Diyarbakır'da çözüm süreci zirvesi

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, çözüm süreciyle ilgili olarak, ''İnşallah Diyarbakır'da gördüğümüz bu umut, kalıcı bir huzura dönüşür. Bunun için ne gerekiyorsa elimizden geleni yapmaya kararlıyız..." diye konuştu.

cumhuriyet.com.tr

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’i Diyarbakır’da Vali Mustafa Toprak ile birlikte Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de karşıladı.

DHA'nın haberine göre Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, AKP Diyarbakır Milletvekilleri Galip Ensarioğlu ve Mine Lök Beyaz, Diyarbakır'da sivil toplum örgütü temsilcileri ve kanaat önderleri ile Green Park Otel’de akşam saatlerinde verilen yemekte bir araya geldi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'i, Diyarbakır Havaalanı'nda Vali Mustafa Toprak, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Emniyet Müdürü Recep Güven ve diğer yetkililer karşıladı. Bakan Davutoğlu'na VIP çıkışında kadınlar zılgıtlarla, gençler de 'Diyarbakır seninle gurur duyuyor' tezahüratları yaparak sevgi gösterisinde bulundu. Bakan Davutoğlu ve Eker, Sur ilçesindeki Green Park Otel'de sivil toplum temsilcileri ve kanaat önderleri ile toplantıda bir araya geldi.

Toplantı, basına kapalı yapıldı. Ziyaret sırasında asansörün önünde unutulan ve üzerlerinde, 'Dışişleri Bakanlığı' yazısı ve ibaresi ile, 'Hanımefendi’nin hediye valizi' yazılı 2 adet valiz dikkat çekti. Basın mensupları, bir süre burada bekleyen valizleri görüntülemeye çalışırken gelen bir koruma gazetecilerin görüntü almasını engelleyerek valizleri alıp götürdü. Bakan Davutoğlu’nu havaalanında karşılayan Osman Baydemir ile bir süre VİP salonunda görüştüğü gözlendi. VIP salonundan geçen Bakan Davutoğlu, kucağına aldığı bir bebeği öperek sevdi. Baydemir’de bunun üzerine, “Şöhret oldu" demesi gülüşmelere yol açtı.

 

'Sınırlara saygı göstereceğiz ama...'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dicle Üniversitesi Konferans Salonu'nda düzenlenen ''Büyük Restorasyon: Kadim'den Küreselleşmeye Yeni Siyaset Anlayışımız'' konulu konferansa katıldı. Bakan Davutoğlu, konferansta yaptığı konuşmada, Cumhuriyetin 100. yılına bir hedef koyduklarını, bunun da dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek olduğunu kaydederek, şöyle konuştu: ''Fakat diğer 9 ülke hangisi olacak. Bu 9 ülkenin hepsi hemen hemen kıta ölçekli ülkeler. ABD kendi başına bir kıta. Rusya, Kanada ile birlikte dünyanın en büyük ülkesi. Kanada, Brezilya bizden 10 misli büyük. Avustralya, Hindistan, Çin hepsi kıta ölçekli. Peki biz bunların arasından nasıl sıyrılıp çıkacağız? Arkadaşlar bir tek yolla bunu yapabiliriz. Sınırlara saygı göstereceğiz ama çevremizdeki hiçbir sınırın duvar olmasına izin vermeyeceğiz. Sınırları bu Ortadoğu'daki değişim rüzgarı içinde kendi ve halklar iradesiyle iktidara gelen ve gelecek yönetimlerle birlikte bu sınırları anlamsızlaştıracağız. Tel Abyad ve Akçakale arasında nasıl sınır yaşayabilir. Diyarbakır, Musul'dan, Urfa, Halep'ten koptuğunda bu hinterlandı yok olmaz mı? Batum ile Rize arasında soğuk savaşın sınırları devam etseydi, bugün ilişkiler gelişebilir miydi? Edirne niçin bir çıkmaz sokak gibi olsun, Saraybosna'ya kadar açılmasın. Onun için biz vizeleri kaldırma politikası izliyoruz.''

Her görüştüğü Dışişleri Bakanı ile açtığı dosyanın vizeler olduğunu, insanların hareket etmesini istediklerini belirten Davutoğlu, eski siyaset anlayışının vatandaşı kontrol etmeye ve bir yerde tutmaya dayalı olduğunu vurguladı. ''Bir yerde toplayalım, göçler yapalım, kontrol edelim. Çünkü insanına güvenmiyordu. Bizse şimdi diyoruz ki; Diyarbakırlısı, Edirnelisi, İzmirlisi dünyanın her yerinde seyyar şekilde hareket etsin. Hareket ettikçe değer üretirler. Nereye giderlerse adım attıkları her yerde büyükelçiliğimiz olacak, adım attıkları her yerde o vatandaşlarımıza sahip çıkacağız'' diyen Davutoğlu, o zaman kendi hinterlantlarını açabileceklerini aktardı.

Kadim denilince akla ilk İpekyolu'nun geldiğini anımsatan Davutoğlu, 'Çin'den kalkardı o develer bizim üzerimizden, bizim derken, bütün Orta Asya'yı aşar Avrupa'ya ulaşırlardı. Şimdikinden daha kolay ulaşırlardı. Bu kadar sınır, teknolojik imkana rağmen bu kadar sınırda bekletilmez, bu kadar çok şeyle, işkence ile karşı karşıya kalmazdı, her sınırda. İstiyoruz ki öyle bir bölgesel düzen kuralım ki bütün bu hinterlandımızla en derinliğine kadar bütünleşelim. Asya'ya, Hint Okyanusu'na kadar. Onun için Somali de dahil bütün Afrika'ya açılım politikası takip ediyoruz. Ekonomik restorasyonumuzun temeli bu. Bunun için vizeleri kaldırıyoruz'' dedi.

 

'Kentlerimiz kendi hinterlandı ile buluşacaktır'

''Aslında bir büyük bölgesel restorasyonun önünü açıyoruz. Bunu dediğimizde bize diyorlar ki 'yeni Osmanlıca'. Niye diyorlar biliyor musunuz? Birilerini, Balkanlar'daki ve Ortadoğu'daki bazı milletleri bize karşı kışkırtmak için. Osmanlı, Selçuklu, Artuklu, Mervani, Selahattin Eyyübi ile gurur duyarız, kim ne derse desin. Ancak şunu da sorarız. Bütün Avrupa sınırları kaldırıp bütünleşirken yeni Romacı, yeni kutsal Roma Germen İmparatorlukçu olmuyor da niçin biz 100 sene önce bir arada yaşayan halklar tekrar bir araya gelsin derken suçlanarak yeni Osmanlıca ilan ediliyoruz?'' diyen Davutoğlu, ''Onlar ne derse desin bütün şehirlerimiz, kentlerimiz kendi hinterlandı ile buluşacaktır'' şeklinde konuştu.

Diyarbakır'ın eskiden olduğu gibi Basra'dan gelenlerin Karadeniz'e kadar gittiği, Orta Asya'dan, İran'dan gelenlerin Akdeniz'e kadar gittiği kavşağın üzerinde olacağını belirten Davutoğlu, ekonomisinin de bununla canlanacağını kaydetti. ''Burada 2 yol var. Ya yeni bir siyaset ve düzen anlayışıyla bütün bu bariyerleri önce zihnimizde sonra gönlümüzde sonra fiiliyatta ortadan kaldıracağız ve daha büyük ölçeklere doğru hep beraber yürüyeceğiz. Türküyle, Kürt'üyle, Arnavutluyla, Boşnak'ıyla, Arap'ıyla her bir milletiyle yürüyeceğiz ya da bizi lime lime edip küçük parçalara ayırmaya çalışacaklar. İrademiz net ve açıktır. Artık bu parantez kapanmalıdır'' diyen Davutoğlu, şöyle dedi: ''Önce Sykes Picot haritaları ile sonra sömürge yönetimleriyle sonra suni çizilmiş haritalar üzerinde ortaya çıkan ve her biri diğerini suçlayan ulusçuluk ideolojilerine dayalı nevzuhur devlet anlayışlarıyla gelecek inşa edilemez. Sykes Picot'un bize çizdiği o kalıbı kıracağız.''

Bakan Davutoğlu, Diyarbakır Surları içinde yer alan Yedi Kardeşler, Keçi ve Nur burçlarının Artuklular, Selçuklular ve Mervaniler tarafından yapıldığını söyledi. Farklı gruplara mensup bu toplumların Diyarbakır'ın her taşına, her camisine hatta birlikte yaşadıkları Hristiyan toplulukların her kilisesine ''kadim'' kimliği mührünü vurduğunu bildiren Davutoğlu, şöyle konuştu: ''Modernite dönemde yeni gelişen kimliklerle kadim kimlikleri bize unutturmaya çalıştılar, hep parçalamaya gayret ettiler. Dar kalıplar içinde siyasetimizi, anlayışımızı, dünyamızı daraltmaya çalıştılar. Bizim bugünkü siyaset anlayışımız, bu şekilde açılan parantezi kapatmak ve kadimden bütün insanlığa hitap edecek olan bir küreselleşme sürecine geçerken, kadimin değerlerinden hareketle yeni bir siyaset anlayışını önce ülkemizde sonra bölgemizde sonra da bütün dünyada egemen kılmaktır. Hedefimiz bu.''

 

'İç restorasyonun temel meselesi bu'

Bakan Davutoğlu, 3 ayaklı bir restorasyona ihtiyaç duyulduğunu, bunun birincisinin ülkede yapılacak restorasyon olduğunu vurgulayarak, bu restorasyonda öncelikle zihniyetlerin ve psikolojilerin inşa edilmesi gerektiğini bildirdi. ''Bu psikolojiler üzerinde geçmiş korkular, dışlanmışlıklar, takdir edilmeler aşılıp, yeni bir ahlakın, karşılıklı saygının, aşkın ve muhabbetin yerine konulması lazım. Son 10 yıl içerisinde bütünüyle yapmak istediğimiz şey bunun yeniden keşfedilmesidir'' diyen Davutoğlu, şunları söyledi: ''İnsanoğlunun yaptığı siyasetin eğer bir anlamı olacaksa, tek bir hedef içinse anlamı var. O da insan onurunu korumak, insan onuruna saygı göstermek. İnsan onurunu korumayan hiç bir siyaset kalıcı olamaz. Bakınız Arap devrimleri dolayısıyla birçok analiz ve yorumlar yapıldı. Orada şunu fark ettim; bugün Bingazi'de ya da Tunus'ta, Tahrir'de, Hama'da, Humus'ta ya da Sana'da ayağa kalkan o Arap gençler, kardeşlerimiz insanlık onuruna saygı istiyorlardı. Onu yaşamak istiyorlardı. Saygı görmek istiyorlardı ve saygıyı hak ediyorlar. Şimdi bizim yapmamız gereken en önemli mesele insan onurunu ve bu onurun gerektirdiği hak ve özgürlükler de dahil olmak üzere insan onuruna saygıyı içeren yeni bir kültürü aramızda egemen kılmak. İç restorasyonun temel meselesi bu.''

 

'Tarihdaş olma zihniyeti yıpratıldı'

''Bugün insanlık her zamankinden daha çok bir özne olarak bizim tarihe tekrar dönüşümüze ihtiyaç hissediyor'' ifadelerini kullanan Davutoğlu, kimliğimizin inşası için medeniyet aidiyeti konusunda hiç bir tereddüte mahal bırakılmadan ortak bir zemin oluşturması gerekliliğine vurgu yaptı.

Bakan Ahmet Davutoğlu, bundan bir süre önce ''Artık ulusçulukla hesaplaşma vakti geldi'' şeklinde konuşma yaptığını, bu konuşma nedeniyle birçok eleştiriye maruz kaldığını dile getirerek, şöyle dedi: ''Kastettiğim şey açık; Avrupa milletlerini feodaliteden çıkarıp, küçük küçük ünitelerle daha büyük ulus devletlerine dönüştüren ulusçuluk, asırlarca beraberce yaşamış olan Balkan, Ortadoğu, Kafkas ve Orta Asya halklarını birbirinden koparacak şekilde yorumlandı. Tarihdaş olma zihniyeti yıpratıldı. Biz kadim birlikteliği, tarihdaşlık olarak görüyoruz. Dış politikamızın esasında bu vardır. Kim ne derse dersin, nerede bir tarihdaşımız varsa o aynı zamanda bizim soydaşımızdır, kaderdaşımızdır, o aynı zamanda dış politikamızın ana unsurudur. Bunu tanımlarken de hiç bir zaman Türk'ü Kürt'ten, Arnavut'u Boşnak'tan ayırt edemeyiz.''

 

'Her şey unutulur özgürlük unutulmaz'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bugün iç restorasyonun ana unsuru olan demokratikleşme ilkesinin, aslında özgürlük ve güvenlik arasında yeni bir denge bulma çabası olduğunu, insanoğlunun da ilk çağlardan bu yana özgürlüğü ve güvenliği aradığını kaydetti.

Bu iki ihtiyacın karşılanmaması durumunda insanlık onurunun rahat etmesinin mümkün olmadığını belirten Davutoğlu, şöyle devam etti: ''Geçmiş yıllarda bizde öyle dönemler oldu ki biz de bir müddet özgürlüğümüzü unuttuk. Halbuki özgürlük unutulmaz. Her şey unutulur özgürlük unutulmaz. Beşar Esad'ın halkına söylediği şimdi bu, Arap rejimlerinin söylediği de bu. 10 yıl önce AK Parti ile başlayan demokratikleşme sürecinde özgürlük-güvenlik dengesi, demokrasi ile güvenlik arasında yeni bir denge kurulmasıyla aslında biz bu restorasyonun temelini attık. Kudretli olmayan devlet acizdir. Sadece yakınır ama yardım gücü olmaz. Biz de efsaneleşmiş Somali yardımını yapamazdık. Sadece üzülür, en fazla dua edilir. Ama bir devletin kudreti var da şefkati yoksa zalimleşir. Devletimiz kudretli ve şefkatli olacak. Onurlu olmak için kudretli olacak, insanlara saygı duymak ve yardım etmek için şefkatli olacak.''

 

'Paris ne ki'

Diyarbakır'ın tarih boyunca önemli bir merkez olduğunu belirten Bakan Davutoğlu, ''Bir dönem Diyarbakır için 'Doğunun Paris'i' ifadeleri kullanılırdı. Paris ne ki. Paris dünkü şehir, Diyarbakır büyük bir merkez halinde bütün bu çevre şehirlere mürşitlik ederken, şehir nasıl olur öğretirken, Paris diye bir şehir yoktu'' dedi.

Konferans öncesi Dicle Üniversitesi Konservatuvarı Çok Dilli Müzik Topluluğu'nun seslendirdiği Türkçe ve Kürtçe türküler izleyicilerden büyük alkış aldı. Konferansa Bakan Davutoğlu'nun yanı sıra Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Vali Mustafa Toprak, DÜ Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Saraç, çok sayıda davetli ile öğrenci de katıldı.

 

'Elimizden geleni yapmaya kararlıyız'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, çözüm süreciyle ilgili olarak, ''İnşallah Diyarbakır'da gördüğümüz bu umut, kalıcı bir huzura dönüşür. Bunun için ne gerekiyorsa elimizden geleni yapmaya kararlıyız... Bu artık sadece Türkiye'nin meselesi değil. Böyle bir ortama kavuşulduğunda öylesine büyük bir domino etkisi yapacak ki; bölgedeki demokrasi talep eden, Türkiye'yi örnek alarak aynı şeyleri ülkelerinde zor şartlarda talep eden Suriyeli, Mısırlı, Tunuslu, Libyalı, Yemenli kardeşlerimize umut ışığı olacak. Sürece katkıda bulunanlara teşekkür ediyorum. İtinayla bu süreci sürdürmemiz gerektiğini düşünüyorum'' dedi.

Mardin Sivil Toplum Kuruluşları Platformu tarafından Suriye'deki olaylar ve Halepçe katliamını protesto etmek amacıyla düzenlenen toplantıya Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır'dan telefonla katıldı. Mardin Sivil Toplum Kuruluşları Platformu üyeleri, Türkçe, İngilizce, Kürtçe, Süryanice ve Arapça yazılmış pankartlarla Vali Ozan Caddesi'nde toplandı.

Basın açıklaması sırasında Platform Sözcüsü Mustafa Aydın'ı telefonla arayıp konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ardından ses sistemi kullanılarak kalabalığa hitap etti.
Davutoğlu, hitabında şunları söyledi: ''Bugün biz burada cumayı güven ve huzur içinde kılarken maalesef Hama'da, Humus'ta, İdlib'de, Şam'da kardeşlerimiz cumayı hakkıyla idrak edemiyor. Onların özgürlük mücadelesine verdiğiniz destekten dolayı sizlere de teşekkür ediyorum. Hepinizi Diyarbakır'dan Ulucami'nin hemen kenarından sevgi ve muhabbetle selamlıyorum. Mardinliler her zamanki gibi vefayı gösterdi. Bundan sonra da Suriye halkı ile yakın dayanışma içinde olacaklarından eminim. Allah sizlerden razı olsun. Allah Suriyeli kardeşlerimize de hakkıyla cumayı idrak edecek günleri yakın eylesin.''

Ardından basın açıklamasını yapan Mustafa Aydın, Suriye halkının 80 binden fazla şehit verdiğini, yüz binlerce insanın tutuklandığını milyonlarca kişinin de göçe zorlandığını söyledi. Suriyelilere sağlık, gıda, giyim ve barınma konularında yardımların artırılmasını isteyen Aydın, şunları kaydetti: ''Buradan bütün dünya ülkelerine sesleniyoruz. Katil Esed diktasıyla bütün ilişkilerinizi kesin ve özgür Suriye halkının yanında yer alınız. Yoksa tarih sizleri de affetmeyecek ve zulme ortak olarak anılacaksınız.''

Aydın, Halepçe katliamının 26'ncı yılına girildiğini de anımsatarak, ''26 yıl önce Halepçe'de insanlık suçunu işleyenler nasıl lanet ve nefretle anılıyorsa bugün Suriye'de işlenen cinayetlere katkıda bulunanlar ve alet olanlar da yarın aynı akıbete duçar olacak, lanet ve nefretle anılacaktır'' diye konuştu.

 

Davutoğlu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret etti

Kentteki temaslarını sürdüren Bakan Davutoğlu, beraberinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Vali Mustafa Toprak, AKP milletvekilleri Mine Lök Beyaz ve Cuma İçten ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret etti.

Belediye Başkanı Osman Baydemir, belediye önünde karşıladığı Bakan Davutoğlu'na bir demet nergis verdi. Çiçeği koklayan Bakan Davutoğlu, çok güzel koktuklarını ifade ederek, ''Bu koku inşallah barışın da kokusu olur'' dedi. Daha sonra makama geçen bakanlar Davutoğlu ve Eker ile beraberindekiler, Baydemir ile görüştü.

 

'Diyarbakır aşık olduğumuz şehir'

Bakan Davutoğlu, ziyarette yaptığı konuşmada, Diyarbakır'da hafızalarından silinmeyecek hatıralarla yüklü bir ziyaret gerçekleştirdiğini söyledi. Diyarbakır'ın insanlık tarihinin ders alacağı bütün birikime sahip nadide bir şehir olduğunu vurgulayan Davutoğlu, ''Diyarbakır aşık olduğumuz şehir. Kadimin tüm kültürlerini Diyarbakır'da bir şekilde görüyoruz. Kadimin en önemli simgesi selamdır. Selam verdiğimiz her anda aslında sadece karşınızdakilere, 'merhaba' demiş olmuyor, 'doğaya, insanlara, herkese barış ve huzur' diye dua etmiş oluyoruz. Onun için selam ibadettir, barıştır. Selam veren herkes aynı zamanda karşı taraf, 've aleyküm selam' derken, 'ben senden eminim, sen de benden emin ol' demiş olur. Benim Diyarbakır sokaklarında gördüğüm bu selam bilincidir'' dedi. ''Diyarbakır'ın kıymetini bilelim'' diyen Bakan Davutoğlu, Diyarbakır gibi bir şehri emanet olarak almanın büyük bir sorumluluk olduğunu belirtti.

Bakan Davutoğlu, Baydemir'e, büyük bir vazife yürüttüğünü, Diyarbakır gibi bir şehri emanet almanın büyük sorumluluk ifadesi olduğunu dile getirerek, ''Her taşı, her taşın üzerindeki her kitabeyi, her kitabenin her harfini korumak, o taşın kıymetini idrak ederek gelecek nesillere aktarmak boynumuzun borcudur. Diyarbakır tüm insanlığın hazinesi, bizim ise göz bebeğimizdir. Bu açıdan Diyarbakır'da bu vazifeleri üstlenmiş herkes için bu büyük bir sorumluluk ve büyük bir onurdur'' diye konuştu.

 

Başbakanın 2005 yılında verdiği mesaj

Bakan Ahmet Davutoğlu, hükümetin çözüm süreci ile ilgili son derece güçlü bir iradesi olduğuna dikkati çekerek, ''Sayın başbakanımızın 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşma ile başlayan süreçte, Diyarbakır, bölge ve tüm Türkiye'ye verdiği temel hak ve özgürlük ile demokrasi mesajı, o gün olduğu gibi bugün de taptaze. Bu süreç yine başbakanımızın güçlü iradesi ile tüm hükümetimizin benimsediği bir süreç. Herkesin tam bir bilinçle bunu sahiplenmesi ve bir selam bilincinin yaygınlaştırılması lazım. Bayramımızı bayram etmek için onu yaygınlaştırmak lazım. Nevruz çiçekleri ile karşıladığımız Nevruz aynı zamanda cemrenin havaya suya veya toprağa düşmesidir. Cemre burada sembolik olarak halkımız ve tüm kesimler arasındaki muhabbettir'' dedi.

Bu sırada söze giren Bakan Mehdi Eker de, ''Cemre, aşkın ateşidir'' derken Bakan Davutoğlu, ''Cemre nasıl Nevruz'da havaya, suya ve toprağa düştüyse, muhabbet cemresi de Diyarbakır'a, Bursa'ya, İzmir'e, Ankara'ya, Hakkari'ye, Edirne'ye ve her yere düştü. Zaten vardı, yenilendi'' dedi.

Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bunu Diyarbakırlı kardeşlerimizin de çok idrak ettiğini görüyorum. Bu gelişimde gördüğüm misafirperverlik dolayısıyla bir kez daha teşekkür ediyorum. Diyarbakır'ı son ziyaretimde Cuma namazında terlemiştim. Arkadan uzanan bir el bana, 'Sayın bakanım biraz önce aldım tertemiz' diyerek bir mendil uzattı. Ben de, 'eğer senin terin bulaşmış olsaydı benim için çok daha kıymetli olurdu' dedim. Çünkü biz terlerimizle terlerimizi karıştırmaya, acılarımız varsa acılarımızı acılarla karıştırarak aynı ağıtları yakmaya, muhabbeti paylaşarak gelecek nesillere güzel bir emanet bırakmalıyız.''

 

'Allah muhabbetimizi daim eylesin'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Hazreti Süleyman Camisi'nde vatandaşların caminin etrafında çevre düzenlemesi yapılması talebinde bulunduğunu ifade ederek, bunun sağlanması halinde Diyarbakır halkına güzel bir hediye olacağını belirtti. ''Allah muhabbetimizi daim eylesin, aramıza fitne fesat sokmak isteyenlere fırsat vermesin'' diyen Bakan Davutoğlu, herkese bu toprakların, bu tarihi birikimin nimetinin farkında olarak davranmanın nasip olmasını diledi.

Davutoğlu, sorumluluğun herkese ait olduğunu, yaşanan sıkıntıların konjöktürel olduğunu söyleyerek, ''Yaşanan sıkıntılar bin yıllık tarihte aslında parantez içinde kalması gereken sıkıntılardır. İnşallah bunlar aşıldığında hem ülkemizdeki restorasyon hem bölgedeki restorasyon yeniden imar, yeniden bir düzen inşa etme faaliyeti başarıya ulaşır ve bu da aynı zamanda tüm insanlığa barış mesajı olur'' diye konuştu.

 

'Tarihi bir zaman diliminden geçiyoruz'

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ise konuşmasına, ''8 bin yıllık tarihe sahip ve kurulduğu günden bu yana yaşamın hiç kesintiye uğramadığı, dünyanın narin ve nadide şehirlerinden biri olan Diyarbakır'a hoş geldiniz'' diyerek başladı.

Diyarbakır'ın 33 farklı medeniyete ev sahipliği yaptığını, tüm farklı inançları, kimlikleri, kültürleri ve dilleri bünyesinde barış içerisinde yaşattığını ifade eden Baydemir, ''Umuyor ve diliyorum ki; yakın gelecekte el ve yürek birliğiyle ortak akıl ve vicdanla inşasına başlanan barış süreci nihai ve kalıcı bir barışa vesile olur ve bu kent daha nice 8 bin yıllar medeniyetlere, insanlığa, insanlara ev sahipliği yapar. Gelişinizi bu manada değerli buluyoruz. Ülkemiz ve Diyarbakır'ın kardeşlik hukukunun inşası açısından çok değerli buluyoruz'' dedi.

Baydemir, uzun yıllar ülkede ciddi sorunlar yaşandığına değinerek, şöyle dedi: ''Neredeyse cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar ciddi sıkıntılar yaşadık. Bu ciddi problemler belki de çözme algısı ve bakış açısından kaynaklı ama maalesef sorun daha da katmerleşti. Üzülerek ifade etmeliyim ki; ülkemizin doğu ve batı, kuzey ve güney yakası arasında algıda bir farklılık, sevinçte ve tasada uzaklaşma süreci yaşandı. İnşallah ortak çaba ile hak, özgürlük, eşitlik ve adalet temelinde yaşam temelli yeni bir süreci ve sayfayı hep birlikte açma imkanına sahip oluruz. Bu sayfada da inşallah barışı, dostluğu, adaleti, hukuku ve birlikte yaşamı hep birlikte nakşedebiliriz. Diyarbakır ile Ankara arasında inşa edilecek barış köprüleri Diyarbakır ile Trabzon, İzmir, Çanakkale arasında inşa edilecek barış köprüleri inşallah sadece ülkemizdeki tüm insanlara ve sizin ifadenizle hazinelere katkı sunmakla kalmayacak, bu barış köprüleri Ankara ile Mahabad arasında, Bağdat ile Hewler arasında Şam ile Kamışlı arasında yani Ortadoğu coğrafyasında yaşayan tüm insanlar için de barışın ve birlikte yaşamın zemini haline dönüşür. Tarihi bir zaman diliminden geçiyoruz. İnşallah bu kez mahcup olmayacak, samimiyetle, kararlılıkla, cesaretle insanlarımızın tümüne hak ettiği barışı armağan etme imkanına sahip olacağız. Sadece yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da mesulüz. Bu itibarla mutlaka gelecek nesillere çatışmayı, kavgayı değil, inşallah barışı miras bırakabileceğiz.''

Baydemir, konuşmasının sonunda Kürtçe ve Zazaca lehçesinde, ''hoşgeldiniz, baş göz üstüne geldiniz'' dedi. Ziyaretin sonunda Baydemir, Bakan Ahmet Davutoğlu'na, Diyarbakır'ın tarihi ve kültürel değerlerinin yer aldığı bir plaket ile GAP Belediyeler Birliği'nce hazırlanan yayın ve Türkçe Kürtçe basılan Diyarbakır kent rehberi hediye etti.

Bakan Davutoğlu da, üzerinde çınar ağacı bulunan bir plaket verdiği Baydemir'e ''Böyle bir çınar ağacının altında hep birlikte ebediyete kadar barış ve huzur içinde yaşayalım'' derken Baydemir de, ''İnşallah bu çınar ağacını sevgiyle sulayıp büyüteceğiz'' karşılığını verdi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Bu Nevruz'un son 30 yılın belki en coşkuyla kutlanacak Nevruz'u olduğunu şimdiden görebiliyorum. İnşallah her yerde Türkiye'nin her yerinde Nevruz bir barış ortamı, cemrenin yüreklere muhabbet odu olarak düştüğü bir Nevruz olarak geçer. Bu bizim her kökenden, her bölgeden vatandaşlarımızın el ele halay çektiği, türküler okuduğu ve geleceğe umutla baktığı, gelecek planları yaptıkları bir gün olacak. Öyle ümit ediyorum'' dedi.