Diyanet İşleri Başkanı Görmez: Sekülerizm dünyayı savaşa soktu

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Fransız ihtilalinin ardından insanlığın 'başka' bir arayış içine girdiğini belirterek, dinler dışında daha seküler bir dünya kurmayı tasarladığını söyledi. Görmez, "Fakat sekülerizm dinlerden kaynaklanan şiddeti de geride bırakarak dünyayı topyekûn bir savaşın içine soktu" diye konuştu.

cumhuriyet.com.tr

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, ABD Başkanı Obama’nın Müslüman Topluluklar Özel Temsilcisi Şerik Zafer ve beraberindeki heyeti kabul etti.

Görmez burada yaptığı konuşmada, "Fransız ihtilâliyle birlikte insanlık başka bir arayış içine girdi. Dinlerin dışında daha seküler bir dünya kurmayı tasarladı" ifadelerini kullanarak, "Fakat sekülerizm dinlerden kaynaklanan şiddeti de geride bırakarak dünyayı topyekûn bir savaşın içine soktu" diye konuştu.

Prof. Dr. Mehmet Görmez, kabulde şunları söyledi:

İlahi dinler, insanoğluna dünyayı daha güzel yönetmesi, barış içerisinde birlikte yaşasınlar, rahmeti, şefkati, adaleti egemen kılsınlar diye geldi. Ama insanlar dinleri de kendilerine dönüştürebiliyorlar. Mahza rahmeti yeryüzüne getiren dinler, şiddetin, vahşetin aracı haline getirilebiliyorlar.

Hz. İsa’nın getirdiği rahmet mesajlarından tarihte onlarca defa Haçlı Seferleri çıkarılabildi. Hz. Musa’nın mesajlarının bu coğrafyada hâlâ Siyonizm eliyle nasıl bir ideolojiye dönüştürüldüğünü hâlâ acı acı görüyoruz.

Son yıllarda DAİŞ, Boko Haram, El-Kâide gibi bir takım örgütler marifetiyle İslam’ın rahmet mesajlarının nasıl çarpıtıldığını ve ilahi kitabın, Peygamber’in mesajlarını nasıl insanların kendi ideolojilerine alet edebildiğine hep birlikte şahit oluyoruz.

Fransız ihtilâliyle birlikte insanlık başka bir arayış içine girdi. Dinlerin dışında daha seküler (laik) bir dünya kurmayı tasarladı. Fakat sekülerizm dinlerden kaynaklanan şiddeti de geride bırakarak dünyayı topyekûn bir savaşın içine soktu. İnsanlar da bilimsel keşiflerle atom bombasını düşünebildi. Kimyasal silahları üretti ve tarihteki savaşlarda ölen bütün insanların birkaç katını modern zamanlardaki savaşlarda kaybettik. İki büyük dünya savaşı yaşandı ve şimdi üçüncü dünya savaşından söz ediliyor ve sayın Papa’nın ağzından bile böyle bir cümle dökülebiliyor.

Bölgede çekilen acılar birer sonuç, sebep değildir

ABD gibi bir ülkede seçimden önce adaylar ‘Müslümanları ABD’ye alacağız, almayacağız’ tartışması yapabiliyor. Hiçbir milletin, din mensubunun suçu birbirine atması doğru değildir.

Bu coğrafyada biz çok büyük acılar çekiyoruz ama biz bu acıları, sadece DAİŞ gibi yahut sonradan ortaya çıkan terör örgütlerinin yaptıklarından çekmiyoruz. Bunların her birisi birer sonuçtur, sebep değildir.

Coğrafyanın küresel güçlerin çatışma alanı haline gelmesi bütün bunların birinci sebebi olmuştur. Afganistan, Irak, Bosna, Çeçenistan’da savaşların sonunda eğitimden yoksun, vahşetin gölgesinde yetişen nesiller ortaya çıktı. Yaralı bilinçler ve ölümcül kimlikler çoğaldı. Göçler başladı. Göçmenler entegre olamadı. Ötekileştirildiler. Göçmenlerin dini yanlış öğrenen çocuklarıyla, coğrafyada şiddetin gölgesinde yetişen gençler arasında yakınlık oluştu. Dolayısıyla bu nesiller dine ideoloji olarak sarılmayı tercih etti. Şimdi insanlık olarak bütün bu yaşadığımız sorunların acılarını çekiyoruz.