Diyanet'in FETÖ kitabında manidar ifade: Ne aldanan olalım ne aldatan
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “FETÖ ile mücadele” için hazırladığı ve halka 250 bin adet dağıtacağı el kitabının ayrıntıları ortaya çıktı.
Sinan Tartanoğlu“FETÖ: Din istismarının arsanı gizlenen terör örgütü” adlı kitapta, “Örgütün 17 Aralık sonrasında başlayan hükümet karşıtlığında beddua bir silah olarak kullanılmıştır” ifadeleri kullanıldı. “FETÖ ve benzerleriyle nasıl mücadele edelim” sorusuna yanıtlar verilen kitapçıkta şu ifadeler yer aldı:
-Soru çalma, şantaj: FETÖ din kardeşliği esasına dayanılarak oluşturulan iyi niyetli bir hareket olmadığı gibi dini bir cemaat de değildir. Soru çalma ve kopya verme, rüşvet, iltimas, iftira, görevden alma, hapse atma, ortadan kaldırma, dinleme, şantaj, fişleme ve karalama gibi hukuka ve ahlaka sığmayan birçok uygulamayı gözlerini kırpmadan yerine getirmeleri, dini bir cemaat olmadıklarının açık göstergesidir.
-Hile ve düzen: Ülkemizde bilhassa dinimizi sağlam ve köklü kaynaklardan öğreten imam hatip liselerine ve ilahiyat fakültelerine yönelik olumsuz uygulamalar, çocuklarına din ve ahlak eğitimi vermek isteyen kesimleri FETÖ benzeri yapılanmalara yönlendirmiştir. Diğer yandan dini hassasiyetlere sahip insanların yıllarca kamu kurumlarından ve idari kadrolardan uzak tutulmaları, FETÖ’nün her türlü hile ve düzenle kendi kadrolarını devlet kurumlarına sızdırmasına zemin teşkil etmiştir.
-Mafyaya benziyor: Gizli yapılanma son derece katı ve mafya benzeri bir hiyerarşiye sahip olup sır, gizem, adanmışlık, karizmatik kişilik gösterisi ve takıyye üzerine inşa edilmiştir. Sivil bürokrasi, akademi, yargı, kolluk kuvvetleri ve ordu bu gizli şebekenin kapsadığı farklı alanlardır. Merkezde FETÖ elebaşı yer alır.
-Beddua silahı: Örgütün 17 Aralık sonrasında başlayan hükümet karşıtlığında beddua bir silah olarak kullanılmış; bütün örgüt beddua seanslarıyla Müslümanlara bela dilemiştir.
-Sözde İslami: Sözde İslâmî söylemlerini gizemli anlatımlarla süsleyen, asıl amacı insanların ibadet aşkını istismar ederek çıkar sağlamak olan yapılara pirim vermeyelim. Keramet, rüya, ilham ve hikâyeler üzerinden dini tahrif etmek isteyenlerin, köklü Anadolu irfanına zarar vermeyi hedeflediğini asla gözden kaçırmayalım.
-İslami liyakat: Herhangi bir görevin üstlenilmesinde, İslâm’ın “adalet, emanet, ehliyet ve liyakat” gibi temel ölçülerini esas alalım. Mezhebi, meşrebi, yöresel ve etnik hiçbir aidiyeti liyakatin ve ehliyetin önüne geçirerek tercih sebebi yapmayalım. Soru çalma, hileli yollara başvurma, şantaj, tehdit gibi hukuka ve ahlâka aykırı davranışlara engel olalım.
-Din istismarı: Tolerans göstermeden, hedef saptırmadan, bilgi kirliliğine yol açmadan, titiz ve fedakâr adımlar atarak devletin bekası ve geleceği için, toplumun huzur ve selameti için din istismarıyla mücadele edelim. Ne aldatan ne de aldanan olalım! Sade vatandaşımızla, münevver insanlarımızla, din görevlilerimizle, yazarlarımızla, sanatçılarımızla, akademisyenlerimizle hep birlikte dinin doğru anlaşılması ve yaşanması konusunda üzerimize düşen mesuliyeti yerine getirelim