Don Kişotlar ölmez

Brezilya, Balıkçı Kral, 12 Maymun’un yönetmeni Terry Gilliam, Miguel de Cervantes’in başyapıtı Don Kişot’tan serbest uyarladığı Don Kişot’u Öldüren Adam filmine 1990’da başladı. Tıpkı Mançalı Don Kişot gibi Gilliam da o kadar çok serüven yaşadı ki, komedi- dram-fantastik-epik filmi ancak 28 yıl sonra izleyiciyle buluşabildi. Dünyanın adil, ideal, iyi bir yer olması için Terry Gilliam gibi Don Kişotlara gereksinimi var.

Aslı Selçuk

Miguel de Cervantes’in Don Kişot’u roman dünyasında bir başyapıttır. Don Kişot çifte kimliklidir. Mança yöresinde herkesin saydığı sevdiği Alonso Quijano ilk, ideallerin peşinde koşan kahraman şövalye Don Kişot ikinci kimliğidir. Bir gün bu soylu mülk sahibi okuduğu romantik çağ şövalyelerinin serüvenlerinden etkilenerek onlara özenip zırhlanır, kılıçlanır, atı Rosinante’ye atlayarak yollara düşer, yanına sadık uşağı Sancho Panza’yı da katar. Yeldeğirmenlerine, çobanlara, makinelere, şarap tulumlarına saldırır, kötüler ve kötülüklerle savaşır, köylü kızı Dulcinea’ya sevdalanır. Saf, temiz ruhlu şövalye insanlığı kurtarmak istemektedir. Kötülüğün artık doğa üstü olmadığının ayrımına varamaz. Kötüler, yozlaşmış, ruhlarını satmış, onursuz, çıkar ve erk düşkünü güçlülerdir. Don Kişot ise tutkulu, erişilemez düşlerin ve umutların peşinde koşan bir idealisttir.

‘Don Kişot ölmedi, bugün de yaşıyor’

İlhan Selçuk, 21 Aralık 1996 tarihli yazısında Don Kişot için şunu yazmıştır:” Don Kişot, 1605’te doğdu. Doğar doğmaz büyük ilgi gördü. Nesini sevdik bu adamın ? Kimi zaman güldürdü, kimi zaman üzdü, kimi zaman düşündürdü. Kuşaktan kuşağa dilden dile aktarıldı. Bir deyime dönüştü ; bugün her kim boyundan büyük bir Işe kellesini koymaya kalksa hemen uyarılır: - Don Kişotluk etme ! Tuhaftır ; insanları gözünü kırpmadan harcayan bir dünyada yaşıyoruz ; ama bu dünyanın katı gerçekleri nice kişiliği un ufak edip unuttururken Don Kişot ölmedi, öldürülemedi ; bugün de yaşıyor”.

Cervantes ile Don Kişot

Miguel de Cervantes’le Don Kişot arasında benzerlikler çoktur. Modern Avrupa’nın ilk romanı sayılan, bugüne dek yayınlanmış en iyi kurgusal yapıtlardan biri olan Don Kişot, Ortaçağ şövalyeliğinin sonunu, trajedisini, inandığı değerler uğruna savaşan, iyi niyetinden ötürü hapse giren Miguel de Cervantes’in düşkırıklarının simgesidir.

Don Kişot Terry Gilliam

Ünlü Monty Python grubundan, Brezilya (1985), Baron Munchausen’in Maceraları (1988), Balıkçı Kral (1991), 12 Maymun (1995) filmlerinin yönetmeni Terry Gilliam, Don Kişot’un serbest uyarlamasını 1990’da yapmaya karar verir. 12 milyon dolarlık bir bütçeyle Don Kişot’un çağdaş versiyonuna girişir. Don Kişot’u Jean Rochefort, Sancho Panza’yı Johnny Depp oynamaktadır. Çekimin ikinci gününde beklenmedik bir kasırga tüm dekorları yerle bir eder. Beşinci gün Jean Rochefort hastalanır, Paris’e geri döner. Altıncı gün yapımcı çekimin ileri bir tarihe ertelendiğini açıklar.

Terry Gilliam, Don Kişot’u Öldüren Adam projesinden hiç vazgeçmez. 12 Maymun ile Vegas’ta Korku ve Nefret (1998) filmlerini gerçekleştirir. Eylül 1999’da 30 milyon dolarlık bütçeyle setini İspanya’da kurar. İlk sahneler çekilir ama Rochefort fıtık ağrısından ötürü ata binemez, filmden ayrılır. Proje yeniden rafa kaldırılır. Gilliam, 2008’de senaryonun haklarını alır, bu kez Robert Duvall ve Ewan McGregor’la anlaşır. 20 milyonluk bütçeye karşın film yine ertelenir. 2011’in sonunda McGregor’un rolünü Owen Wilson üstlenir. Bu arada Gilliam, Sıfır Teorisi’ni (2013) çeker. Yeni Don Kişot, John Hurt olur, Robert Duvall projeden çekilir. Zamanda yolculuk yerine öykünün günümüzde geçmesine karar verilir. Amazon şirketi filmle ilgilenir ama 20 milyon doları denkleştiremez. Portekizli yapımcı Paulo Branco Nisan 2016’da filmin haklarını satın alır. John Hurt 2017’de pankreas kanserinden yaşamını yitirir. Branco, Michael Palin ve Adam Driver’ı oynatarak filmi 2018 Cannes Film Festivali’n de göstermek ister. Gilliam ile Branco hiç anlaşamazlar. Terry Gilliam restini çeker.

 

Mart 2017’de Amazon, Tornasol ve Kinology şirketlerinin desteğiyle İspanya’da filmin çekimine yeniden başlanır. Bu kez Don Kişot’u Jonathan Pryce (Brezilya) yorumlar. Mayıs 2017’de Paulo Branco dava açar, çekim tam duracakken Paris ve Londra mahkemeleri Gilliam’ı haklı bulurlar. Branco, Mayıs 2018’de Cannes Film Festivali’n de filmin kapanış töreninde gösterimini engeller ama 9 Mayıs 2018’de Paris yüksek mahkemesinden Branco’nun film üzerinde hiçbir hakkı olmadığı kararı çıkar.


‘Şanslı bir adamım’

Terry Gilliam, 28 yıl sonra Don Kişot’u Öldüren Adam’ı bitirir. İdealist, iyimser yaratıcı “Yine de şanslı bir adamım” der. Dünyamızın daha iyi, daha adil, daha ideal bir yer olması için Don Kişotlara, Terry Gilliam’lara ihtiyacı var.

Amerikalı yönetmen Toby (Adam Driver), hırslı, ikiyüzlü, kaprisli, narsist, bencil, pişkin bir yönetmendir. İspanya’ya votka reklamı çekmek için ekibiyle gelir. Bir gece otelin lokantasında mezuniyet filmi Don Kişot’u Öldüren Adam’ın korsan kopyası eline geçer. Belgeselini izleyince canı sıkılır, mutsuz olur, geçmişi anımsar. Para ve şöhret için ruhunu şeytana satmış olan Toby ertesi sabah mezuniyet filmini çektiği Las Suenos’a (Düşler) gider. Toby bu kasabadaki çok sayıda insanın yaşamını ve yazgısını değiştirdiğini farkeder.


Don Kişot’u oynattığı yerel ayakkabı tamircisi Javier gerçekle bağını koparmıştır, kendini Don Kişot sanıyordur. Javier, Toby’yi Sancho Panza sanır. Herşeyden kaçan Toby bu kez kaderinden kaçamaz, birlikte muhteşem bir yolculuğa çıkarlar. Toby’nin özüne dönmesi, yaratıcılığını, masumiyetini kazanması için bu yolculuk kaçınılmazdır. Don Kişot ile Sancho Panza, bellek ile gerçek, geçmiş ile günümüz arasında gidip gelen düşsel, eğlenceli, hüzünlü, düşündürücü bir serüvene dalarlar. Bu içsel yolculukta özgürlük, adalet, idealler, iyilerle kötülerin çatışması, çılgın tutkular, umutlar, çıkarcılarla, hayalperestler yer alır.

 

Cervantes’in savunduğu tüm temalar Terry Gilliam’ın filmlerinde bulunmaktadır. Bir yanda acımasız, yozlaşmış, etik değerlerini yitirmiş bir dünya, öteki yanda da adaletin, özgürlüğün, yaratıcılığın peşinde, ödün vermeyen onurlu insanlar vardır. Don Kişot’u Öldüren Adam’da, Terry Gilliam’ın Jabberwocky, Baron Munchausen’in Maceraları, Balıkçı Kral filmlerine göndermeler yer alır.


Sinema tarihinin efsane filmi

Günümüz dünyasında sadık uşağı Sancho Pancha’yla gezinen Don Kişot, sanatın, yaratıcılığın ne yazık ki kalmadığını, erkin yozlaştığını, herşeyin vahşi kapitalistlerin, mafya babalarının, şirketlerin elinde olduğunu, herkesin ruhunu finansal güçlere sattıklarını görür. Ama o yine de “Ben Mançalı Don Kişot’um, Kendimize inanmayı sürdürmeliyiz” der.

Terry Gilliam’ın epik, fantastik, serüven, aşk, dram, komedi, yergi içeren filminde düş, gerçek,sanrı, çılgınlık, distopya, abartı içinde geziniriz. Jean Rochefort ile John Hurt’a adadığı, 28 yılda tamamlanan Don Kişot’u Öldüren Adam, sinema tarihinin en büyük efsanelerinden birine çoktan dönüştü.


Terry Gilliam’ın yönettiği, Jonathan Pryce, Adam Driver, Olga Kurylenko, Stellan Skarsgaard, Joana Ribeiro, Oscar Jaenada, Jordi Molla, Sergi Lopez, Rossy de Palma’nın oynadığı, İspanyol- Belçika-Fransa-Portekiz ortak yapımı The Man Who Killed Don Quixote (Don Kişot’u Öldüren Adam/ 2018) bugün gösterime girdi.