Diyarbakır Cezaevi gerçeği sempozyumu sonuçlandı
İkincisi düzenlenen "Türkiye, Diyarbakır Cezaevi Gerçeği İle Yüzleşiyor" toplantısı bugün Ankara İnşaat Mühendisleri Odası Konferans Salonu’nda belgesel gösterimi ile başladı.
cumhuriyet.com.trSunumunu Nimet Tanrıkulu’nun yaptığı sempozyuma Yaşar Kemal ve Prof. Dr. Gençay Gürsoy sağlık sorunları nedeniyle katılamadılar. Yard. Doç. Dr. Murat Paker, Dr. Erdoğan Çalak, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Dr. Mustafa Sütlaş , Yard. Doç. Dr. Nazan Üstündağ, Doç. Dr. Ozan Erözden, Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Av. Fikret İlkiz, Prof. Dr Nihal Saban , Prof. Dr Tahsin Yeşildere, Abdullah Demirbaş, Ali Bayramoğlu, Prof. Dr. Baskın Oran, Gültan Kışanak, Av. Hüsnü Öndül, Prof. Dr. İonna Kuçuradi, Av. Öztürk Türkdoğan, Av. Aydın Erdoğan, Celal Başlangıç, Esen Aslandoğan, Hasan Erkul, Av. Mebuse Tekay, Av. Sunahan Develioğlu, katıldı.
Komisyon adına sonuç bildirisini 78'ler Girişimi Başkanı Celalettin Can, Diyarbakır Cezaevi'nde işkence gören katılımcılarla birlikte okudu. Etkinlik kapsamında “Gecenin Karanlğından Şafak Vaktine” adlı sergi de açıldı. 5 Şubat’a dek sürecek olan sergi belgesel niteliği taşıyor.
Sempozyum ve sergi organizasyonu; Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu, İHD Genel Merkezi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı,Türk Tabipler Birliği, 78'liler Girişimi, İnsan Hakları Platformu (İHOP)’nun desteğinde, sivil toplum dayanışmasıyla gerçekleşti.
Sonuç bildirgesi
78’liler Girişimi tarafından oluşturulan Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu’nun üç yılı aşkındır sürdürdüğü çalışma sonucu 462 mağdurla yüz yüze yapılan 850 saatlik görüşme kayıtları ve 7500 sayfalık deşifreden elde edilen bilgiler ve bulguların; tıbbi, sosyolojik, psikolojik ve hukuki açıdan ön değerlendirme sonuçları açıklandı.
Sempozyumda katılımcılar şu görüşleri dile getirdiler:
Türkiye, 1980 darbesiyle tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşadı.
Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi bu dönemde insanlığa karşı işlenen suçların en önemli merkezi oldu.
Bu cezaevinde yaşananlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir utancıdır. Bu utançtan kurtulmak için gerçekle yüzleşilmeli ve sorumlular cezalandırılmalıdır.
Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde yaşananlar, etnik kin ve öfkenin askeri bir sistem içersinde uygulanmasıdır.
Bu vahşet ve zulmün amacı aşağılamak, kişiliksizleştirmek, Kürt kimliğini yok etmek ve Türkleştirmektir.
Sempozyuma katılan hukukçular Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde yaşananların “insanlığa karşı işlenmiş bir suç” olduğu konusunda görüş birliğine vardılar.
Sempozyum katılımcıları Anadolu coğrafyasında bir arada yaşamanın, barışın, adaletin ve demokrasinin tesisi için Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde işlenen “insanlığa karşı suçla” yüzleşmeyi zorunlu saydılar.
Yol haritası
Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu’nun 25-26 Eylül 2010 tarihinde Diyarbakır’da gerçekleştirdiği ilk sempozyum sonrası yapılan çalışmalar sonucu, 310 mağdur, 11 Ekim 2010’da özel konumlarını, şikâyetlerini ve bildiği görevlilerin kimliklerini açıklayarak faillerin tespiti ve cezalandırılması için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmuştur.
Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde yaşananlarla ilgili olarak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan başvuruların etkin takibi yapılmalı, henüz başvurmayan mağdurların başvuruda bulunması için çalışılmalıdır.
12 Haziran 2011 seçimleriyle oluşacak yeni parlamentoda Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan gerçekleri ortaya çıkartmak amacıyla bir Araştırma Komisyonu kurulmalıdır.
Meclis Araştırma Komisyonu’nda komisyonumuzdan temsilcilerin görev alması sağlanmalıdır.
Soruşturmada mağdurların mağduriyetlerini ifade edebilmeleri için gerekli olanaklar yaratılmalıdır.
TBMM’de kurulacak komisyon özellikle 1980-1984 yılları arasında Diyarbakır Cezaevi’nde görev yapanları n kimler olduğunu, giriş çıkış kayıtlarını, müddet nameler ve anılan süreç içersinde tutuklu ve hükümlülerle ilgili tüm bilgileri Jandarma Genel Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, İçişleri, Adalet ve Sağlık Bakanlıklarından temin etmelidir.
Ayrıca komisyonun etkin sonuç alabilmesi, onarıcı adaletin gerçekleşmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Diyarbakır Cezaevi’nin bir utanç, yüzleşme ve insan hakları müzesine dönüştürülmesi için başlatılan kampanyalar arttırılmalı, ulusal ve uluslar arası düzeyde bir projenin gerçekleştirilmesi için konunun ilgililerine çağrı yapılmalıdır.
Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde yaşananların ulusal ve uluslar arası kamuoyu tarafından bilinmesi için komisyonun yaptığı çalışmalar ve elde ettiği veriler çeşitli sanatsal, kültürel etkinlikler aracılığıyla yaygınlaştırılmalıdır.
Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde yaşamlarını yitirenlerin anısına saygı, çekilen acıların unutulmaması ve utançtan arınmak için toplumsal hafızaya dönük kalıcı eserler yapılmalıdır
Bundan sonra yaşanacak hak ihlallerinin önlenmesi için “Birleşmiş Milletler İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani ve Küçültücü Muamele veya Cezaya Dair Uluslararası Sözleşme”nin ek ihtiyari protokolü için onay kanunu çıkarılarak, bu protokol Türkiye’de derhal yürürlüğe konmalıdır.
Diyarbakır Askeri Cezaevi gerçeğinden hareketle, öç alma duygularından arındırılmış bir yaklaşımla; dehşet ve vahşetin yeniden yaşanmaması, gerilerde kalması, işkencecilerin mahkum edilmesi ve bu gerçeğin asla unutulmayacak bir olguya dönüştürülmesi için; yapılacak demokratik ve sivil bir anayasada “insan onurunun korunması ve asla çiğnenmemesi” temel insan hakkı olarak yer almalıdır.