‘Dünya avcumuzun içinde’

Demir Demirkan pandemi sürecinde yaşamla ilgili şarkılarıyla karşımıza çıktı. Sanatçı, “Aralıksız üretmeye devam” diyor.

Orhun Atmış

Türk rock müziğinin önemli temsilcilerinden Demir Demirkan, son olarak “Hayat Nedir” isimli şarkısını yayımladı. Demirkan’ın 2006 yılında kaydedip gün yüzüne çıkarmadığı şarkı, yaşarken hayatın anlamının tam olarak hiçbir zaman anlaşılamayacağı mesajı içeriyor.

Sözü Demir Demirkan'a, müziği Demir Demirkan, Kerem Tüzün, Ozan Yılmaz ve Nedim Ruacan'a ait olan “Hayat Nedir” şarkısıyla sanatçı, kendi tarzının köklerine iniyor. Bu vesileyle Demirkan ile konuştuk. Hem kariyerini, hem de dünyaya bakış açısını dinleme şansı elde ettik.

- Yeni şarkınız varoluş sorgulamalarınızla birlikte geliyor. Peki, sizin için varoluş nasıl bir anlam taşıyor, benliğinizi keşfedebilmiş olarak, evreni ve yaşamı anlamış olarak görüyor musunuz kendinizi? Özetle, “hayat nedir” hakikaten sizin için?

Peşinde olduğum cevap varoluşun kendi içinde ne anlamı olduğu değildi hiçbir zaman. Benim için önemli olan kendimi varoluşun neresine konumlandırıp anlamlandırdığım önemliydi. Çözdükçe derinleşen, derinleştikçe de tekleşmeye doğru giden bir sarmal olarak betimleyebilirim. Bu sarmal model benim bütün bunları anlama ve anlatma biçimim, başkaları başka modeller veya imgelemelerle anlatabilir. Hayat bir koşullar kümesidir ve her birimiz kendi algı spektrumumuza göre bu koşulları tanımlayıp yaşarız. Bu göreceli gerçeklik dolayısıyla sizin ve başka birinin hayat algısı ve yaşam tanımı hiçbir zaman aynı olamaz. Ancak yukarıda bahsettiğim sarmalın dibine doğru yolculuğunuzda size yakın birileri varsa benzer betimlerle ortak bir tarif bulabilirsiniz. Bunun tarifi çok da önemli değildir. Farklı tarifler gerçeği değiştirmez. Ancak kendi gerçekliğinizden dışarı doğru tanımlamalar yapıp kendi algı aralığınızdan sızanları anlayıp tarif edebilirsiniz.

‘HAYALLERİNDEN VAZGEÇME...’

- Karantina dönemini nasıl geçirdiniz, neler yaptınız? Salgın sürecinde yaptığınız “Deli Hayaller’ şarkısı umut veren bir şarkı. Onun hakkında neler söylemek istersiniz?

Ben de herkes gibi evde oturup sıkıldım. İlk başlarda bu süreç kısa olacak diye düşünmüştüm ama uzadıkça bu duruma biraz adapte olmak gerektiğini anladım. Yaşayışımızda bazı düzenlemeler yapıp normalize ettik yeni düzeni. Bu arada habersiz bir canlı Instagram yayını yaptım. Katılım çok fazlaydı ve dinleyicimin de motivasyonunun düşüp yavaş yavaş hayal ve planlarından vazgeçmek üzere olduğunu anladım. “Deli Hayaller” şarkısı da bu şekilde çıktı. Ne olursa olsun, hangi konumda olursak olalım düşleme yetimizi yitirmememiz gerekiyor. Bir sonraki anı, günü, ayı, yılı veya dönemi hayal edip onu gerçekleştirme yolunda hareket etmezsek hareket etmek için başka bir sebep kalmıyor. Dışardan gelen etkilere tepki gösterebiliriz ancak. Bu da tepkisel (reaktif) bir yaşam biçimi olur. Bize ait olmayan hayaller, planlar ve amaçların kölesi oluruz. “Deli Hayaller”i yayımlayıp klibini de dinleyicim ile birlikte yaptık. Instagram’a yükledikleri videolardan ve kendi evde çektiğim görüntülerden bir video klip oluşturduk. Çok güzel bir enerji çıktı ortaya ve bir süre de olsa pandemik psikolojisini üzerimizden atmamızı sağladı.

‘ARTIK RADYOYA MECBUR DEĞİLİZ’

-  Dijital platformların yaygınlaşmasıyla birlikte teklilerle ilerlemek yaygınlaştı, siz bu konu ve dijital platformların genel etkisi hakkında neler söylemek istersiniz? Git gide şarkı sürelerinin de kısalması bekleniyor... Siz hâlâ albümcü müsünüz?

Eğer bir albüm konsepti varsa albüm yapmak gerekiyor. Ama eğer şarkı tabanlı bir işleyişiniz varsa “single” yapmak daha mantıklı. Yani baştan sona dinleyince bir bütün oluşturacak bir albüm konseptiniz varsa albüm yapın, yoksa ister tek tek, ister EP olarak ilerleyebilirsiniz. Şarkı süreleri kanımca kısalmak zorunda değil. Tam tersine istediğim uzunlukta olabilir diye düşünüyorum. Radyolar 3:30 dakikanın üzerinde şarkıları çalma taraftarı değil ama artık yeni şarkıları tanıtım ve müzik dinleme şeklimiz radyolara tabi değil. İstediğimiz zaman istediğimiz şarkıyı istediğimiz sürede dinleyebiliyoruz. Uzun gelirse atlayabiliyoruz ya da tekrar edebiliyoruz istediğimiz kadar. Bu hem sanatçı hem de dinleyici için daha özgürleştirici bir durum.

‘ELEŞTİRİLERİN ÇOK AZI MANTIKLI’

- Herhalde geçmişten bugüne hem müziğinizle hem de özel hayatınızla ilgili en çok ve sert bir şekilde eleştirilen insanlardan birisiniz... Zaman içinde bu eleştirilerle baş etmenin yolunu nasıl buldunuz? Mesela hak verdiğiniz eleştiriler de oldu mu, onlardan sonra bir değişim yaşadınız mı?

Her eleştiriyi dinliyorum, okuyorum. Bazıları mantıklı ve akılcı olabiliyor. Pardon yanlış söyledim, çok azı mantıklı ve akılcı oluyor. Bunları aradan seçip değerlendirdiğimde de beni daha iyi bir noktaya getirecek olanları dikkate alıyorum. Eğer birisi gerçekten zaman ayırıp bir eleştiri yapıyorsa bu bana veya müziğime önem verdiğini gösterir. Dikkat edin lütfen, eline telefonu, klavyeyi alıp da oraya buraya aklına ilk geleni yazıp kendini önemli hale getirmeye çabalayan küçüklükten bahsetmiyorum. O kirliliğin içinde gerçekten zaman harcayıp önemli şeyler yazanlar var. Önemli olan bunları bulup yol aldığım yönü tartmama yardımcı olmasını sağlamak.

- Bundan sonra kariyer yolculuğunuzu nasıl sürdürmeyi planlıyorsunuz? ABD'ye yerleştiniz, bu Türkiye'deki konserlerinizi, turnelerinizi nasıl etkileyecek?

Türkiye veya diğer ülkelerdeki konserlere devam. Türkçe şarkılar üretmeye de devam. İngilizce şarkılar üretmeye de devam. Bunların dışında bazı uluslararası projeler var, bunlara da devam. Artık fiilen bulunduğunuz yerin pek bir önemi yok. Dünya avucumuzun içinde.

- Son zamanlarda sıkça dinlediğiniz, takip ettiğiniz genç müzisyenler var mı? İsimlerini öğrenebilir miyiz?

En son Pentagram konserlerinde Frozen Clouds ön grubumuz oldu ve çok iyiler. Onun dışında birkaç tane daha genç metal ve rock grubu var isimlerini hatırlayamadığım. Oldukça sağlam gitaristler var bir de, genç denir mi bilmiyorum ama bizden sonraki jenerasyondan. İlter Kurcala, Barış Benice, Serkan Gürüzümcü, Deniz Sayman gibi...