Dolarda korkutan rekor cebimizi nasıl etkileyecek?

Dolar kuru, 18 Nisan’daki erken seçim kararından bu yana 4.10’dan 4.3350 TL seviyesine çıkarak zirve yaptı. Ruble ve lira tüm gelişen ülke para birimleri arasında en çok değer kaybeden para birimleri oldu. Seçim vaatlerinin ekonomik gidişatı daha da bozacağından endişe ediliyor.

Pelin Ünker

Dolar kuru, erken seçim kararının açıklandığı 18 Nisan’dan bu yana 4.10 seviyesinden 4.3350 seviyesine yükselerek zirve üstüne zirve yaptı. Böylece bu sürede kur rekor üstüne rekor kırarak 23.5 kuruş yükseldi. Başbakan Binali Yıldırım ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci kurdaki artışın geçici olduğunu vurgulamıştı. Ancak bu değerlendirmelerden sonra da kur zirvelerini yineledi. Söz konusu değerlendirmeler ve Merkez Bankası’ndan gelen sembolik adımlar kuru frenlemek bir yana artışı körüklüyor.

Kurdaki yükseliş S&P’nin not indiriminden sonra hızlandı. Enflasyonun son dokuz aydır çift hanede seyretmesi ve yükseliş eğiliminin sürmesi, bütçe açığı da kurun artışında etkili oluyor. Erken seçim etkisiyle alınan teşvik kararları ve yapılan vergi indirimleri, bütçe dengesinin daha da bozulacağı endişelerine yol açarak piyasaları olumsuz etkiliyor.

TL’deki değer kaybının nedenleri; dolardaki küresel değer kazancı, S&P’nin not indirimi, ABD’de faizlerin yüzde 3’e yükselmesi, petrol fiyatlarındaki artış, seçim öncesi genişlemeci politikalar, ekonomide beklenen bir ivme kaybı, yüksek enflasyon ve yüksek cari açık olarak sıralanıyor.

Erdoğan yükseltti

Dolar/TL dün güne 4.27 seviyesinden başladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kur saldırılarının önüne geçmek için projelerimiz var derken dolar/TL 4.30 ile tarihi zirvesini yeniledi. Akşam saatlerinde ise bu seviyeyi de geçerek 4.3018 ile yine rekor kırdı.

Dün ABD’deki faiz oranlarındaki artışın doları destekleyeceği beklentileri ile dolar endeksi bu yılın en yüksek seviyelerine gelirken ruble ve lira, tüm gelişen ülke para birimleri arasında dolar karşısında en çok değer kaybı yaşayan iki para birimi oldu.

Bu arada artan siyasi ve ekonomik riskler nedeniyle borsa da 7 ayın en düşük seviyelerine geriledi. Gösterge 10 yıllık tahvil getirisinde dört günlük yükseliş 100 baz puanı aştı.

İş Yatırım’n “Hem gaza basarım, hem frene...” başlıklı günlük piyasa bülteninde “Erken seçim arifesinde zorlu bir konjonktürde küresel dalgalarla karşılaşan ekonomi yönetimi hem gaza (genişleyici maliye politikaları) hem frene basarak (daraltıcı para politikaları) tehlikeli bölgeyi geçmeye çalışıyor. Ancak bu, Türkiye’yi olumlu ayrıştırmak için yeterli olmuyor. Güçlü büyüme ve şirket kârlarına rağmen dünyadan negatif ayrışmaya devam ediyoruz” denildi.

<haber:971356>

ARTIŞ NE ANLAMA GELİYOR:

1 Maliyetler yükselecek: Döviz borcu olan şirketleri zor bir süreç bekliyor. Bu şirketler iyi bir hedging yönetimi yapmadığı takdirde kur farkı gideri kaydedecekler. Bu da şirketlerin kârlılıklarını olumsuz etkileyecek. Ara malı ithalatına bağlı olarak girdi maliyetleri artacak. Giren malların bedelinin dövizle ödeniyor olması ithalatı daha maliyetli hale getirecek. Artan maliyetler şirketleri yatırım yapmak yerine döviz açıklarını kapatmaya itebilir.

2 Enflasyon artacak: Maliyetlerin artması zamları da beraberinde getiriyor. Türkiye’de kurun enflasyona yüzde 15 gibi geçişkenliği var. Kur yüzde 10 değer kazandığında, enflasyon 1.5 puan artıyor.

3 Reel gelirler eriyecek: Kurdaki artış nedeniyle vatandaşın alım gücü düşerken, ücret artışı enflasyon artışının gerisinde kaldığından reel gelirler eriyor. Son 5 yılda Türkiye’de kişi başına gelir 1883 dolar azaldı. 2017’de ülke ekonomisi TL bazında yüzde 7.4 büyüdü, dolar bazında 1.3 küçüldü.

4 İşsizliği etkileyecek: Kurun yükselmesiyle bir şirketin borcu adeta domino taşı gibi diğer şirketlere de yansıyor. 1994 ve 2001 krizinde kurdaki artış, borçlu birçok şirket için, aldıkları döviz kredileri oranında ciddi bir sorun oluşturmuştu. Firmalar hiç hesaplamadıkları bir girdaba kapılmış, birçok firma bu nedenle iflasın eşiğine gelmişti. Bu da işsizlikte ciddi artışa neden olmuştu.