"Edep ve izandan mahrum olan kendisidir"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'a "Eğer edep ve izandan mahrum birisi varsa o da sözleriyle her şeyi gözler önüne seren kendisinden başkası değildir. Adap ve seviye konusunda bizimle boy ölçüşmesi söz konusu dahi olmayacaktır" yanıtını verdi.

cumhuriyet.com.tr

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Yarın Cumhuriyetin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefat yıldönümü olduğunu hatırlatan Bahçeli, "Bugün Cumhuriyetimiz tehlikelere maruz kalsa da dişini gösteren mihraklar şehit kanıyla sınırları çizilen vatan topraklarımızı pay etmeye hazırlansalar da bilsinler ki, karşılarında gücünü dün olduğu gibi Türk milletinden alan ve milli mücadelenin hatıralarını içinde taşıyan Milliyetçi Hareket vardır ve hain emellere asla geçit vermeyecektir" dedi.
 

"Edep ve izandan mahrum birisi varsa kendisidir"

Türkiye'nin 8 yıldır AKP hükümeti tarafından yönetildiğini, AKP'yle birlikte gelişmiş, kalkınmış ve güçlenmiş Türkiye özlemlerinin yalnızca sözde kaldığını, umut ve beklentilerin boşa çıktığını ifade eden Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın 8 yıldır sergilediği hükümet etme anlayışıyla 'altı oyulmamış, dejenere edilmemiş' hiçbir değerin kalmadığını, kanunsuzluk, vurgun ve yıkımın bir kural haline geldiğini savundu. Türkiye'nin AKP iktidarıyla yorulduğunu ve dermanının tükendiğini de kaydeden Bahçeli, şöyle konuştu:

"Bizim üslubumuzdan şikayet eden Başbakan'a hatırlatmak isterim ki; eğer edep ve izandan mahrum birisi varsa o da sözleriyle her şeyi gözler önüne seren kendisinden başkası değildir. Hırçın ve vicdandan azade bir siyaset anlayışının yegane sahibi yine aynı Başbakan'dır.Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanlığını yapan bu zatın sahip olduğu siyasi nezaket ve saygı konusundaki sicili, bize tavsiye vermeye asla yetmeyecektir. Adap ve seviye konusunda bizimle boy ölçüşmesi söz konusu dahi olmayacaktır. Bizim Başbakan Erdoğan'dan öğreneceğimiz bir şey de yoktur. Önerim bir bildiği ve inandığı varsa kendisine saklamasıdır ve fitne saçan diline hakim olmasıdır. İnanıyorum ki siyaseti kirleten ve erozyona uğratan bu şahsın bizi karalamaya çalışmasına, hoşgörü ve erdemden bahsederek asıl suratını gizlemeye çabalamasına aziz milletimiz kanmayacak ve bu işgüzarlığı misliyle kendisine ödetecektir. Partimize yönelik olarak kullanılan kötü sözlerin mutlaka hesabı sorulacak, gönül veren milyonlarca kardeşimiz bu sinsi siyaset bezirganlığının haddini mutlaka bildirecektir."
 

"İyi PKK-Kötü PKK"

Konuşmasında Taksim'deki canlı bomba saldırısını da değerlendiren Bahçeli, saldırıdan sonra yapılan kafa karıştırıcı ve hedef saptırıcı açıklamaların, PKK terör örgütünü aklamak için kolektif bir faaliyet olduğunu söyledi. Bahçeli, "PKK'nın şehir örgütlenmesi olan TAK'la önce paklaştırılması, sonra aklaştırılması, arkasından da siyasallaştırılması amaçlanmaktadır" dedi. Taksim'deki canlı bombanın İstanbul'da ev tuttuğunu hatta hastalığı nedeniyle yeşil kartla tedavi olduğunu da hatırlatan Bahçeli, "Burada dikkat edilmesi gereken husus, PKK'lı teröristin hiçbir takibata uğramadan, elini kolunu sallayarak Taksim'deki menfur eylemi için hazırlık yapmasıdır. Toplumda herkesin telefonunu dinleyen, takip eden AKP hükümeti; nedense, böylesi bir ortamda caninin eylem planını fark edememiş ve saldırıyı önleyememiştir" dedi. Eylemin PKK'dan bağımsız ve habersiz yapıldığının dillendirilmesi ve PKK'nın kamuoyuna açıklama yapmasının tehlikeli bir rol paylaşımının varlığını ortaya koyduğunu söyleyen Bahçeli şunları söyledi:

"Bu terör eylemini, PKK içindeki otonom kişilerin ya da grupların yaptığını iddia etmek, terör örgütünün psikolojik harekatının sonuç verdiğini göstermektedir. Bir tarafta, hükümetle diyalogdan müzakere aşamasına geçen, yıkım projesine dolaylı olarak omuz veren bir PKK vardır, öbür tarafta da kendi içinde kafasına göre hareket eden ve ölüm kusan başka bir PKK yer almaktadır. Bizim oluşturulmaya çalışılan 'iyi PKK ve kötü PKK' tasnifinden kastımız budur. Terör şebekesinin kanlı sicili ve katlettiği onbinlerden sonra böyle konuma ulaşması utanç ve endişe vericidir."

 

"Ortada hezeyan varsa tarafı ve kaynağı İmralı'yla el sıkışandır"

Başbakan Erdoğan'a "Dünyanın neresinde müebbet cezaya çarptırılan bir ayrılıkçı terör elebaşısı hücresinden gündem belirleyebilmekte, örgütüne talimatlar yağdırabilmektedir? Türk milletinin geleceğini ve Türk devletinin kaderini, kod adı balıkçı diye servis edilen meçhul ve karanlık bir kendini bilmez mi tayin edecektir" sorularını yönelten Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın İmralı'yla görüşmeler konusunda hiçbir şeye karışmıyormuş görüntüsü verdiğini kaydetti. Bahçeli "Sayın Cumhurbaşkanı'nın da benzer eğilimde olması bizce çok manidardır" dedi. Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın kendisine yönelik "hezeyan" sözüne de "Eğer ortada bir hezeyan varsa bunun tarafı ve kaynağı İmralı'yla el sıkışan ve Kandil'e barış çubukları uzatan siyasi güruhtan başkası değildir" yanıtını verdi.
 

"Açılım altın kaseyle servisi yapılan bir zehir"

Açılım denilen "yıkım projesi"nin küresel güçlerin hazırlayıp AKP'ye teslim ettiği ve terör örgütüyle mütareke yapmak için uydurulduğunu ve sürece sokulduğunu da ifade eden Bahçeli, açılımı 'altın kaseyle servisi yapılan bir zehir' olarak nitelendirdi. AKP'ye oy veren vatandaşların önümüzdeki seçimlerde bu durumu iyi değerlendireceğini ve hükümete dersini vereceğini savunan Bahçeli "Milletimizin birliğine açılım adıyla pimi çekilmiş bomba atanlar, geciken karşılığı en başta AKP'ye oy vermiş değerli vatandaşlarımızdan mutlaka alacaklardır. Bu takdirde Kandil sönecek, İmralı tükenecek, Erbil korkacak, Erivan ürkecek ve ihanete kol kanat gerenler geldikleri gibi gideceklerdir" diye konuştu.
Bahçeli millet ve devlet olarak Türkiye'nin sıkıntılı bir süreçten geçtiğini ifade ederek MHP olarak bu dönemde milletin kendilerine verdiği muhalefet görevini en iyi şekilde yerine getirme çabasında olduklarını söyledi. İktidar ve muhalefet arasındaki karşılıklı işbirliği konusunda AKP'nin hiç adım atmadığını ve muhalefetin önerilerine sürekli kapalı olduğunu kaydeden Bahçeli, bu nedenle demokratik kültürün gelişemediğini ifade etti.
 

"Bekamıza sahip çıkmalıyız"

Bahçeli, demokrasinin yaşatılması için iktidar ve muhalefet arasındaki sorunların makul ve meşru bir çerçevede aşılması gerektiğini ve bunun için de 24'ncü dönem TBMM'nin yapısının önemli olduğunu kaydeden Bahçeli, konuşmasında, partisinin yaptığı 'Millet ve Devlet Bekası İçin Güç Birliği' toplantısını hatırlattı ve şunları söyledi:
"Geçmişte beraber olup da bir sebeple ayrı düştüğümüz tüm dava arkadaşlarımızı içine alan bir güç birliği yapmak maksadıyla yola çıkmış bulunuyoruz. İpliği kopmuş tespih taneleri gibi darmadağın olmaya karşı durmak için bekamıza sahip çıkmalıyız. İnanıyorum ki vatanı için kalbi atan, muzaffer bir milleti tekrar ayağa kaldırmak için çare arayan, bayrağım diyen herkesin buluşacağı yer Milliyetçi Hareket'tir."

 

"Vergi ve prim affına destek"

Bahçeli grup toplantısında ekonomideki gelişmeleri de değerlendirdi. Hükümetin hazırlık içinde olduğu vergi ve prim affı konusunda "vergi ve prim borçlarının yeniden ve adaletli şekilde yapılandırılması esnafımızın en temel beklentisidir" diyen Bahçeli, gündemde olan affın doğru ancak yetersiz olduğunu söyledi.

 

"Bakışını küçümsediği Ankara'ya çevirsin"

Bahçeli konuşmasının sonunda ise Başbakan Erdoğan'ın 'yabancı ülkeler nezdinde gördüğü saygıyı, hürmeti, Türkiye'de göremediği'ne ilişkin sözlerine yanıt verdi. Bahçeli "Küresel güçlerin çıkarlarına ve menfaatlerine bu kadar hizmet eden siyasi zihniyetin, bu çevrelerden takdir görmesi şaşırtıcı görülmemelidir. Başbakan'dan beklentimiz, dışarıda saygı görmeyi ve bundan dolayı kabaran gururunu bir kenara bırakarak kendisine milletimizin önemli bir bölümü tarafından neden saygı duyulmadığı üzerine biraz düşünmesidir. Tavsiyemiz bakışını Brüksel'e, Washington'a değil küçümsediği başkent Ankara'ya çevirmesidir. İşte o zaman bizce gerçek saygıyı hak edecektir" dedi.