Dünyanın derdi başka
Dünyada negatif getirili tahvil miktarı 14 trilyon dolara ulaşırken, Özyeğin Üniversitesi’nden Gizem Öztok Altınsaç’a göre düşük faiz varlık balonu oluşmasına neden olabilir.
Emre DeveciTürkiye yüksek enflasyon ve faizden dert yanarken, Avrupa, ABD ve Japonya merkez bankaları enflasyonun artmamasından ve faizi yükseltememekten şikâyetçi. Bunun sonucu olarak dünyada negatif getirili (eksi getiri) tahvillerin toplam piyasa değeri 13.7 trilyon dolarla rekor seviyelere yükselmiş durumda.
Küresel enflasyonun son 50 yılın en düşük seviyelerinde olduğuna dikkat çeken Özyeğin Üniverstesi’nden Gizem Öztok Altınsaç, düşük enflasyon sorununa dair “Enflasyonun çok düşük olduğu ortamlarda, enflasyon beklentileri de düşmeye başlar, bunu gören tüketici de harcamalarını erteler. Tüketim ertelendiğinde de büyüme baskı altında kalır” değerlendirmesinde bulundu. Altınsaç ile bu konuları konuştuk:
Ticaret savaşı etkisi
- Çok düşük faiz ve enflasyon normal mi?
2008 global krizi sonrası geçen 10 yılın ardından, bu kadar yüklü parasal gevşeme dönemine rağmen geldiğimiz düşük faiz ve enflasyon süreci normal değil. Global enflasyon son 50 yılın en düşüğünde. İktisat kitaplarında bize öğretilenlerden çok daha farklı fiyatlamalar görmekteyiz. Büyük merkez bankalarının, yıllarca parasal gevşeme yapmasının ardından ve dünyada borçluluğun daha da arttığı bir dönemde, ne faiz yükseliyor ne de global anlamda enflasyon riski var. Aksine, örneğin Avrupa’nın 2015-2016’da kenarından geçip kurtulduğu “deflasyon” gibi son derece zorlu döneme tekrar yaklaşma riski mevcut. Bu ortamda tahvillerin negatif faizle fiyatlanmasının iki sebebi olabilir: Ya piyasalar merkez bankalarının, düşük enflasyona karşı verdikleri reaksiyon fonksiyonlarında değişiklik bekliyor ya da ilerleyen dönemde büyüme önemli ölçüde potansiyelin altında kalacak. Ticaret savaşları da bu süreci destekliyor.
En büyük risk bu
- Çok düşük enflasyon ve faiz ne tür riskler yaratır?
Yüksek enflasyon, bizim gibi ülkeler için önemli bir sorunsa, olması gerekenin altında enflasyon da gelişmiş ülkeler için sorun. Sağlıklı olan belli bir seviyede enflasyon ile sürdürülebilir büyümeyi yakalamak. Enflasyon çok düşük olduğunda, enflasyon beklentileri de düşmeye başlar, bunu gören tüketici harcamalarını erteler. Bu süreç kendi kendini beslemeye başladığında, bir dönem sonra fiyatların düşeceği beklentisi de oluşabilir. Fiyatın düşeceğini düşünen tüketici de yarın daha ucuza almak için bekler. Tüketim ertelendiğinde büyüme baskı altında kalır. Talep yetersizliğinden enflasyon daha da düşer ve deflasyona (mal ve hizmet fiyatları genel seviyesinin belirli zaman diliminde sürekli düşüşü) girersiniz. Global ekonomi için en büyük risktir. Çünkü yıllarca parasal gevşeme yapan merkez bankalarının böyle bir duruma müdahale edebilecek kadar manevra alanı yoktur. Çünkü eğer aracınız faiz ise zaten o çok çok düşük. Aracınız bilanço büyütmekse, zaten o da çokça büyümüş. Bu duruma gelmeden hızla müdahale etmeniz gerekir. Fed’in de 2019 başından bu yana hızla U dönüşünün ardındaki temel sebep enflasyonun düşündüklerinin aksine bir türlü gelmeyişidir.
- Varlık balonu riski var mı?
Piyasalarda tam anlamıyla resesyon beklentisi oluşmadığı müddetçe, çok düşük faizlerin varlık balonu oluşturma riski her daim vardır.
TALEP YETERSİZ
- Avrupa ve ABD’de enflasyon neden artmıyor?
Gerçekleşen ile potansiyel talebe bakmak lazım. Potansiyelin üzerinde büyürseniz, bu talep kaynaklı enflasyon yaratır. Bugün global büyümenin potansiyeli düşük. Ticaret hacmi de yavaşlıyor. Dolayısıyla büyüme kaynaklı bir enflasyon yok. İkincisi beklentilerin yönetilmesi. Var olan enflasyon hedeflemesi, şu aşamada enflasyon beklentilerini çıpalamaya yetmiyor. Enflasyon olması için beklenmesi gerekir. Oysa hem ABD hem Avrupa’da, enflasyon beklentileri hızla düşmekte. Üçüncü konu ise teknoloji. Teknolojinin gelişmesi de, gelişmiş ülkelerde genç nüfusun azalması gibi faktörler de düşük enflasyona sebep olmakta.
MALİ POLİTİKA ŞART
- Faizi düşürmek ve varlık alımı sorunu çözer mi?
Avrupa’nın bankacılık tarafında yaşadığı soruna faiz düşürme ya da varlık alımı gibi ezbere bir çıkarım yapamayız. Ama para politikası da üzerine düşeni yapmazsa o zaman deflasyona düşündüğümüzden çok daha hızlı girer bu ekonomiler. Var olan araçları kullanılmaktan başka şansımız çok yok. Ama bu tarz ekonomilerin maliye politikalarını da devreye sokması gerekiyor. Avrupa özelinde ise hem mali hem bankacılık birliği olmadığı için, sistemsel anlamda daha büyük sorun var.