Doctorow'un Amerikan tarihini içine alan romanı: "Daniel'in Kitabı"
"Daniel'in Kitabı", konusunu ve kahramanlarını yaşanmış bir olaydan alıyor. Hemen herkesin hatırında küçük de olsa yer etmiş bir hikâye burada bahsedilen. Amerika'da yaşanan ve tüm dünyayı sarsmış atom bombası casusluğuyla patlak veren, 1953 Haziranı'nda yaşanmış Ethel ve Julius Rosenberg idamlarının hikâyesi...
Eray Ak/Cumhuriyet Kitap EkiEdebiyat okurları Doctorow ismine mutlaka aşinadır. Geçmişte de Türkçede yayımlanan yazarın kitapları, şimdi tekrar okur karşısına çıkmaya başladı. Geçenlerde, daha önce Can Yayınları etiketiyle de raflarda gördüğümüz, Tomris Uyar çevirisyle yayımlanmış Caz Dönemi, Ragtime adıyla okurların karşısına çıkmıştı. Aradan çok uzun zaman geçmeden şimdi de Daniel'in Kitabı, Seçkin Selvi çevirisiyle raflardaki yerini aldı. Yapı Kredi Yayınları, Doctorow'un yazdıklarını yayımlamaya devam edecek mi bilmiyorum ama ciddi bir Doctorow külliyatı, hem Türkçede yer almayı çoktan hak etmişti hem de yeni nesil edebiyat okurlarının, Amerika'nın en önemli yazarlarından biriyle buluşma vakti gelmiş de geçiyordu...
Hasılı, Doctorow'la kısa süre içinde tekrar karşılaşmak güzel oldu.
Amerika'da ilkin 1971'de, Türkçede ise yeni yayımlanan Daniel'in Kitabı, konusunu ve kahramanlarını yaşanmış bir olaydan alıyor. Hemen herkesin hatırında küçük de olsa yer etmiş bir hikâye burada bahsedilen. Amerika'da yaşanan ve tüm dünyayı sarsmış bir hikâye aynı zamanda. 1953 Haziranı'nda yaşanmış Ethel ve Julius Rosenberg idamlarının hikâyesi...
ABD vatandaşı ve ABD Komünist Partisi üyesi olan bu çifti idama götüren süreç, Sovyetler Birliği adına casusluk yapmak ve atom bombasıyla ilgili bilgileri Ruslara vermekle suçlanmalarıyla başlar. Rosenberglerin bu suçu işleyip işlemedikleri o zamandan beri tartışma konusu. Yaşandığı zamanda da dünyadan çok büyük tepki alan idamların hikâyesi, bize devletin bazen ne kadar devlet olabileceğini ve üzerindeki baskılardan kurtulmak için kendilerine nasıl kurbanlar seçebileceğinin kanıtlarını sunuyor.
"ATOM" CASUSLARI
Hikâye şu: On yıllarca sonra Sovyet haberleşmeleri Venona projesi ile deşifre edilmiş ve kamuya açılmıştır. Bu haberleşmelerde Julius Rosenberg'in aktif olarak casusluk yaptığı yer almakta ancak suçlu bulunduğu casuslukla ilgili ya da Ethel Rosenberg'in ilgisi olduğuna dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Çift, Ethel Rosenberg'in kardeşi David Greenglass'ın çalıştığı New Mexico'daki araştırma merkezinden edindikleri nükleer silah sırlarını Rus ajanlara ileten casuslar olarak suçlanmışlardı. İdam kararına ise az önce söylediğim gibi bütün dünya tepki gösterdi. Amerikan yetkilileri 'Yalan söyledik,' diye ifade verin idamınızı 30 yıla hapis cezasına indirelim diye teklif götürmüş fakat kabul ettirememişler. Daha sonra yapılan 20 yıl teklifi de aynen kabul edilmez. Sanıklar sürekli yalan söylemediklerini ifade etmişler. Son yapılan teklif ise Bayan Rosenberg'in bütün şuçu eşine yüklemesi karşılığında serbest bırakılması şeklindedir ancak bu da reddedilir. Bu teklifler idam gününe kadar devam da ettirilir ancak Bay ve Bayan Rosenberg sürekli yalan söylemediklerini öne sürer. Bunlar sonucunda ise idam cezaları 19 Haziran 1953'te elektrikli sandalyede infaz edilir.
Venona projesi kapsamında yayınlanan haberleşmelerin Amerika Birleşik Devletleri tarafından yayınlandığı ve bu davada Amerika Birleşik Devletleri'nin taraf olduğu gerçeği suçlamalar ve dava sonucu hakkındaki tartışmalar ise "hâlâ" sürmekte...
Doctorow da romanıyla bu tartışmalara katılıyor aslında.
Olayın üzerinden yaklaşık yirmi yıl kadar bir zaman geçmişken yazılan ve en önemli siyasi romanlardan kabul edilen Daniel'in Kitabı, kimin haklı kimin haksız olduğundan ya da suçun veya suçlunun varlığından çok masumiyet üzerine açılan onulmaz yaralar üzerine yoğunlaşıyor. Bununla birlikte Amerika tarihinin önemli kırılma noktaları, sosyolojik çalkantıları ve siyasi gerilimleri de bu olay çevresinde gözler önüne seriliyor.
Bu bağlamda Daniel'in Kitabı'na tam bir Doctorow romanı demek mümkün. Sosyal ve siyasal yaşamın metne içine sızması, gerçek kişilerin, karakterlerin, şirketlerin ve hatta ülkelerin tarihteki duruşlarının sorgulanarak romanın içinde yer alması Ragtime'da da görülen bir olguydu. Daniel'in Kitabı'nda, dokundukları sinir uçları farklı olsa da aynı yaklaşımı görüyoruz.
GERÇEKLİK VE ADALET
Doctorow, Rossenbergleri idama götüren süreci romanında anlatırken basit bir alegori kullanıyor aslında. Ailenin gerçek isimleri yerine başka ismler kullanmaktan ileri gitmiyor: Ethel ve Julius Rosenberg yerine, Paul ve Rochelle Isaacson geliyor. Arda kalanı ise tüm bir yargılama sürecine giden zaman dilimi ve Amerika'nın ciddi sınavlardan geçtiği tarihî aralık meydana getiryor.
Roman, 1967 yazının başlangıcında açıyor kapılarını bize. Rossenberg çiftinin yerini almış kahramanlarımız, Paul ve Rochelle Isaacson, Amerika’nın atom bombası sırlarını Sovyetler Birliği’ne taşımaktan yargılanıp idam edileli yıllar olmuş ve oğulları Daniel Isaacson, anne babasını elektrikli sandalyeye götüren bu davayı irdeliyor. Bu davayı irdelemesinin birkaç nedeni var. Hem anne ve babasının masumiyetini ispatlamak hem de romanın sonuna kadar soru işaretini üzerinde taşyacak intihara kalkışan kız kardeşinin, bilekleri sarılı halde kapalı tutulduğu tımarhaneden kurtarmak...
Romanın çerefil yollarında Paul ve Rochelle Isaacson çiftinin oğulları Daniel'le birlikte ilerlediğimiz söyleyebiliriz rahatlıkla. 1940'lardan, 60'ların sonlarına kadarki süreç, Daniel'in bakışıyla aydınlanıyor. Ancak doğrusal bir anlatımdan söz etmek mümkün değil. Zamanlar arasında sıçramalı bir kurguyla anlatıyor olayları Doctorow ve roman bazen bir roman formundan kopup ciddi tarihsel ve sosyolojik billgiler verebiliyor okura.
Bunun gibi: "Diyebiliriz ki, toplumdaki her türlü sınıfsal ayrımın temeli, bedensel cezalandırmaya dayanır. Sınıflar bedensel ceza ile ortaya çıkarılır ve bedensel cezalandırma yoluyla sürdürülür. Toplumun başındaki otoriter yönetici, gücünü yığınlardan değil, hükümetini parasıyla destekleyen ve nimetleri kendi arasında bölüşen üst tabakadan ya da ayrıcalıklı bürokrasiden alır. Buna karşılık yığınların bağlılığı, sürekli fiziksel eziyetle sağlanır. Toplumlar tarih boyunca varlıklarını sürdürürken, ekonomik terimler içinde karmaşık bir bedensel ceza sisteminin simgesini oluştururlar. İşte bu nedenle, Marx kapitalist sistemle işçi sınıfının rolünü tanımlarken 'kölelik' kelimesini kullanmıştır. Kölelik, bedensel cezaya tamamen açık olma durumudur. Nitekim herhangi bir başkaldırma olayında egemen sınıflar, genellikle yasa ve düzen adına, kendi somut bedensel cezalandırma haklarını alt sınıflar üzerinde uygulamaya geçerler. Alt sınıflardaki birinin işlediği suç, hiçbir zaman bir başka insana karşı işlenmiş sayılmaz her zaman için düzene ve devlet otoritesine karşı işlenmiş suç sayılır."
Hemen yukarıdaki uzun alıntı, aslında romanın en önemli sorularından birini gösteriyor bize. Ciddi bir sosyolojik ve siyasal durum tespitinin yanında kahramanlarımızın neden kelepçe altına alınıp idam edildiklerini de gösteriyor.
Neden mi idam edilirler?
Devlet şunu diyor: "1917'de çıkarılmış Casusluk Yasası'na aykırı davranıştan..."
Rochelle Isaacson'un olaya bakışı farklı: Kore'de ölen askerlerin acısının kendilerinden çıkarılacağını söylüyor. Unutturmak ciddi bir devlet stratejisi sonuçta...
Varılcak nokta yine Bayan Isaacson'dan: "Gerçekte yoksulluğun olmayacağı, yeni, sosyalist bir dünya düşlemekten suçlu."
Peki kahramanlarımız bu suçu gerçekten işlemişler miydi?
Romanı anlamak için gerçek soru bu değil. Gerçek soru suçun, suçlunun ya da cezanın emrine verilmemiş bu romanda. Gerçek, adaletin sıcaklığında benliğini korumaya devam ediyor.
erayak@cumhuriyet.com.tr
Daniel'in Kitabı/ E. L. Doctorow/ Çeviren: Seçkin Selvi/ Yapı Kredi Yayınları/ 380 s.