Doğaseverlerin yola çıkma vakti

Sosyal mesafeli tatil gerçeği bu yaz da karşımızda. Tatil planlarınıza dağ yürüyüşü ya da antik yürüyüş rotalarını dahil edebilirsiniz.

Ayça Han

“Yürümek iki mesafe arasında gidip gelmek değil yaratıcı bir eylemdir. Hem kendi yalnızlığımıza çekildiğimiz hem de toplum olarak bizi dönüştürecek bir ayağa kalkıştır. İki büklüm vücudun karşısında dikilmeye çalışan, attığı her adımda yeryüzünün gerçek bir parçası olduğunu fark eden homo viator'un eylemidir. Çünkü yürüyen insan kendi üzerine çöken kaygı, haset ve korku yumaklarını çözer, varlığını yeryüzünün ebediyen yeni olan kalbine düğümler. Yürüyoruz, işte bu düğümü atmak için.”

Fransız profesör, filozof, yazar Frederic Gros, “Yürümenin Felsefesi” (A Philosophy of Walking) kitabında bu ifadelerle tanımlar yürümeyi. Fakat pandemiyle birlikte yaşadığı şehirlere ve hatta evlere hapsolanlar için yürümek, kapanma başlamadan hızlı adımlarla manava, pazara, bakkala gitmek; koşuşturmalarla toplu taşımaya yetişmek ya da binalarla kaplı dar sokaklı mahallelerde dolaşmaktır en fazla. Dağların, tepelerin, ormanların, nehirlerin arasında yürümenin uzak bir hayal gibi göründüğü şu günlerde; hayalini gerçekleştirmeyi düşünenler için Türkiye’nin “Bu gök, deniz nerede var, nerede bu dağlar, taşlar” dedirten yürüyüş rotalarını derledik.

DOĞU KARADENİZ ROTALARI

Doğu Karadeniz yaklaşık 250 km boyunca uzanan bir dağ silsilesi ile kuşanmıştır. Kaçkar Dağları ve Doğu Karadeniz Sıradağları olarak biliniyor. Dağ, outdoor (açıkhava) aktivitesi açısından her olanağı barındırıyor. Yürüyüş rehberi Bekir Görmüş, Doğu Karadeniz’in en az bilinen rotalarının çoğunlukla Kaçkarların doğu tarafında kaldığını belirtiyor ve “Avusor Yaylası Dadala Yaylası yürüyüşü harikadır. Bunun yanında Dere Yayla tabiat alanı, Macahel Karçal Yaylaları ve Şavşat Papart Yaylaları da pek az bilinen yerlerdir” diyor.

Bu yaylaların çoğuna araç ile ulaşmak mümkün, ancak rehber Görmüş detayların her zaman yürüyüşle ortaya çıktığını hatırlatıyor ve uzun zamanlı gezi planlaması öneriyor. Peki Doğu Karadeniz’in en etkileyici rotaları?

Görmüş, Samistal Yaylası-Hazindak Yaylası Pokut Yaylası-Sal Yaylası rotasının etkileyici bir gün batımıyla sonlandığını ifade ediyor ve ekliyor: “Kaçkarlara uzanan bir sırt hattı olan bu rota antik taş döşeli yollar, kadim yaylalar ve ormanları kapsar. Son yılarda bir bölümü araç yoluna heba olmuştur.” Bir diğer seçenek ise Kavron-Öküzçayırı-Mezovit rotası. Bu rotayı tercih ederseniz, Kaçkar Dağı kuzey yüzünü görüp, büyük ve küçük buzulu fotoğraflayabilirsiniz.

Fotoğraflar: Gökçe Atik, Likya Yolu

LİKYA YOLU

Akdeniz’de bulunan Likya Yolu Türkiye’nin ilk uzun yürüyüş rotası. Yol 1999 yılında araştırmacı ve trekkingci Kate Clow tarafından keşfedildi. Clow keşfinin hikâyesini “Likya Yolu-Türkiye’nin İlk Uzun Mesafe Yürüyüş Rotası” kitabında anlatıyor. Fethiye - Ovacık’tan başlayıp Antalya - Geyikbayırı’nda sona eren yolun tamamı 535 km ve yürümek 27-28 gün kadar sürüyor.

Gazeteci ve doğa yürüyüşçüsü Gökçe Atik, Fethiye’deki Amintas Kaya Mezarları’ndan başlayıp Antalya Patara’da biten 62 km’lik (5 gün) Batı Likya Yolu yürüyüşü deneyimlerini ve önerilerini Cumhuriyet Pazar okurları ile paylaştı.

İlk gün 20 km’lik (Yaklaşık 6 saat) Amintas Kaya Mezarları – Kayaköy – Babadağ etabını yürüyen Atik, aynı rotayı izleyenleri başka kaya mezarlarının ve muhteşem Ölüdeniz manzarasının karşılayacağını söylüyor. Bu etap için önerisi, yürüyüşçülerin yanlarında en az 3 litre su bulundurması. İkinci etap Faralya - Kabak rotasından oluşuyor.

Babadağ’dan Faralya’ya ilerlerken yürüyüşçüleri sık sık karşılaşacakları inişler bekliyor, Atik “Boton veya dal desteği almak gerekebilir” diyor. Atik, toplamda 12 km (Yaklaşık 4 saat) süren yolu takip edenlerin, Kabak’a varmadan hemen önce kamp için uygun olan yemyeşil bir vadiyle karşılacaklarını ifade ediyor.

Üçüncü etap Kabak - Alınca yolu. Bu rotayı izleyen yürüyüşçülerin su kaynağı bulması oldukça zor, bu sebeple en az 3 litrelik bir su sorun yaşanmasını engelleyebilir. Atik, Alınca’da bir restoran ve küçük bir marketin olduğunu ve yolcuların gıda ihtiyaçlarını buradan karşılayabileceklerini belirtiyor. Alınca’nın ardından dördüncü etabın başlangıcı olan Gey’e doğru yürünüyor. Atik, Gey’e ulaşmadan hemen önceki bölgenin kamp için uygun olduğunu ve gün batımı manzarasının çok etkileyici olduğunu aktarıyor. 11 km’lik yol yaklaşık 4 saat sürüyor.

Likya Yolu rotasının dördüncü gününde Gey’e doğru yürüyen Atik, yolda rota işaretleri olduğu için bir sıkıntı yaşamadığını belirtiyor. Atik, 12 km sürecek rotayı yürüyecek olanlara şu önerilerde bulunuyor:

“Dik patikalar ve dağ yamaçlarından yürüdük. Zaman zaman geçişlerin çok dikkatli yapılması gerek çünkü ayağın altından kayan küçük taşlar tehlike yaratıyor.”

Gey köyünden sonra yürüyüşçüler Bel köyüne ulaşıyor. Burada küçük bir bakkal, çeşme ve ev yemekleri yapan Ayşe teyze var. Köyün Gavurağzı bölgesi kamp için çok ideal. Buradan sonra Patara’ya ilerleyecek yürüyüşçüleri sağlam bir iniş bekliyor.

Rotanın 5. ve son gün yürüyüşçüleri Bel köyünden Patara sahiline kadar iniş bekliyor. 7 km’lik yol, 2 saat sürüyor. Atik rotanın geniş kayaların üzerinde geçtiğini ve güneşe açık olduğunu; şapkasız ve güneş korumasız hareket edilmemesi gerektiğini anlatıyor. Daha önce yürüdüğü Karia etaplarından Bozburun yarımadası yoluyla kıyasladığında Batı Likya rotasının daha kolay bir yol olduğunu belirten Atik, doğa yürüyüşüne yeni başlayacak olanların bu rotayı yürüyebileceklerini ifade ediyor.

YENİCE ORMANLARI

Endemik bitki çeşitliliği ve yaban hayatı ile dünyanın sayılı ormanlarından olan Yenice Ormanları, Karabük’ün Yenice ilçesi sınırlarında yer alıyor. 1999 yılında Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından “Acil Olarak Korunması Gereken 100 Sıcak Nokta”dan biri olarak belirlenen bu doğa harikası bölge kayın, gürgen, ıhlamur, ladin, erguvan ve sandal ağaçlarını; tavşan, tilki, vaşak ve yaban domuzu hayvanlarını barındırıyor içinde.

Gezginler, bölgenin en önemli bölümünün, tropik bölgeler dışında dünyanın ender coğrafyalarında rastlanan el değmemiş anıtsal ağaçların yer aldığı “Açık Hava Orman Müzesi” olduğunu yazıyor. Trekking’e (doğa yürüyüşü) yeni başlayanlar da dahil olmak üzere her seviyedeki yürüyüşçüye hitap edebilecek üç farklı kategori bulunuyor: Birkaç saatlik (4-9 km) kısa parkurlar, 2-4 saatlik (12-15 km) günübirlik yürüyüşler ve 2-6 gün (23-77 km) süren uzun rotalar. Yürümek için en uygun aylar nisan-kasım ayları arasındaki dönem. Tüm rotaların Coğrafi Poisyon Sistemi (GPS) koordinatlarını bu adres üzerinden bulmanız mümkün.

ST. PAUL YOLU

Aziz Paul, erken dönem Hıristiyanlık misyonerlerinin en etkililerinden biri olarak kabul ediliyor. Hıristiyanlığın Kudüs’ten Anadolu’ya buradan da Avrupa’nın içlerine yayılmasında büyük payı bulunuyor. Hz. İsa’nın öğretilerini yaymak için en çok vakit geçirdiği yer ise doğum yeri de olan (Mersin, Tarsus doğumlu) Türkiye.

Aziz Paul’un 1. Yolu olarak anılan güzergâhta, M.S. 46-48 yılları arasında Antiokheia’dan (Antakya) yolculuğa başlıyor ve bir liman kenti olan Seleukeia Pieria’ya (Samandağ) gelerek, buradan bir gemiyle Kıbrıs (Salamis ve Paphus) üzerinden Attalia (Antalya) Limanı’na ulaşıyor. Kara yolu ile Perge’ye (Aksu) ve Kestros (Aksu) Vadisi’nden Psidia Antiokheia’ya (Yalvaç) ulaşıyor. Yolculuğuna devam ederek, İconium (Konya), Lystra (Hatunsaray Kasabası) ve Derbe (Aşıran Köyü) kentlerini ziyaret ediyor. Daha sonra aynı güzergâhtan geri dönerek yolculuğunu tamamlıyor.

St. Paul Yolu olarak adlandırılan yürüyüş yolu, Antalya’nın 10 km doğusundaki Perge ile Eğirdir Gölü’nün kuzeydoğusundaki Yalvaç arasında yer alıyor. İşaretlenmiş olan 500 km’lik rotayı yürümek ise 27 gün sürüyor.

Perge’deki başlangıç noktası Antalya havaalanına yakın. Yürüyüş için en uygun zamanların ilk ve sonbahar ayları olduğu belirtiliyor. Temmuz ve ağustos ayları çok sıcak olduğundan önerilmiyor. Rotanın, Antalya’nın 80 km kuzeydoğusunda bulunan Köprülü Kanyon Ulusal Park’ının girişindeki Beşkonak’tan başlayan ikinci bir noktası daha var. Bu ikinci yol, Roma antik kenti Adada’da ilk rotayla birleşiyor. Aziz Paul’un ayak bastığı yollarda uzun bir yürüyüş planlıyorsanız, kamp yapmaya uygun birçok alan bulabilirsiniz.

Yürüyüşçüler için gerekli öneri ve uyarılar:

YANINIZDA NELER OLMALI?

  • Rehber kitap, harita ve Gps
  • 4 mevsim çadır, uyku tulumu, mat, sırt çantası
  • Bileği koruyacak kadar uzunlukta trekking ayakkabısı, trekking pantolonu, yürüyüş çorabı, polar, yedek kıyafetler, yedek iç çamaşırları, yağmurluk, şapka, güneş koruyucu, güneş gözlüğü
  • Sinek kovucu
  • Kafa lambası ve piller
  • Mutfak seti (pişirme kabı, çatal-bıçak, bardak, tabak, çakı)
  • Boton (Dize binen ağırlıkları dağıtmak için)
  • Çöp poşeti
  • İlk yardım seti
  • Enerji veren yiyecekler

DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

  • Yürümeyi planladığınız parkurlar hakkında önceden araştırma yapın, rotanızı deneyim ve seviyenize göre planlayın.
  • Yalnız yürümeyi tercih ediyor olabilirsiniz, ancak yeni başlayanlardansanız bir rehberle ya da tecrübeli bir yürüyüşçüyle birlikte hareket etmenizde fayda var.Yola çıkmadan önce hava durumunu kontrol edin.
  • Yürüyüş sırasında kendinize tempoyu belirleyip aynı tempoda ilerleyin, molaları fazla uzun tutmamaya çalışın.
  • Her yürüyüş rotasında su kaynakları olmayabilir, önceden araştırıp hazırlıklı gidin. Bol sıvı ve su tüketin.
  • Doğaya zarar vermeyin, yanınıza bir çöp poşeti alın ve bütün çöplerinizi geri götürün.