Dünyayı sorgulama azmi

Sabah sakin ve keyifli; birkaç gündür esen meşhur Cape Doktor rüzgârı dinmiş...

Elif Günsel / Güney Afrika (Cape Town)

Atlantik Okyanusu’nun uzak bir mesafesinde çıkan fırtınanın kıyıya varan yol yorgunu soluganlarının kırılma gümbürtüsü ortama hâkim. Gelgit ise en dip seviyede. Çekilen suların genişlettiği kumsalda yürüyenleri, evcil hayvanlarını gezdirenleri, denizin içinde kendilerini sörf tahtalarının üzerine atacak uygun dalgayı bekleyen sörfçüleri, soğuk suda kesik kesik kulaç atan yüzücüleri, gövdelerinden büyük sörf tahtalarıyla kürek sörfçüleri (SUP) ve olası bir talihsiz kazayı önlemek için Big Bay cankurtaran kulübünün ellerinde dürbün ile okyanus severlere göz kulak olan gönüllüleri... Ne kadar da özlemişim bu manzarayı! Pandeminin verdiği öğüt, gündelik sıradan hayatlarımızın muhteşem tekdüzeliklerinin değerini mahrum kaldığımızda anlamak oldu belki de. 

KARANTİNAYI FIRSAT BİLİP...

Güney Afrika sahilleri Noel ve yeni yıl tatili sonrası halkın sahillere akın etmesini engellemek için kısa bir süre öncesine kadar kapalı kaldı. Big Bay koyunun bu denli terk edilmiş halini en son dört yıl önce Robben Adası yakınlarındaki ölü balinanın yağlı gövdesine musallat olan büyük beyaz köpekbalığından dolayı -plaj önlem olarak bir günlüğüne- kapatıldığında tanık olmuştum.

Mademki okyanusa uzaktan bakıp bakıp kederleniyorduk, yanına varamıyorduk; yasaktan istifade birkaç arkadaş Riebeek Vadisi’ne yola çıkmaya karar verdik. Kasteelberg Dağları’nın eteklerine oturmuş vadiye varan dönemeçli yolda kıvrıla kıvrıla ilerlerken sağım solum yaz güneşinin kavurduğu sarıya boyanmış kırlar ve buğday tarlalarıydı. Atlantik kıyısından uzaklaştıkça etkisini artıran yoğun sıcağın altında nereye varacağını öngöremediğimiz zigzag yol nihayetinde üzüm bağları ile yeşeren panoramik vadi manzarasına açılıverdi. Tepelerle çeperlenmiş vadide yetişen Pinotage (Güney Afrika’nın imza kırmızı melez üzüm çeşidi) üzüm bağlarına dadanan kuşları korkutup kaçırmak için asma dallarına asılı bir yanıp bir sönen simli çaputlar. Hani şu ikindi rüzgârının parlak güneş ışınları ile işbirliği yaptığı ilkel ama bir o kadar etkili göz alıcı yöntem. 

Düzlüğe indiğimizde artık şerit gibi dümdüz uzanan yolu takip ederek yerel lezzetlerin servis edildiği restorana vardık. Candan bir genç kız mönüdeki günün spesiyallerini sayarken, masa üzerinde “moozie ve miggie” (Afrikans dilinde sivrisinek, küçük böcek) spreyini görmek konsantrasyonumu dağıttı. Genç kızın sözünü kesip burada sivrisinek mi var diye sordum. Garson kız “Günbatımına yakın çıkan sivrisinek saldırılarından korunmak için her masaya bırakıyoruz, ama endişe etmeyin tamamen doğal esans yağları içermektedir” dedi. 

AFRİKA’DA SITMA GERÇEĞİ

Cape Town ve çevresinde sıtma tehlikesi olmadığını bilmeme rağmen, yine de tedirgin oldum. Hafızamda öyle derin yer etmiş ki Mozambik’e uçurtma sörfü katalog çekimine giden bir grup arkadaşımız aldıkları tüm önlemlere rağmen sıtmaya yakalanmış; kapı gibi güçlü gövdeleri erimiş, avurtları çöken yüzlerinin ölgün bakışları ancak bir senede canlanmıştı.

Ertesi sabah ise el ve ayak bileklerimde beliren kırmızı şişliklere bakıp, Afrika kıtası genelinde koronavirüs salgını nedeniyle göz ardı edilen sıtma gerçeğini araştırmam şart oldu. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dişi sivrisinekler aracılığıyla yayılan hastalığa 2019 yılında dünya çapında  230 milyon kişi yakalandı ve hastalık nedeniyle 409 bin kişi hayatını kaybetti. Sıtma vakalarının yarısı Nijerya, Kongo, Uganda ve Mozambik gibi dört Afrika ülkesinde görüldü. Geçen sene Afrika kıta genelinde sıtmadan dolayı yaşamını yitirenlerin sayısı ise 384 bin ve bu sayının büyük bölümünü beş yaş altı çocuklar oluşturuyor. Önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olan sıtmadan her iki dakikada bir çocuğun ölmesi ne acı! Koronavirüs pandemisi (Afrika 4 milyon vaka, 110 bin ölüm); sıtmaya karşı verilen küresel mücadelede bugüne kadar edinilmiş kazanımları kısıtlayıcı bir tehdit. Küresel finansmanın koronavirüs ile mücadeleye aktarılması Sahra Altı Afrika’da sıtma tedavisini sekteye uğratıyor. Hastalıkla mücadelede yüzde 10’luk bütçe kısıntısı bile 20 bin ek ölüm vakası anlamına geliyor. 

Dünyada tüm bunlar olurken; NASA Perseverance uzay mekiği Mars’a iniş yapıyor, Birleşik Arap Emirlikleri’nin uzay aracı yörüngeye giriyor, Çin’in keşif uydusu ise kızıl gezegenden ilk görüntüsünü yolluyor. Uzay macerası için büyük fonlar ayrılmasına ve kaydedilen gelişmelere “bravo” demekten başka diyecek bir şey yok. İnsanoğlunu tehdit eden iklim krizi, biyo-terörizm, önlenebilir sağlık krizleri, 2050 yılında 10 milyar olacak nüfusu bekleyen gıda ve su kıtlığı gibi devasa sorunların çözümü yeterli kaynak olmasına rağmen irade eksikliği nedeniyle belli ki daha uzun yıllar alacak. İnsan yine de sormadan edemiyor! Mars’ta yaşam izi arayan insanoğlu, kendi dünyasından bu kadar mı ümidini kesti acaba? 

elifgunsel@yahoo.com