Dünya Aç Kalır mı?

cumhuriyet.com.tr

Somali. Başkenti; Mogadişu. Nüfusu 9 milyonun biraz üzerinde.

Para birimi dersen, ne önemi var ki? Zaten kendisi yok. Afrika’nın en yoksul ülkelerinden. Ancak önemli sayısal verileri var şu günlerde önümüzde.

30 binin üzerinde çocuk ölmüş.

Açlıktan.

Nüfusa oranlayın isterseniz bu ölü sayısını, olayın boyutunu hemen kavrayacaksınız. Örneğin aklınıza İstanbul’u getirin ya da nüfusu bire bir bu sayıya yakın olan herhangi bir kenti düşünün.

Asrın felaketi 17 Ağustos depremi gibi. Üstelik bu yalnızca ölen çocuk sayısı.

Duyarlı bilim insanları yıllardan beri uyarıyorlar. Çevre örgütleri yine öyle. Toprak ve su kaynaklarının hor kullanılması, tarım arazilerinin amacı dışında kullanılması dünya üzerinde bir baskı unsuru olan açlık tehlikesini daha da tetikliyor.

Çünkü kaynaklar kıt.

Buna bir de hava ve çevre kirliliğini eklersek sağlıklı yaşam koşullarını da ortadan kaldırmış oluyoruz. İnsanoğlunun özünde bulunan bencillik, fırsat bulduğu her anda ortaya çıkabiliyor. Kendinden dolayı komşusunun bahçesinin kirlenmesine aldırmayan anlayış, öte yandan ülke kaynaklarının geri dönülmemek üzere harcanmasına, kazanç uğruna geleceğin ipotek altına alınmasına neden olabiliyor.

Bugün kurtarılsın da gerisi önemli değil.

Afrika’nın en yoksul ülkelerinden Somali’de kucaklarında çocuklarıyla kadınlar. Yazgıları değişmiyor kadınların, olup bitenlerden habersiz çocuklarının acılarını yüreklerinde hissediyorlar.

Çok etkilendim.

Kadın çocuğunu yalnızca karnı doysun, yaşamı kurtulsun diye önüne çıkan hiç tanımadığı yabancılara vermek istiyor.

Çünkü ölecek.

Kimi, elinde bir şişe suyla çocuklarını çadırların bulunduğu yere ulaştırmaya çalışıyor. Hangi çocuğu kötüleşiyorsa, durumu iyi değilse orada bırakmak durumunda kalıyor.

Çünkü elindeki suyu boşa harcamak istemiyor.

Hiç değilse diğerinin kurtulma umudu var.

Kaynakları hoyratça kullananlar, bölüşüm adaletsizliği yaratanlar bu tablo karşısında ne yapıyorlardır acaba? Eğer gereken yapılmazsa 500 bin çocuk daha ölecekmiş. Kimi verilere dayanarak biliyoruz ki, ortalama olarak dünyada her 6 dakikada bir çocuk açlıktan ölüyor. Yeryüzünde yaşayan her 8 kişiden 1’i açlığın neden olacağı ölüm tehdidi içinde yaşıyor. Dünyanın bütün gelişmiş toplumları da bunları biliyor ve izlemekle yetiniyor. Üstelik sefaletle, açlıkla pençeleşen toplumların arazilerini ya satın alarak ya da kiralayarak tarımsal üretimi gerçekleştiriyor ve bunları kendi ülkelerine transfer ediyor. Aç insan, kendi toprağında yetiştirilen ürünü parası olmadığı için satın alamıyor. Peki bu dengenin giderek bozulması dünyayı nasıl bir sona doğru hazırlıyor olabilir?

Örneğin yine bilim insanları, gerekli önlemler alınamazsa gezegenimizde su savaşlarının çıkacağını söylüyorlar. Ne kadar zengin olursanız olun, yok olan su kaynakları nedeniyle bir bardak su almaya bile kimsenin gücü yetmeyecektir.

Bugün de yapılması gereken çok basit aslında.

Dünyadaki açlığı gidermek için fazladan üretim yapmaya gerek yok. Her yıl milyonlarca ton gıda maddesi çöpe gidiyor.

Gereksiz harcamaların önüne geçilir ve tasarruf edilirse, çöplere atılan gıda maddeleri dünyayı beslemeye fazlasıyla yeter de artar bile.

Önümüze su savaşları tehlikesini koyan bilim insanlarının görüşlerinden yola çıkarak, kaynakların hoyratça kullanılmaya devam edilmesi durumunda dünyayı gelecekte ayrıca bir açlık tehlikesinin de bekleyebileceğini söylemek acaba ne kadar yanlış olur?