DÜNYADA ÇİN ÇAĞDAŞ SANATI YÜKSELİYOR
Dünyada Çin Çağdaş Sanatı yükseliyor: Çin’in resmi kültür politikasında çağdaş sanatın desteklenmesi gibi önemli bir öngörü, yönelim ve yatırım perspektifi var.
Necmi Sönmez
Avrupa ve Amerika ayarındaki sanat ortamının oluşması Çin açısından bakıldığında kuru bir hayal değil çünkü bunun bedelini “nakit” olarak ödemeye hazır bir kitle bu ülkede mevcut. Çin’in resmi kültür politikasında çağdaş sanatın desteklenmesi gibi önemli bir öngörü, yönelim ve yatırım perspektifi var. Bugün çağdaş Çin sanatı olarak tanımladığımız olgu, ülkedeki koleksiyonerler tarafından Türkiye perspektifinden bakıldığında hayal bile edilemeyecek yüksek miktarların, yaşayan Çinli sanatçıların eserlerine ödenmesiyle oluşturuldu.
Çin sanat ortamının dinamikleri
Çin’deki çağdaş sanat oluşumlarının temelinde yatan güç, ülkenin ihracata dayalı ekonomisinin son 10 yılda tahmin bile edilemeyecek kadar hızla gelişmesidir. Bu yüzden Çin’in 2000’li yıllardaki kapitalist gelişimini 19. yüzyıl başındaki Batı kapitalizmi ile kıyaslayan birçok ekonomist, toplumsal gelişmenin motoru olan “üretim sürecinde” sınırsız insan kaynağının etkisinin yanı sıra, dünya tarihinde görülmemiş bir “değer dönüşümünün” de bu ülkede uygulandığında hemfikir. Yönetim biçimi komünizm bile olsa, değerlerin ekonomik gelişimdeki dönüşümü kapitalist bir toplum oluşturduğu için Çin, farklı noktalardan ele alınması gereken, tam anlamıyla “kapalı kutu” olma özelliğini koruyan bir ülkedir. Son yıllarda ortaya çıkan “Yeni Çin / New China” imaj kampanyası ile Çin’deki çağdaş sanat gelişimi arasında organik bir bağ olduğunu görüyoruz.
Çağdaş sanatın alıcısı mutlu azınlık
Yeni Çin imajı mimarisi, üretim imkânları ve mutlu insanlarıyla sanal bir gerçeklik olarak yorumlanabilir. Ama yönetici kesimler bunu hakikatin kendisi olarak aktarmak konusunda öylesine ısrarla çalışıyor ki neyin gerçek, neyin kurgu olduğunu anlamak kolay olmuyor. Gerçek olan, Çin’deki vasıfsız bir işçinin, gelişmekte olan ülke standartlarının bile altında olan 238 dolar aylıkla (Bu sadece Shenzen bölgesinde ödenen ülkedeki en yüksek işçi aylığıdır) geçinmek zorunda olduğu. Yeni Çin imajı toplumun tamamının değil, mutlu bir azınlığın (yüzde 10’u civarında bir kesim) eriştiği seviyeyi pazarlayan bir özelliğe sahip. İki, hatta üç yıl içinde milyar dolarlık serveti yaratan bu kesim, hem antik, hem klasik, hem de çağdaş sanatın alıcısı. Özel müzelerin, koleksiyonların, sanat sevgisinin arkasındaki itici güç, sanatın her alanında gözlemlenen ivmenin motoru bu gruptan geliyor. O yüzden Yeni Çin imajına en çok ihtiyaç duyanlar da onlar.
Sanatla ilgilenmenin en hızlı saygınlık kazanma yolu olduğunu kısa bir sürede kavrayan yeni zengin kesim, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi toprak kökenli, henüz burjuva olamamış bir kitle. Bırakalım burjuvayı, günümüz Çin toplumunda sanatla ilgilenen sıradan bir orta sınıftan bile söz etmek kolay değil. Modern Çin’in kurucusu Mao’nun 1960-70 arasında uyguladığı “Kültür Devrimi” aslında klasik Çin kültürüne vurulmuş en ağır darbelerden biriydi. “Eskiyi yok etmeden yeniyi kurmak mümkün değildir” diyerek beyni yıkanmış öğrencilere, köylülere, Budist tapınaklar başta olmak üzere müzeleri, tiyatro salonlarını, okulları yakıp yıktıran Kültür Devrimi kentli aydınları da köylerde, çiftliklerde çalışmaya mecbur ederek sanatsal geleneğe en ağır darbeyi vurmuştu.
Mao’nun desteklediği kültür, Sosyalist Gerçekçi Sanat anlayışıydı. Çin’deki akademiler son 50 yıl boyunca sadece bu tarzda eğitim verip sanatçı yetiştirdikten sonra, 1990’larda farklı bir perspektif açtı. Yönetici kesimin, yeni zenginlerin ve elitlerin istediği gibi Avrupa ve Amerika ayarındaki sanat ortamının oluşması Çin açısından bakıldığında kuru bir hayal değil çünkü bunun bedelini “nakit” olarak ödemeye hazır bir kitle bu ülkede mevcut. Bu nedenle, Çin sanat piyasasında gözlemlenen gelişmeler, Körfez ülkeleri, Rusya, Hindistan ve Brezilya’daki oluşumlarla ortaklık kurulabilecek özelliklere sahip. Çünkü Çin’in resmi kültür politikasında çağdaş sanatın desteklenmesi gibi önemli bir öngörü, yönelim ve yatırım perspektifi var. Bugün çağdaş Çin sanatı olarak tanımladığımız olgu, Çinli koleksiyonerler tarafından Türkiye perspektifinden bakıldığında hayal bile edilemeyecek yüksek miktarların yaşayan Çinli sanatçıların eserlerine ödenmesiyle oluşturulmuştur.
Her sergide mutlaka en az bir Çinli
2000’li yılların başına dek önemsiz bir ülkenin egzotik sanatı olarak değerlendirilirken, öylesine hızlı bir gelişim gösterdi ki günümüzde artık her uluslararası sergide Avrupa merkeziyetçiliğinin aşıldığının göstergesi olarak en azından bir Çinli ismin olması zorunluluğundan bahsediliyor. Avrupa ve Amerika’daki müzeler, koleksiyonlarına Çin sanatını sürekli ekledikleri gibi, dünyanın birçok metropolünde Çin Sanat Enstitüleri de kuruldu. Küreselleşme sürecinde Çin’de çalışan yüzden fazla Batılı galerici ve bir o kadar da danışmanın varlığı ile birlikte düşünüldüğünde, bu ülke sanatının yakında daha da ön plana çıkacağını savlamak mümkün. Bu gelişmelerin arkasında yatan önemli olgu, sadece parasal güç değil. Çin’de yadsınamayacak kadar kaliteli, bilgili ve bağımsız düşünebilen bir sanatçı kitlesi var.
Özellikle 2000’li yıllardan sonra birbiri adına açılan özel müzeler sayesinde çağdaş sanat ortamının da hızlı bir tempoyla ilerlediği Çin, çalışmaların düzeyi, bunların kamuya sunulması, koleksiyonların oluşturulması gibi konularda dünya standartlarını yakalamış durumda. Uluslararası etkinlikler bakımından da çağdaş sanat dünyasının aktif bir üyesi olan bu ülke, bir yanda sıkı merkeziyetçi Çin Komünist Partisi tarafından yönetilirken, öte yanda neoliberal yapılaşmayla inanılması mümkün olmayan bir endüstrileşme ve yılda yüzde yedi civarlarında gezinen bir büyüme sürecinde. İlk bakışta bir karşıtlık olarak görülebilecek bu ve buna benzer olgular, Çin çağdaş sanatının da en önemli dinamiklerinden birini oluşturuyor. Demokratik olmayan, en güçlü sansür mekanizmalarının işlediği bir ülkenin, Batı kültürlerinden farklı bir modernleşme yaşaması, güncel sanatı da derinden etkiliyor.
Çin’de dikkat edilmesi gereken en önemli özelliklerden biri de, sanat piyasası ile sanat ortamını birbirinden ayırmanın gerekliliği. Dolayısıyla Çin’de algılanan çağdaş Çin sanatı ile, Avrupa ve Amerika’da duyumsanan çağdaş Çin sanatı arasında dağlar kadar farklılık olduğunu görüyoruz. Bu bir anlamda Batı dışında kalan modernist geleneklerden gelen diğer sanatçıların temel sorunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Tıpkı Türkiye’de, Ortadoğu ve Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi, Çin’deki çağdaş sanat ortamı da sadece ülke dışındaki etkinliklerle tanımlanıyor. Çünkü yerel ölçekli sanat kurumsallaşması tamamlanmadığı ve büyük bir özgüven sorunu olduğu için, Çinli sanatçıların önemli bir bölümü ülke dışında yaşayıp üretimlerini sürdürüyor.
Ne yazık ki Türkiye’de çağdaş Çin sanatı hak ettiği ölçüde gösterilemedi. Devlet kurumlarının güdümündeki tutucu çizgi bir türlü aşılamadı. Oysa Çin keşfedilmeyi bekleyen sanatçılar açısından dünyanın hiçbir yerinde bulunamayacak kadar yetenekli, farklı, imkânsızı mümkün kılan yaratıcıların olduğu bir coğrafya. Çinli sanatçıları ilginç kılan, onların Türkiye’deki olumsuz koşullardan bile daha olumsuz ortamlardan gelmelerine rağmen başarılı olma inancıyla adeta insanüstü bir çabayla çalışarak günümüze ait çarpıcı görsel imgeleri yakalamalarıdır.
Bizde beğeneni çok, alıcısı az
Sinem Dönmez
Çin sanatının etkisi tüm dünyayı sarıp sarmalarken Türkiye’yi pas geçmesi imkansızdı. Özellikle 2012’deki Türkiye’de Çin Kültür Yılı etkinlikleri kapsamında ve sonrasında Çin menşeli birkaç farklı sergi gördük. 2012’de İstanbul Modern, Dönüşüm: Çağdaş Çin Sanatına Bir Bakış sergisine ev sahipliği yaptı ve aynı dönemde Tophane-i Amire binasında Dunhuang’ın Renkleri – İpek Yoluna Açılan Büyük Kapı adlı sergi düzenlendi. Etkinlikler kapsamında Ankara’da da Büyüleyici Guizhou-Guizhou Halk Kültürü Sergisi açıldı.
Çin Kültür Yılı etkilerini bir sonraki yıl da sürdürdü. Geçen eylülde yine Tophane-i Amire’de açılan Mürekkebin Ruhu - Çağdaş Çin Resim Sergisi, Çin Ulusal Sanat Müzesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından organize edilmişti. Sergide, çoğu Çin Ulusal Sanat Müzesi koleksiyonları arasından seçilmiş, modern resmin öncülerinin elinden çıkan 48 eser vardı. Her biri geçmişi 3 bin yıl önceye dayanan mürekkeple resim yapma geleneğinin çağdaş yorumlarıydı.
CONTEMPORARY’DE BÜYÜK BİR EKİP
Geçen yıl Contemporary İstanbul’un “Yeni Ufuklar” bölümü de Çin’e ayrıldı. Çin’den galeriler, sanatçılar, küratörler, yayınlar, sanat kurumları ve koleksiyonerler buradaydı. Eşzamanlı olarak 2010’dan beri Çin video sanatı koleksiyonerliği yapan Dr. Michael I. Jacobs’ın gözünden Çin video sanatının görüldüğü Now You See adındaki sergiyle Çin’den 18 genç sanatçıyla tanışmış olduk. Çin’in dünyaca ünlü sanatçılarından Liu Bolin and LIo Dao gibi isimler ise konferans vermek için İstanbul’daydı.
HAREKETLİ GÖRSEL VE VİDEOLAR
Borusan Contemporary’de düzenlenen Necmi Sönmez’in küratörlüğünü yaptığı Essential Matters sergisi de son örneklerden biri. Bugün kapanacak olan Essential Matters, Çin sanatının önde gelen hareketli görsel ve video çalışmalarını sundu. 30’dan fazla yeni medya sanatçısının çalışmalarından oluşan sergi, kavramsal ve hayali kararlarıyla “gerçeklikleri” yakalamak üzere Çin’deki farklı kuşaklara odaklanıyordu. Zang Peili, Yan Xing, Tao Hui gibi sanatçılar yer aldı.
MİLYON DOLARLIK SANATÇILAR
Olgaç Artam (Antik A.Ş.):
Çin, yaratıcılığın ve farkındalığın vitrini olarak çağdaş sanatının tanıtımına ağırlık veriyor. Geçtiğimiz yıllarda New York Metropolitan müzesinde 35 genç sanatçısına sergi açmak, Moma, Tate, Guggenheim, Pompidou gibi önde gelen müzelerde Çinli sanatçılara yer verilmesini sağlamak bu geniş vizyonun göstergesi. Zeng Fanzhi’nin Last Supper eseri Sothebys’de düzenlenen bir müzayedede 23 milyon dolara satılırken birçok Çinli sanatçı 5 milyon dolar barajını aştı. Açılan sergiler, fuarlar, müzayede sonuçları ve etkinlikleri ile Çin sanatı koleksiyoncuların ve tacirlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Fakat ülkemizde Çin sanatına ilgi oldukça sınırlı, son zamanlardaki fiyat artışları nedeni ile “beğeneni çok alıcısı az” diye özetleyebiliriz. Türk alıcılar gelecek vaat eden genç Çinli sanatçıların eserlerini almak için çaba gösteriyor olsalar da, bu yönde bir eğilim var demek için henüz erken.
ARTINTERNATIONAL’DA 16 ÇİNLİ SANATÇI
Artinternational bir önceki yıl da Çin’den gelen pek çok sanatçıyı ağırlamıştı. Bu yıl da 16 farklı Çinli sanatçı 5-6 Eylül tarihleri arasında düzenlenen Artinternational’da olacak. Görülecek isimler ise şöyle: Chen Wenling, Dirimart Galeri • Chung-Ray, Stella Zhang, Zhu Yiyong, Lan Zhenghui, Galerie du Monde • Li Tianbing, Su Xiaobai, Zhu Jinshi, Qiu Deshu, Qin Yufen, Morgan Wong, Pan Jian, Du Zhenjun, Pearl Lam Galleries • Liu Bolin, Ren Hang, Galerie Paris-Beijing
GENÇ VE POPÜLER
2014 satış rakamlarına göre dünyanın en popüler 10 genç Çinli sanatçısı sıralaması şöyle: Hao Liang, Cui Jingzhe, Mi Qiaoming, Zhou Song, Peng Si, Chen Fei, Chen Chengwei, Wang Longjun, Zhang Fei, Li Qing.
EN PAHALILAR
2014’te en yüksek rakamlara satılan 50 sanatçı sıralamasında 15’i Çinli. Aynı listede Andy Warhol, Pablo Picasso, Vincent Van Gogh, Alberto Giacometti, Francis Bacon da var.
Qi Baishi 206 milyon dolar
Zhang Daqian 193 milyon dolar
Zao Wou-ki 115 milyon dolar
Fu Baoshi 103 milyon dolar
Xu Beihong 102 milyon dolar
Huang Zhou 96 milyon dolar
Huang Binhong 88 milyon dolar
Wu Changshuo 80 milyon dolar
Lu Yanshao 66 milyon dolar
Li Keran 65 milyon dolar
Cui Ruzhuo 65 milyon dolar
Chu Teh-Chun 60 milyon dolar
Wu Guanzhong 60 milyon dolar
Lin Fengmian 54 milyon dolar
Zeng Fanzhi 43 milyon dolar
ŞİŞMAN VE MUTLU
Şişman ve Mutlu sergisi geçen ay İstanbul sokaklarındaydı. Şişli Belediyesi’nin düzenlediği sergide Çin devlet sanatçısı Xu Hongfei, daha önce Londra, Paris, Toskana, Sicilya, Kuala Lumpur ve Sydney’de sergilediği tombul kadın heykelleriyle güzellik kavramını sorguluyordu.