Diyanet İşleri Başkanı'ndan Demirtaş'a yanıt
Seçim beyannamesinde 'Diyanet İşler Başkanlığı'nı kaldırma' sözü veren HDP'ye Diyanet İşleri Başkanı'ndan yanıt geldi: Hutbe ile namazın, namaz ile duanın farkını bilmeyen insanlar, hem de bu medeniyetin ve bu toprakların çocukları bütün tartışmalarını din ve diyanet üzerinden yürütebiliyorlar..
cumhuriyet.com.trDiyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, isim vermeden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Diyanet'i kaldıracağız, inanç hizmetleri başkanlığı kuracağız" sözlerini eleştirerek, "Daha hutbe ile namazın, namaz ile duanın farkını bilmeyen insanlar, hem de bu medeniyetin ve bu toprakların çocukları, bütün tartışmalarını din ve Diyanet üzerinden yürütebiliyorlar" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, ilmi hikmeti ve marifeti yerleştirememekten kaynaklanan ciddi bir bilgi ve düşünce krizi içinde olunduğunu savunarak, "Üzüntülü günler geçiriyorum. Şahsım, kurumum, ülkem, gönül coğrafyam adına" dedi.
Görmez, Uluslararası Vuslat Derneği'nce düzenlenen "Ufuktaki Yeni Türkiye Sempozyumu"nun kapanışında yaptığı konuşmada, bazı kimselerin din ve Diyanet üzerinden tartışma yürüttüğünü, bu insanlar ilkokul seviyesinde din bilgisine sahip olsalar duruma yanmayacağını söyledi.
"Daha hutbe ile namazın, namaz ile duanın farkını bilmeyen insanlar, hem de bu medeniyetin ve bu toprakların çocukları bütün tartışmalarını din ve diyanet üzerinden yürütebiliyorlar. Ne kadar üzücü. Ama o da bizim eksikliğimiz. Bizim kızmaya öfkelenmeye hiç hakkımız yok. Biz sadece bu topraklarda, bu kadar öğretilmiş cehaleti nasıl yayabildik. Bu kadar bu literatürden, bu kelimelerden bu kavramlardan kendi çocuklarımızı, kendi insanlarımızı hatta kendi yöneticilerimizi nasıl mahrum bıraktık bunun üzerinde düşünmeliyiz" ifadelerine yer verdi.
‘Diyanet İşleri Başkanlığını unutuyorlar’
Kendisinin son günlerde üzüntülü günler geçirdiğini anlatan Görmez, "Şahsım, kurumum, ülkem, gönül coğrafyam adına. Çünkü herkes bugünlerde konuşurken, öyle ara dönemlerde devletin bir sopası haline getirilmek istenen Diyanet'ten bahsediyor. Yoksa son yıllarda bütün gönül coğrafyamızı kuşatan Rusya'nın içerisindeki 30 milyon Müslüman'la buluşan, Türk Cumhuriyetlerinde Kafkaslar'da, Baltık Cumhuriyetlerinde, Balkanlardaki bütün Müslümanların müessesesi haline gelen Diyanet İşleri Başkanlığı'nı unutuyorlar. Doğrusu bunu dikkate almıyorlar. Belki de öfke biraz bundan dolayı" sözlerine yer verdi.
Görmez, yüzyıl sonra dünyanın her bölgesinde kendisini yetim kabul etmiş, azınlık kalmış Müslüman kardeşleriyle ilişkiler kurduklarını, okullar ve camiler yaptıklarını aktararak, gecikmişliğin farkında olduklarını vatandaşların yardım ve himmetiyle de bu eksikliği hızla gidereceklerini kaydetti.
‘Bir cehalet dönemi yaşıyoruz’
Avrupa Birliği tartışmaları için yargı ve temel haklar faslında bulunduğunu ve orada Türkiye'yi taşımaktan sorumlu olan büyükelçi ile arasında geçen bir diyaloğu anlatan Görmez, "Kur'anda bulunan hadisler üzerinden İslam tartışmasına cüret eden bir cehalet dönemi yaşıyoruz. Yahut peygamberimizin ayetleri üzerinden İslam tartışması yapan cehalet örneklerine şahitlik ediyoruz" diye konuştu.
Sorunun öğretilmiş bir cehalet olduğunu belirten Görmez, şunları belirtti:
" Bugün yaşadığımız sorun Şam, Bağdat diyarında, Kahire'de, Yemen'de Müslümanların hikmetten uzaklaştıkları için İslam'ı tatbik edilemeyen bir hükümler manzumesine indirgemesinden kaynaklanmıştır. Bugün ilmi hikmeti ve mağrifeti yerleştirememekten kaynaklanan ciddi bir bilgi ve düşünce krizi içinde olduğumuzu ifade etmek isterim. İster Vuslat Platformu olsun, ister Usul Platformu olsun dünyada ve ülkemizde İslam medeniyetinin yeniden inşası üzerinde duracaksak o zaman öncelikle ilim, hikmet ve marifet. Bu üç kavramın nasıl birleştiririz bu öğretilmiş cehaleti nasıl ortadan kaldırırız hep birlikte üzerinde durmamız gerekiyor.
'Ey iman edenler siz yer yüzünde adaleti ayakta tutacaksınız ve bu adaletinizle de bütün insanlara örnek olacaksınız. siz dünyanızda adaleti ayakta tutacaksınız ve örnek olacaksınız'. Müslümanlar bununla mükellef. Ama teorik olarak bile biz adalet mefkuremizi kaybettik. Teorik olarak dahi adalet mefkuremizi yeniden ayağa kaldırmak mecburiyetimiz var."