‘Doğaya saygı ve cesaretle yaklaşmalıyız’
Maceracı Ben Fogle BBC için çektiği yeni belgesel dizisinde dünyanın en uzak köşelerinde yaşayan ve vahşi hayata uyum sağlamaya çalışan insanları anlatıyor.
Emrah KolukısaBen Fogle’ın hayatı öyle herkesin kolay kolay cesaret edebileceği bir hayat değil belki ama son derece heyecan dolu olduğu kesin. Düşünsenize Everest’e tırmanmış, Atlantik Okyanusu’nda kürek çekmiş, çöller aşıp Güney Kutbu’na gitmiş bir maceraperest… Ben hayalini bile kuramam ama oturup okur, izlerim doğrusu. Ben Fogle da zaten kitaplarla, televizyon programlarıyla yaşadığı tüm o maceraları ve adrenalin yüklü deneyimleri başkalarıyla paylaşıyor. Ben Fogle’ın BBC yapımı yeni belgesel dizisi “Return to the Wild” şu sıralar Digitürk ve Tivibu üzerinden BBC Earth kanalında izlenebilir. “Return to teh Wild” aslında Ben Fogle’ın yıllar önce yaptığı ve Dünya’nın en izole köşelerinde yaşayan bir kısım insanı anlattığı “Where the Wild Men Are” adlı dizinin bir devamı niteliğinde. Fogle bu kez aynı kişileri yeniden ziyaret ediyor ve aradan geçen zamanda neler yaşadıklarına odaklanıyor. Diziyi izlemeden önce daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyenler Fogle ile mail üzerinden yaptığımız söyleşiyi bir okusunlar derim.
“Return to the Wild”ın hikayesini sizden dinleyelim. Her şeyden önce neden bir geri dönüş yapmak istediniz ve ne bulmayı umdunuz?
Bu seriyi yaklaşık on yıldır yapıyorum. Tanıştığımız insanlarla sıkı bağlar ve arkadaşlıklar kuruyoruz. En son orada olduğumuzdan beri neler olduğunu görmek için vahşi erkekleri ve kadınları tekrar ziyaret etmenin ilginç olacağını düşündük. Onları en son gördüğümden bu yana yaklaşık 5 yıldan fazla bir süre geçti ve vahşi yaşamlarında olumlu bir değişiklik olduğunu umuyordum.
Yıllar sonra yeniden o yerleri, o insanları, aileleri ziyaret ettiğinizde neler gözlemlediniz? Neleri çok değişmiş (ya da değişmemiş) buldunuz örneğin ve nelerin eksikliğini hissettiniz?
Vahşi doğada değişim şehirdekinden daha hızlı gerçekleşiyor. Medeniyetten uzak yaşamanın zorlukları ve unsurları, tekrar ziyaret ettiğimiz pek çok kişi için zor olmuştur mutlaka ama hepsi olumlu ve mutlu bir yaşam sürdürüyor. Uzun süredir görüşülemeyen arkadaşlarla yeniden bir araya gelmek şaşırtıcı bir şekilde dokunaklıydı. Vahşi insanların olduğu çekimlerin yoğunluğu normal şovları aşıyor. İzolasyonun bir samimiyeti var…
Gittiğiniz yerlerin bazıları gerçekten de neredeyse hiç el değmemiş ve tehlikeli bölgeler. Buralarda hiç hayati tehlikeler geçirdiğiniz oldu mu?
Elbette uzak, izole konumlarla gelen tehlikeler var ve pek çok kez bu tarz durumlarla karşılaştığımız oldu, ancak bu seri daha çok vahşi yaşamın ve doğanın bir kutlaması olduğu için nadiren tehlikelere odaklanıyoruz. Ona saygı ve cesaretle davrandığınız zaman, ne kadar büyülü bir yer olabileceğini göstermeyi tercih ediyoruz.
‘EN GÜZEL KEŞİF YÜRÜYEREK VE TIRMANARAK OLUR’
‘Macera yaşamak’ denince sizce dünyadaki en görülmesi gereken yerler ve mutlaka yapılmalı diyeceğiniz aktiviteler hangileridir?
Aslında çok fazla var. Yeni Zelanda, Moğolistan ve Etiyopya, yıllar boyunca ziyaret ettiğimiz önemli noktalar. En fazla yaptığımız şey tırmanmak oldu. Yürümek ve tırmanmak bir yeri keşfetmenin en iyi yolu.
Gördüğünüz en büyüleyici yerleri sorsak?
Bence Sibirya en ilginçlerinden biriydi. Donmuş toprağın erimesini engellemek için çalışan bazı bilim adamlarını ziyaret ettik. Bunu yapmak için, yünlü mamutu yeniden tanıtmayı planladıkları bir Pleistosen parkı oluşturdular. Başka bir dünyaya ait bir yer gibiydi. Ve tabii bir sürü sivrisinek…
Yılın ne kadarını evden uzakta geçiriyorsunuz? İşinizin zorlukları neler bu anlamda?
Yılın çoğunu evden uzakta geçirdim. Bazen 8 aya kadar çıktığı oldu. Ama seyahat etmeyi seviyorum ve ailem yurtdışında geçirdiğim zamanın bir kısımda bana eşlik ediyor. Bu yıl farklı geçti ve kendimi sekiz ay kadar evde buldum. Ailemle geçirdiğim en uzun zamandı diyebilirim. İnanılmazdı.
‘EN ACİL MESELE TÜKETİMDEN KURTULMAK’
İklim değişikliği, çevre kirliliği, doğal kaynakların tükenmesi gibi çevre sorunları bir yana; tüm dünyada tırmanan anti demokratik rejimler, enerji sıkıntısının yarattığı gerilimler ve son zamanlarda elbette COVID-19 pandemisi… Dünyanın yakın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Ben olumlu bir insanım. Birleşmiş Milletler’in Yaban Hayat Koruyucusu olarak, insanları hayatlarında küçük değişiklikler yapmaya teşvik etmeye çalışıyorum. Pek çok insan doğaya karşı bir kopukluk içinde ve fark yaratmak için çaresiz hissediyor. %10'umuzun hayatımızda %100’lük bir değişiklik yapmasındansa, % 100'ümüzün % 10'luk bir değişiklik yapmasının daha etkili olduğunu düşünüyorum
Sizin görüşünüze göre en acil mesele nedir dünyada, ilk hangi soruna el atılmalı?
Tüketimcilik. Modeli istekten ihtiyacaya şeklinde değiştirmemiz gerekiyor. Planlı eskimeden kurtulmak ve ömür boyu sürecek şeyler yapmak gerekli…