Diyarbakır'da emeğin dayanışması: İhraç edilen öğretmenler kırtasiye açtı

Türkiye'de MEB'e bağlı okullarda 2018-2019 eğitim öğretim yılı birinci kanaat dönemi Pazartesi günü başlıyor. Ancak Diyarbakır'da ihraç edilen öğretmenlerin açtığı bir kırtasiyede ise farklı bir telaş var. Hatice Kamer'in haberi.

BBC Türkçe

Türkiye'de Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı okullarda 2018-2019 eğitim öğretim yılı birinci kanaat dönemi Pazartesi günü başlıyor. Hemen hemen tüm kırtasiyelerde telaşlı veli ve öğrencilerle karşılaşmak mümkün.

Diyarbakır'da açılan Emek Kırtasiye'de ise farklı bir telaş var çünkü piyasada yeni olan bu dükkan, ihraç edilen öğretmenlerin kolektif desteğiyle açılan bir yer.

Eğitimden, öğrenci ve okuldan uzak kalmak istemeyen öğretmenlerin kurduğu bu kırtasiyede işler, daha tam anlamıyla oturmamış görünse de işin görünmeyen arka planında büyük bir çaba söz konusu.

15 yıllık öğretmen olan Şiyar Kaymaz ve Mehtap Altın, memurluktan sonra ticaret hayatının zor geldiğini söylüyor.

Şiyar Kaymaz, Emek Kırtasiye'nin kar amaçlı değil, dayanışma amaçlı kurulduğunu belirtiyor.

Mehtap Altun ise öğretmenlik dışında başka bir iş bilmediğini, öğrenci ve okullarla bağının kopmaması adına kırtasiye işinde yer aldığını söylüyor ve şöyle devam ediyor.

"Öğretmenlerimiz, öğrencilerle çok ilgili, velilerle irtibat halindeydi her zaman. Bu okuldan 12 öğretmenin aynı ihraç edilmesi çok üzücü tabi. Ben öğrendiğimde şok oldum ama hem ihraç edilen hem de tutuklanan arkadaşlarımızın durumunu düşününce çok da üzülmedim.

"Ancak asıl boşluğu iki ay sonra hissettim ve 14 yıllık işim elinden alındı ve öğretmenlik dışında bir başka iş bilmiyordum. O anda çok fazla şey düşündüm ama içinde üretimin olduğu bir şey yapmak istedim ancak koşullarım buna el vermedi. Daha sonra kırtasiyede karar kıldım kendime ait bir yer açacakken ihraç edilen arkadaşların bir araya gelerek zaten bu işi yaptıklarını duyunca ben de bu oluşum içinde yer aldım."

Başta birçok kişi kolektifte yer almış ama zamanla sayı giderek azalmış. Sayı azalınca haliyle iş yükü de artmış.

Şiyar ticaretin memurluğa benzemediğini söyleyerek işin güçlüklerini şöyle anlatıyor.

"Daha az önce gelen malları kamyondan indirdik. Yorucu ama gelen paketleri sırtlayıp indirmekten başka şansımız yok. Ticaret memurluğa benzemiyor hem işin sahibi hem satıcısı hem de işçisi oluyorsunuz."

'Ticaret memurluktan zor'

Kırtasiyecilikte Eylül ayı işin en yoğun olduğu zaman. Sabah çok erken saatlerde dükkanı açıp gece geç saatlere kadar açık tuttukları günler oluyormuş.

Şiyar ve Mehtap, evlerine ve çocuklarına daha az zaman ayırmak zorunda kalmaktan şikayetçi. Mehtap, zaman zaman çocuklarını da dükkana getiriyor, çok fazla ilgilenemese de gözlerinin önünde olması onu rahatlatıyor.

Şiyar ticaretin memurluktan çok daha zor olduğunu söylüyor, o da çocuklarına zaman ayıramamanın işin en güç tarafı olduğunu vurguluyor.

"Öğretmenlikten sonra ticaret kesinlikle zor. Öğretmenlikte siz bir mesaiye alışıyorsunuz, bir plan ve programa dahilsiniz ama burada öyle değil. Burada siz esnafsınız, sabah yedi oldu mu dükkanı açacaksınız, akşam on olmadan kapatamazsınız. Hep bir koşturma halindesiniz, amelesiniz, işçisiniz, muhatapsınız. Yani işin her aşamasındasınız.

"Buradaki bütün emekçi arkadaşlarımızın en büyük sıkıntısı çocuklarına zaman ayıramaması. Çünkü biz öğretmenken çocuklarımıza zaman ayırabiliyorduk, en kötü ihtimalle çocuklarımızı kendi okullarımıza kaydedebiliyorduk. Şimdi tüm zamanımızı işlerimize ayırmak zorundayız. Kolay değil, 15 yıl bir sistemdesiniz ve birden o sistemin dışına atılıyorsunuz, ona ayak uydurmak için de çok çaba sarfetmek zorunda kalıyoruz."

Şiyar, kırtasiyeciliğin güzel tarafının ise öğrencileriyle zaman zaman karşılaşmak olduğunu söylüyor.

"Üniversite ya da dershaneye giden öğrencilerimizin tesadüfen yolu buraya düşüyor. Bizi karşılarında görünce şaşırıyorlar. Yine öğretmen ve emekçi arkadaşlarımızın bizi farketmesi üzerine aramızda bir bağ oluşuyor. O da ayrı bir tat veriyor insana. Ama tabi öğretmenlik benim için her zaman en sevdiğim ve içten yaptığım meslek olacaktır."

Biraz sonra içeriye yeni müşteriler geliyor, artan fiyatlar herkesin ortak şikayet noktası. Şiyar, geçen yıla oranla kırtasiye malzeme fiyatının üç misli arttığını söylüyor. Müşterilere bunu anlatırken mahcup olduğunu ifade ediyor.

'Dayanışma ruhu ön planda'

İhraç edilenlerin memurların bir bölümü kafe, lokanta, kıraathane açmak gibi girişimlerde bulundu.

Çok azı başarılı oldu.

Emek Kırtasiye'de ihraç edilen ve şu an farklı işler yapan öğretmenlerin ürettikleri ürünler de satılıyor. Bir raf da ihraç edilen ve köyüne dönüp arıcılık yapan bir öğretmenin ürettiği ballara ayrılmış durumda.

Mehtap Hoca, bir arkadaşlarının köye dönerek birkaç inek aldığını ve peynir üretimine başladığını söylüyor. Bir başka arkadaşları da tavuk alıp yumurta satmaya başlamış.

Bir diğeri de sebze ve meyve kurutup salça yaparak hayatını idame etmeye çalışıyormuş.

Tüm bu ürünler, satış için kırtasiyenin bir köşesinde kendine yer bulabiliyor. İsteyenler gelip buradan sipariş bile verebiliyor.

Mehtap, dayanışma ruhunun ön planda olduğu bu kırtasiyenin ihraç edilen öğretmenler tarafından açıldığını duyan bazı velilerin, özellikle burayı tercih ettiğini anlatıyor.

"Az önce Gaziler semtinden bir kadın geldi, sosyal medyada bir arkadaşı burayı önermiş. Bizimle dayanışmak için geldiğini söyledi, çocuklarının tüm okul ihtiyaçlarının buradan aldı. İnsanlarımızda dayanışma duygusu çok fazla ve bu çok güzel bir özellik, bu içtenlik Emek Kırtasiye'ye güç veriyor" diyor.