Dolar ruhsal krizi tetikliyor

Ülke ekonomisi durumunun belirsizliği ve dolar kurunun artması; piyasayı kötü etkilerken, insanların ruh sağlığını da tehdit ediyor.

Nagihan Yılkın

Türkiye’de son zamanlarda yaşanan siyasi gerilimler, iç politika, dış politika, ekonomik kriz gibi nedenler kurlar üzerinde artışa sebep oluyor. Yükselen bu gerilim ortamı ve kurdaki dengesizlik insanların psikolojisinin olumsuz şekilde etkilenmesine sebep oluyor.

Özellikle dolar kurundaki ani artış; giyim, gıda ve teknoloji başta olmak üzere bütün sektörleri etkiliyor. Bu artış seviyesi durumunun devam etmesi sadece ekonomistlerin değil, kamuoyunun da gündeminden düşmüyor. Sektörleri ve beraberinde insanları etkileyen kur artışları, bazı kişileri direkt etkilerken, bazılarını ise dolaylı yoldan etkiliyor. Günlük hayatta alım-satım işlerinin kur dengesine göre belirlenmesi, Türk lirasının değer kaybetmesine neden oluyor. Değer kaybeden lira, ülke ekonomisinin durağanlaşmasına, (kötüye gidişatına) vatandaşların da maddi ve psikolojik sorunları olmasına yol açıyor.

Uzman Klinik Psikolog İdris Gündüzalp; İnsan vücudunun belirsizliğe maruz kaldığı an, fizyolojik bedenin ve ruhun (psikolojinin) altında yatan o karanlık noktalardaki hastalık ve bozuklukların ortaya çıkabileceğini belirtti. 

İnsanların geleceğe yönelik alacakları kararlar,  kriz dönemlerindeki belirsizlikle beraber güvenlerinin yok olmasına ve çeşitli psikolojik sağlık sorunlarına sahip olmalarına neden oluyor.

Gündüzalp’e göre; Kriz süreci, insanların temel ihtiyaçlarından biri olan, güvende olma ihtiyacını olumsuz etkiliyor ve birçok obsesif bozukluğa, depresyona, sosyal fobiye, içe kapanıklığa ve anksiyete bozukluklarına açık bir hale geliyor. Yine bu kriz dönemi toplum, insanlara ve geleceğe olan güven duygusunu olumsuz etkileyeceği için pasif bir öfke biriktirimi sonrası bunu boşaltmak için çeşitli antisosyal davranışlar gösterecek ve bir anda insanları olmadığı bir kişi haline getirebilecek. Gelecek endişesi arttıkça insanların rahatlatmaya ve deşarj etmeye ayırdığı zaman ve para azalacak,  bu durumda depresyona ve tükenmişliğe sürükleyecek.

Panik Atak, Agorafobi, madde bağımlılığına ve hatta intihara kadar yol açabilen bu süreç, insanların gündelik hayatlarının verimsiz geçmesine ve birbirlerini etkileyerek mutsuz bir yaşam sürmelerine neden oluyor. Bunun önüne geçebilmek için bireyler mutluluklarını, kendi içlerinde sağlamaya çalışmaları gerekiyor. Psikolog Gündüzalp’e göre, insanların para ve maddeyi mutluluğun kaynağı olarak görmeleri, mutsuzluğun kaçınılmaz olmasına sebep oluyor. Kurdaki değişiklikler de mutsuzluğu kat ve kat arttırıyor. Bu krizden daha az etkilenmek için mutluluğu metalardan biraz daha bağımsız bir hale getirmek gerekiyor. Sahip olunan şeylerin geçici olduğunu unutmayıp, insanların kendi öz kaynaklarıyla mutlu olmayı öğrenmeleri gerekiyor.