DSP'den 'Sultan Abdülhamit dönemi' benzetmesi

DSP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Macit, Hükümet'in halkın sesine kulak vermediğini belirterek, "Başbakan, ayaklanan Mısır ve Tunus halkını destekleyen açıklamalar yapıyor ama kendi ülkesinde ise akıl vermeye kalktığı diktatörlerin yöntemini uyguluyor. AKP yanı başımızda yaşanmakta olan bu olaylardan ders almayı bilmelidir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

DSP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Macit, DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi ile birlikte TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Hükümet'in referandumdan sonra 'freni patlamış bir kamyon gibi' önünde duran her şeyin üzerine pervasızca gittiğini belirten Macit, yargıyı ele geçirmek için tehlikeli adımlar atıldığını söyledi. Macit, iktidara bağlı yüksek yargı oluşturmanın, demokrasiye aykırı olduğunu, HSYK'yi kendisine bağlayan Hükümet'in, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay için manevra yaptığını, yargı bağımsızlığını yok etmeye çalıştığını belirtti.
 

'Başkanlık sistemi projenin ayakları'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hem başkanlık hem de iki partili sistemi dile getirdiğini de anımsatan Macit, "Başkanlık sistemi, işsizliği ortadan mı kaldıracaktır? Yoksulluğu mu azaltacaktır? Köylünün ve çiftçinin sorunlarını mı çözecektir?" diye sordu. Başkanlık sistemi ve iki partili sistemin, Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'ye getirmek istediği bir projenin ayakları olduğunu ileri süren Macit, "Başkanlık sistemi, federal bir yapı, kurumsal yerellikler ve güçlü kuvvetler ayrılığı sistemi gerektirir. Acaba bunları isteyenler, ülkemizi federatif bir yapıya mı götürmek istiyor? AKP ve Sayın Erdoğan, iki partili sistemini niçin dile getirmektedir? Yüzde 10 barajı nedeniyle zaten aksak olan parlamenter temsil sistemimiz, neden daha da daraltılmak isteniyor? Bütün bu soruların cevabı aynı yere çıkmaktadır; yasamanın ve yargının başkana bağlı olduğu, diktatöryal bir sistem. İşte ülkemizi bekleyen yakın tehlike budur" diye konuştu.
 

'Muhalefet partilerinin sınırlı olduğu meclis Başbakan'ın meşrebine uygundur'

Macit, çok yetkili başkanlık sistemi ve güdük iki partili sistem anlayışının, Başbakan Erdoğan'ın demokrasi anlayışıyla örtüştüğünü belirterek, muhalefet partilerinin sınırlı olduğu bir Meclis yapısının ve her yetkiye sahip olunan başkanlık sisteminin, Başbakan'ın 'meşrebine de uygundur' olduğunu ifade etti. Başbakan'ın, basına, iş dünyasına yönelik baskıcı bir tutum içinde olduğunu, TBMM Başkanı'na bile (Genel Kurul'da tepki gösteren milletvekilleri için) 'Sen mi susturacaksın, ben mi susturayım' dediğini, Cumhurbaşkanlığı makamını 'noter' gibi çalıştırdığını ifade eden Macit, "Başbakan'ın kendisini başkan ve padişah gibi görmesi, bunları 'hakkı' olarak algılaması doğaldır" diye konuştu.

'AKP'nin referans gösterdiği 'millet' kimdir?'

Macit, AKP'nin özü itibariyle demokrasiye yabancı olduğunu, Meclis komisyonlarında milletvekillerinin konuşturulmadığını belirterek, hakkını koruyan işçilere, parasız eğitim isteyen öğrencilere, şiddet uygulandığını, meslek örgütleri, sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinin hükümet için hiçbir şey ifade etmediğini söyledi. Dün sendikalar Ankara'ya gelerek Torba Yasa'dan, emekçilerin hak kaybına yol açan maddelerin çıkarılması için Hükümet'e seslerini duyurmaya çalıştıklarını ifade eden Macit şunları kaydetti: "Hükümet bu sesi dinlemediği gibi, bir de polis şiddetine maruz bıraktı. Bu kurumların temsil ettiği emekçilerin görüşleri hiç mi önem taşımıyor? Peki, AKP ve yandaşlarının sık sık iradesini referans gösterdiği, 'millet, millet' dedikleri kimdir? Milletten sadece cemaatler ve Soros'çu güçler mi anlaşılacak? Başbakan, ayaklanan Mısır ve Tunus halkını destekleyen açıklamalar yapıyor ama kendi ülkesinde ise akıl vermeye kalktığı diktatörlerin yöntemini uyguluyor. AKP, yanı başımızda yaşanmakta olan bu olaylardan ders almayı bilmelidir. Mısır'da, Tunus 'ta yaşananlar, AKP'nin de uyguladığı acımasız neo-liberal ekonomi politikalarına; işsizliğe, yoksulluğa ve açlığa karşı bir başkaldırıdır. Bu gerçek görülmelidir."

Abdülhamit döneminde yaşananlar yaşanıyor

Hükümet'in protestolara tahammülü olmadığını, spor alanlarında kötü tezahürat yapanlara şikayet aranmaksızın 3 yıla kadar hapis cezası öngören tasarının Meclis'e geldiğini, 'Başbakan'ı protesto edecek' diye yurttaşların gözaltına alındığını belirten Macit, "Sultan Abdülhamit döneminde yaşanmış olan ve şimdi Erzurum, Denizli ve Burdur'da yaşanan göz altılardan dolayı Hükümet'i kınıyoruz" diye konuştu.

"AKP gericiliğinin panzehiri, millet iradesidir" diyen Macit, genel seçimlerde "Türkiye'nin demokrasi ile mi yoksa dikta ile mi yönetileceği kararının" verileceğini belirterek, "DSP olarak hukuktan, demokrasiden, laiklikten ve ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana olan tüm siyasi ve toplumsal güçleri, AKP ve destekçileri karşısında dik durmaya davet ediyoruz. DSP olarak, parlamenter demokratik sistemin, laikliğin ve hukuk devleti anlayışının devamı için her türlü mücadeleyi vereceğimizi bir kez daha tekrarlıyoruz" dedi.