CHP milletvekili olarak yazı yazmak yasak” tweetiyle ilgili şu kanaatte bulundu: “Tweet, söz konusu gazetenin terör örgütleri tarafından kullanıldıklarının bir delili.”

Devletçi çizgiyi kaybetmişiz

Dosyaya konulan bir bilirkişi raporu da tutuklama gerekçelerinden sayıldı. Rapordan, hâkimliğin tutuklama kararına geçen ifadeler şöyle: “Cumhuriyet Gazetesi de manipülasyonla gerçeği perdeleyip, terör örgütlerinin amacına uygun hareket ederek iç kargaşa çıkartmaya ve ülkeyi yönetilemez hale getirmeye yönelik haberlere imza atmıştır. 17/25 Aralık darbe girişimi sürecinde Ergenekon savcılarının Cumhuriyet gazetesinde yer alması, genel yayın yönetmeni Can Dündar’la görüşmeleri, Cumhuriyet’in devletçi, geleneksel, laik ve ulusalcı çizgisini ansızın değiştirip, devleti hedef alması, devleti hedef alan FETÖ kaynaklı haberleri manşete taşıması... Bu yayınların İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay sonrasına denk geldiği belirtildi.”

Tesadüfü kanıt yaptılar

Raporda, Aydın Engin’in, 15 Temmuz’dan iki gün önce ‘Cihanda sulh peki yurtta ne?’ başlığı ile yazı kaleme almasının dikkate değer olduğu belirtilerek, gazetenin bazı yazarlarının FETÖ’nün organize ettiği Abant toplantılarına katıldıkları öne sürüldü. FETÖ’nün yayın organı olan Zaman gazetesi ile Cumhuriyet’in dönem dönem ortak başlıkları attıkları savunularak, 16 Şubat 2016’da her iki gazetenin “Devletin kalbine bomba” manşeti attığı ifade edildi.

Subliminal mesaj iddiası

Hâkim, “Bodrum’a baskın onlarca ölü” manşetiyle verilen haberde, devletin bekasına silah çeken PKK’li teröristlerin masum olarak gösterilmeye çalışıldığını öne sürdü. Kadri Gürsel’in 12 Temmuz 2016 tarihli “Erdoğan babamız olmak istiyor” başlıklı köşe yazısındaki “Türkiye’nin ihtiyacı Tunus’taki diktatörün devrilmesine yol açan kıvılcımı çakan Muhammed Buazizi gibi asi bir evlattır. Buazizi gibi kendisini yaksın demiyorum, bir sigara yaksın ve yeter ki söndürmesin. Sigara sağlığa zararlı bir alışkanlıktır. Kötü bir baba ise sigaradan daha zararlıdır” cümlesiyle, subliminal içerikli mesaj verdiğini öne sürdü. Hâkim şöyle dedi: “Seçimle gelen Cumhurbaşkanı’na karşı ayaklanma ve buna benzer gayri meşru bir yöntem önerilmiştir”

Yönetimdeki değişim iddiası

Kararda, Cumhuriyet Vakfı’nın yönetim kurulu seçimlerinde, FETÖ bağlantılı kişilerin yer alması için yasalara aykırı hareket edildiği de iddia edildi. Bu konunun halen yargı konusu olduğu belirtildi. Rıza Zelyut’un, 2 Kasım 2016 tarihinde Ulusalkanal.com.tr’deki yazısındaki, ‘gazetenin PKK sempatizanlarıyla, kripto FETÖ’cülerle doldurulduğu’ iddiası ve Hikmet Çiçek’in aynı gün yayımlanan, Mustafa Balbay’ın tasfiye edildiğini öne süren yazısı da deliller arasına konuldu.

Alev Coşkun’un açıklamaları

Karardaki alıntıya göre, Alev Coşkun’un savcılığa verdiği ifade şöyle: “Gazetenin 23 Mayıs ve 24 Mayıs 2015 tarihli baskıları çok önemli. Gazetenin temel bir ilkesi var. Cumhuriyet logosunun üzerinde asla haber konmaz. Dinci ve tarikatçıların haberleri de kural olarak asla ilk sayfada verilmez. 23 Mayıs’ta ilk sayfada FETÖ lideri Fethullah Gülen’in resmi ile birlikte, ‘fakirhaneme bunlar malikâne diyor’ sözleri servis edildi. Gazete tarihinde gerçekleşmemiş bir olay.” Gazetenin FETÖ ile ilgili yazı dizisinin ilk sayfadaki yazılarının incelendiği ifade edilen kararda, “Terör örgütü denilmediği, bu şekilde tüm şüphelilerin, Cumhuriyet gazetesinin süreklilik arz eden bu terör örgütlerinin reklam ve propagandasını yapma faaliyetlerinden sorumlu oldukları” iddia edildi.