Duymadık, görmedik
4 yıl sonra tanık olarak ifade veren Özkök ve Yalman, Balyoz davasına noktayı koydu: Duymadık, görmedik.
Canan Coşkun/Cumhuriyetİstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşma sanık sayısının fazla olması nedeniyle Anadolu Adalet Sarayı’ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salonu’nda yapıldı. Duruşmaya 20 Haziran’da AYM’nin hak ihlali kararının ardından tahliye edilen Çetin Doğan, Özden Örnek, Dursun Çiçek, Halil İbrahim Fırtına, Bilgin Balanlı ve Engin Alan’ın aralarında bulunduğu 202 tutuksuz sanık katıldı. Tutuklu bulunduğu sırada beyin kanaması geçerek hayatını kaybeden albay Murat Özenalp’in eşi avukat Sema Özenalp, cübbesiyle sanıkların oturduğu bölümde yer aldı. Duruşmada kapatılan 10. Ağır Ceza Mahkemesi sürecindeki yargılamada yüzlerce kez tanık olarak dinlenmesi talep edilen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök ve emekli Orgeneral Aytaç Yalman tanık olarak dinlendi.
Dedikodular duydum
Özkök, Mahkeme Başkanı Özlem Karaçam’ın Balyoz, Çarşaf, Suga, Sakal ve Oraj planlarını daha önce duyup duymadığına ilişkin sorusuna, planların hiçbirini hiç duymadığını belirterek,“Balyoz kelimesini de ilk kez basından duydum. Özellikle balyoz çok yabancı geldi” dedi. 2003 yılında Genelkurmay Başkanı olduğunu kaydeden Özkök, “Darbe planı yapıldığına dair herhangi bir duyum almadım. Görev yaptığım dönemde dedikoduya dayalı duyumlarım oldu. Kulaktan dolma sözler geziyordu. Kritik bir dönemden geçiliyordu. Bu bilgileri askeriye dışından ziyarete gelenler, imzasız mektuplar ve basından duyuyordum” dedi.
Savcı Ramazan Öksüz’ün 27 Mart 2012’deki duruşmada Çetin Doğan’ın beyanında kendisiyle yaptığı bir görüşmeden bahsettiğini anımsatarak, “Bu görüşmelerde ‘köstebek evrak alabilir ama bavul alamaz’ dediğiniz iddia ediyor” dedi. Özkök de, kendisiyle Doğan arasında böyle bir konuşma olmadığını, Doğan’ın bu ifadelerini basından duyduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı Karaçam’ın 1. Ordu Komutanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı arasında Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo’nun oynanıp oynananması ile ilgili yazışma yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusuna da Özkök, “Bu yazışma orduyla Kara Kuvvetleri Komutanlığı arasındadır. Biz hiçbir görüşme yapmadık. Zaten yapılmaz da” cevabını verdi. Başkan Karaçam “Sanıklar ve avukatları arasında Özkök’e soru sormak isteyen var mı” diye sordu ancak hiçbir sanık ve avukat soru yöneltmedi.
Hiçbir istihbarat almadım
Tanık olarak dinlenen Yalman’a da Balyoz, Çarşaf, Suga, Sakal ve Oranj planlarını daha önce duyup duymadığı soruldu. Yalman, “Sayın başkanım öncelikle bana tanıklık yapma fırsatı veren Anayasa Mahkemesi’ne ve değerli heyetinize şükranlarımı sunarım” diyerek konuşmasına başladı. “Balyoz planı ilgili hiçbir istihbarat almadım” diyen Yalman, “Hiç bir belge ve bilgiye sahip değilim. Bu konuyu basına intikal ettikten sonra öğrendim. Ayrıca bu konuyla ilgili her hangi bir eylemim, bir girişimim, bir hareketin engellenmesi hususunda bir girişimim olmamıştır” ifadelerini kullandı. Başkan Karaçam’ın, “Balyoz Planı dışında, ‘oraj’, ‘sakal’, ‘çarşaf’ ve ‘suga’ planlarını duydunuz mu” şeklinde soru yönelttiği Yalman, “Hayır duymadım” yanıtını verdi. Üye hakimin “Vatan gazetesine 4 Kasım 2013 tarihinde bu konularla ilgili bir demeç vermişsiniz. Doğru mudur?” sorusuna ise Yalman, “Ben Vatan Gazetesi’ne hiçbir demeç vermedim” yanıtını verdi. Cumhuriyet Savcı Öksüz’ün “5 Temmuz 2003 tarihinde yapıldığı söylenen seminer sonrasında seminerde yapılan faaliyetlere ilişkin rapor size geliyor muydu?” sorusuna karşılık ise, “Hayır bana intikal etmedi” dedi.
Askeri hareketlilik üst düzeydeydi
Yalman, savcının, “1. Ordu Komutanlığı kapsamında mı arşivleniyor bu bilgiler” sorusunu da “1. Ordu Komutanlığı’nda da olabilir, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda da olabilir. Ama bana gelmedi. Seminerden haberdarım. Ancak katılamadım. Çünkü o dönemde siyasi ve askeri hareketlilik üst düzeydeydi. Milli Güvenlik Kurulu 1 ay içinde 2 kez toplandı. Bu pek olağan değildir. Amerikalıların bölgedeki keşif faaliyetlerini yerinde görmek istedim. Bu nedenle katılamadım” şeklinde cevapladı. Yalman, savcının, “Seminere ilişkin ses kayıtlarını kimden ve ne zaman öğrendiniz?” sorusuna karşılık olarak basından öğrendiğini ifade etti. Özkök’ün beyanında olduğu gibi Yalman’ın beyanının ardından da hiçbir sanık ve avukat soru yöneltmedi.
Başkan Karaçam sanıklara tanık beyanları ve yeni oluşturulan bilirkişi listesine itirazları olup olmadığını sordu. Sanıklar ise bilirkişilerin tarafsız ve ön koşulsuz kişiler olmasına dikkat edilmesini istediler.
Sorulacak soru kalmadı
Özkök ve Yalman’ın tanık ifadelerini değerlendiren emekli Kurmay Albay Dursun Çiçek, 4 yıldır gerçeği söylediklerini kaydederek, “Balyoz darbe planı diye bir plan olmadığını, sanal ve kumpas ürünü olduğunu ifade ediyoruz. Onlar ise Aytaç Yalman’ın Hilmi Özkök’ün bazı şüpheli medya beyanlarını öne sürerek bizi suçlamaya çalışıyorlardı. Ancak her iki tanık da mahkemeye gelerek Balyoz darbe planı diye bir plan olmadığını hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde ifade etti. Sorulacak hiçbir soru kalmadı. Türk milleti de bu gerçeği bir kez de önemli 2 tanığın ağzından duymuş oldu” diye konuştu. Çiçek, kapatılan 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin özel yetkili mahkeme olduğundan maddi gerçeğin peşinde olmadığını savunarak, “Bizleri mahkum etmenin peşinde bir yol izledi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner salonda akşama kadar bekledi, dinlemediler. Bu da gösteriyor ki 10. Ağır Ceza Mahkemesi adil bir yargılama yapmadı. Maddi gerçeğin peşinde olmadı” ifadelerini kullandı.
4 yılın hesabı
Çiçek’in avukatı da olan kızı İrem Çiçek ise Balyoz davası iddianamesinin “Aytaç Yalman ve Hilmi Özkök darbe planını engelledi’ ifadelerinin üzerine düzenlendiğini belirterek, “Bugün gelinen noktada hem Yalman’ın hem de Özkök’ün ne Balyoz’dan ne darbeden hiçbir bilgisinin olmadığını, böyle bir şeyi sadece basından duyduğunu dile getirdi. Bugün geldiğimiz noktada o savcı ve hakimlere ne olacak? 4 yılın hesabını nasıl verecekler? Beklentimiz bu 4 yılın hesabını bir an önce vermeleri” diye konuştu.
Hayatlar gitti
Yargılama sürecinde Albay Murat Özenalp tutuklu bulunduğu sırada beyin kanaması geçirerek GATA’da tedavi altına alınmış, ardından da hayatını kaybetmişti. 2013 yılında da emekli AlbayHalil Yıldız evinde ölü bulunmuştu. “Amirallere suikast” iddiasıyla 5 Aralık 2009’da tutuklanan Yarbay Ali Tatar intihar etmişti. Komutanların arasında birçok kişi de sağlığını yitirdi. Emekli Tümamiral Cem Aziz Çakmak tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde kanser olmuş, hastalığı ilerledikten sonra tahliye edilmişti. Emekli Tümgeneral Rıfkı Durusoy da tutuklu bulunduğu sırada böbrek kanserine yakalandı. Komutanlar tutuklu bulundukları sırada aile bireylerinin cenazelerine cezaevi araçlarıyla getirildi. Emekli Tuğgeneral Kemal Tutkun ve eski Güney Deniz Saha Komutanı emekli Koramiral Kadir Sağdıç tutukluyken annelerini kaybetti. Bir çok asker de sicili nedeniyle mesleğinden uzaklaşmak zorunda kalmıştı.
‘15 dakikada çöktü’
Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatı Celal Ülgen, “Bugün 5 yıldır dinlenmeyen 2 tanık, 15 dakikalık sürelerde bütün ifadelerini bitirdiler” dedi. Ülgen şöyle konuştu: “Sonraki aşama, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal olarak tespit ettiği ikinci ayak var. Dijital deliller. Birinci ayak tanıklarla beraber çöktü. İkinci ayağın çökmesini bekliyoruz. Üçüncü bir aşamada, ülkeyi, yargısını bu hale getiren yargı içerisindeki çetenin deşifre olması.”
Avukatların tanıklara soru sormamasına Ülgen, “Savcı da, mahkeme heyeti de soru sormadı. Çünkü her iki tanık da o kadar net, o kadar açık, o kadar duru bir ifadeyle olayı anlattı ki, ondan sonra soru sormak ahmaklık olur, aptallık olurdu” dedi. Dava bugün kaldığı yerden devam edecek.