'Duyduklarımdan tedirginim'

Almanya'nın Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz'dan basın özgürlüğü vurgusu...

MİNE ESEN

Almanya’nın Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz, Türkiye’de gazetecilere yönelik baskılar, son olarak gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara temsilcimiz Erdem Gül’ün tutuklanmaları ile ilgili olarak “Duyduklarından çok tedirginim... Basın özgürlüğü demokratik ülkelerin en önemli temel özgürlükleri arasında yer alır. Bir gazeteciyi tutuklamak burada düşünülecek bir şey değil” dedi.

AB’nin, Türkiye’nin sığınmacıları sınırlarında tutması için, ifade-basın özgürlüğü, insan hakları konularını gözardı edip 3 milyar Avroluk finansmanın yanı sıra vize muafiyeti, müzakerelerin canlandırılması yönündeki taleplerine yeşil ışık yakma adımı tartışılmaya devam ediliyor. Almanya’nın Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Özoğuz’la yaptığımız görüşmede kendisine tüm bu eleştirileri hatırlatıyoruz. Özoğuz, başından bu yana Türkiye ile AB arasında müzakerelerin sürdürülmesinden yana olduğunu söylerken son yıllarda taraflar arasında yaşanan soğukluğun aşılması, görüşmelerin ve başlıkların açılmasına yönelik müzakerelerin devam etmesi gerektiği görüşünü dile getirdi.

“Türkiye, AB’ye ‘siz bize göçmenleri Türkiye de tutun diyorsunuz ama bunun için ekonomik desteğe ihtiyacımız var. Müzakerelere de devam edilmeli’ diyor. Buna katılıyorum. Taraflar arasında diyaloğun kopmamasına dikkat etmeliyiz. Eleştiriler yıkıcı değil yapıcı olmalı ki Türkiye’nin AB üyeliği konusunda kamuoyunun desteği düşmesin. Özellikle adalet, basın özgürlüğü konularında, görüşmelerde ortaya konulan bilgilerle bu tartışmaya girebiliriz. Konuları açıkça tartışmak, eleştirebilmek lazım” ifadesini kullandı.

 

‘Savaştan kaçanlar geri gönderilemez’

Türkiye’deki Geri Gönderme Merkezleri’ne toplanan bazı Suriyelilerin ülkelerine geri gönderildiği yönündeki iddialar artarken Özoğuz, savaş bölgesinden gelen hiçbir sığınmacının uluslararası yasalar gereği geri gönderilemeyeceğine dikkat çekti. Türkiye’ye verilecek 3 milyar Avro’luk fonun sığınmacı merkezlerinin geliştirilmesi için kullanılacağını söyleyen Özoğuz, buradaki denetim mekanizmalarının da önemini vurguladı.

Bu çerçevede parlamentolar seviyesinde kurulan grupların, BM gibi mülteci konularından sorumlu örgütlerin koordinasyon sürecinde yer almaları gerektiğini ekledi. Türkiye’nin, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi’ne “coğrafi sınırlama” ile taraf olduğunu yani Türkiye’nin bu sınırlama nedeniyle sadece Avrupa Konseyi ülke vatandaşına mülteci statüsü verdiğini yeni fark ettiklerine işaret ederek “Bizim için önemli, buna bakmamız gerek. Savaştan kaçanlar uluslararası yasalar çerçevesinde ülkelerine geri gönderilemez” dedi.

 

‘AB ortak hareket etmeli’

AB için mülteci krizinin bir kırılma noktası olabileceğini daha önce de dile getiren Özoğuz’a göre, Avrupa’nın bu konuda birlik içinde bir uzlaşıya varması lazım. “Mülteci politikası kağıt üzerinde mevcut ama birleşik bir halde bunu gerçekleştiremiyoruz. Evet gelen mültecilerin sayıları çok yüksek. Avrupa’da bazı ülkeler mülteci politikasına tam destek, kimi daha az, kimi ise hiç destek vermiyor. Bu şekilde bir AB olamaz. Oluşturulan kontenjanları değişik ülkelere dağıtabilecek miyiz, bunu göreceğiz. Sadece Almanya ve İsveç büyük sayıda mülteci alıyor gibi bir durum olamaz” görüşünü dile getirdi.

 

‘Duyduklarımdan tedirginim’

Özoğuz’a, Türkiye’de muhalif basına yönelik baskıları, son olarak Dündar ve Gül’ün tutuklanmaları konusundaki görüşünü soruyoruz. Duyduklarından çok tedirgin olduğunu söyleyen Özoğuz, bazı siyasetçilerin yazılanlardan rahatsız olsa da buna katlanmak mecburiyetinde olduklarını vurguluyor. Ardından da ekliyor: “Gazeteciyi yaptığı işten veya yazdığı makaleden dolayı tutuklamak düşünülür bir şey değil. Basın özgürlüğü sivil özgürlüğüdür, ifade özgürlüğüdür ve çağdaş yönetim sistemlerinde önemli bir olgudur. Türkiye’nin de bu yönde bir tutum göstermesini isterim.”