"Dış politikamızda 'rol' kavramı yok"

Şanghay İşbirliği Örgütü'nce (ŞİÖ) düzenlenen bir konferansa katılan, Dışişleri Bakanı Ali Babacan basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Toplantıda, Afganistan konusunda nasıl bir rol istediğinin sorulması üzerine Babacan, "Türkiye'ye batının herhangi bir rol vermesi, bizim dış politikamızda böyle bir kavram yok" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Rusya'nın başkenti Moskova'da Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) düzenlediği özel Afganistan konferansına katıldıktan sonra Türk basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Hem Rusya'nın hem de ABD'nin Afganistan ile ilgili düzenlediği toplantılara Türkiye'yi davet ettiğinin hatırlatılarak, Türkiye'nin Afganistan konusunda nasıl bir rol istediğinin sorulması üzerine Babacan, "Türkiye'ye batının herhangi bir rol vermesi, bizim dış politikamızda böyle bir kavram yok" dedi.

Türkiye'nin Afganistan ve Pakistan ile yakın tarihi ve kültürel ilişkilerinin bulunduğunu, Türkiye'nin "zaten oralarda çok tarihi bir rolü" olduğunu ifade eden Babacan, şöyle konuştu:
"İnsani yardımlar konusunda, kalkınma konusunda yüzlerce projemiz var. Bakınız Moskova'daki toplantıya Türkiye davetli. Lahey'deki toplantıya Türkiye davetli. Tam tersine bizim buralara davetimiz, bizim o bölgelerdeki etkinliğimiz, bizim o bölgelerde zaten rolümüzün doğal bir sonucu. Ama biz özellikle sorunların çözümünü bölgesel bir yaklaşım perspektifiyle hep vurguladık şimdiye kadar. Yani bir ülkeyi ele alıp sorunlarını incelerken, sadece o ülkenin iç sorunlarına bakarak değil, bölgesiyle beraber ele alıp sorunları çözmeye çalıştığımızda çok daha iyi neticeler alacağımızı düşünüyoruz. Rusya, Afganistan açısından bakıldığında önemli bir ülke. Afganistan açısından aynı zamanda bir bölge ülkesidir. Yine buraya davetli olan ülkelere baktığınızda, Afganistan'a komşu olan birçok ülke burada ve yine Afganistan'a en çok yardım yapan ülkeler buradadır. Dolayısıyla Afganistan ile ilgili bütün önemli platformlarda Türkiye'nin yer almasından daha doğal bir şey yoktur."

Moskova'daki konferansta Türkiye'nin Afganistan'a katkılarını ve orada yaptıklarını anlattıklarını belirten Babacan, "Afganistan'daki sorunlar gerçekten büyük. Güvenlikle ilgili sorunlar her sene artarak devam ediyor. Bu yıl 20 ağustosta Afganistan'da bir seçim yapılacak. Öncelikle yapılacak bu seçimin huzur ve güvenlik içinde yapılması önemli. Bununla ilgili güvenlik tedbirlerinin alınması gerekiyor" dedi.

Afganistan'ın iç siyasi birliğini sağlayabilmesinin ve bu yüzden seçimlerin büyük katılımla yapılmasının son derece önemli olduğuna işaret eden Babacan, yeni Afgan hükümetinin temsil gücünün yüksek olmasının büyük önem taşıdığını bildirdi.

Afganistan'da sorunların büyük ölçüde siyasi çözüm ile giderilebileceğini kaydeden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yoksa Afganistan'ın sorunlarının askeri olarak çözülmesinin mümkün olmadığını düşünüyoruz. Afganistan kendi asker gücünü, kendi emniyet birimlerini oluşturuncaya kadar dışarıdan desteğe ihtiyacı var. Ama bu demek değildir sadece dışarıdan gönderilen askeri unsurlarla bu sorunlar çözülebilir. Bunun siyasi bir çözümü gerekiyor. İnsani yardımlar son derece önemli. Afgan halkının günlük yaşamına katkı yapacak olumlu adımların atılması büyük önem taşıyor. Afgan halkının kalbini, gönlünü ve aynı zamanda aklını kazanabilmek temel bir strateji olması gerekiyor. Çözüm önerilerinin Afgan halkı tarafından da kabul edilmesi gerekiyor. Yoksa dışarıdan Afganistan'a ithal edilen çözümlerden bir sonuç elde edilebileceğine inanmıyoruz."

 

"Türkiye ilk kez ŞİÖ toplantısına davet edildi"

Dışişleri Bakanı Babacan, Moskova'daki toplantının ŞİÖ'nün Afganistan'a ilgi duyması açısından önemli olduğunu belirterek, "Bir başka özelliği de ŞİÖ çerçevesinde yapılan bir toplantıya Türkiye'nin ilk kez davet edilmesidir" diye konuştu.

Toplantı dışında bazı ikili temaslarda da bulunduğunu kaydeden Babacan, "BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Afganistan, Pakistan, Kırgızistan ve Tacikistan Dışişleri Bakanlarıyla ayrı ayrı görüşmeler yaptım. Bu ülkelerle olan ikili meseleleri ele aldık. Aynı zamanda ortak gündemimizi teşkil eden bölgesel ve uluslararası konuları değerlendirdik" dedi.

 

"Afganistan-Pakistan-Türkiye üçlü zirvesi gelecek hafta Ankara'da"

Babacan bir başka soru üzerine gelecek hafta Ankara'da cumhurbaşkanları seviyesinde katılımın olacağı Türkiye-Afganistan-Pakistan 3'lü zirvesinin yapılacağını belirterek, toplantının en önemli gündem maddesini güvenlik konusunun oluşturduğunu söyledi.
Ankara'daki toplantıdan önce Lahey'de Amerikalıların düzenleyeceği ve 70-80 ülkenin davet edildiği toplantıya da Türkiye'nin çağrıldığını ifade eden Babacan, şunları belirtti:
"Orada görüşlerimizi söyledikten sonra ayın birinde Ankara'da bir üçlü zirve düzenleyeceğiz. Afganistan ve Pakistan'ın güvenlik alanında birbirleriyle daha iyi nasıl çalışacağını birlikte değerlendireceğiz. Cumhurbaşkanlarının başkanlığında olacak. Toplantıya Cumhurbaşkanlarımızın yanı sıra Dışişleri Bakanları, Genelkurmay Başkanları, istihbarat başkanları da katılacak. Daha önceki zirvelerden en önemli farkı güvenlik odaklı olması. Burada biz her iki ülkeye de kendi iç yapılanmaları ve mekanizmaları konusunda nasıl yardımcı olabiliriz. Bir de iki ülke birbiriyle daha yakın çalışabilmek için nasıl yardımcı olabiliriz. Toplantının gündemi o açıdan özel bir önem taşıyor. Bu toplantının NATO zirvesinden iki gün önce yapılması da ayrı bir önem taşıyor. Çünkü NATO zirvesinin temel gündem maddesi Afganistan olacak. Yeni Obama yönetiminin birinci gündem maddesi Afganistan olacak. Dolayısıyla hem NATO zirvesi, hem de (ABD Başkanı Barack) Obama'nın Türkiye'ye yapacağı ziyaret öncesi, Türkiye'nin böyle bir zirveyi gerçekleştirmiş olması gerçekten Türk diplomasisi adına önemli bir adımdı. Bu da Türkiye'nin sadece yakın coğrafyasında değil, Afganistan, Pakistan gibi Türkiye'den daha uzak bölgelerde dahi ne kadar çok iş yaptığının, ne kadar önemli iş yaptığının önemli bir göstergesi."

 

"Gümrük sıkıntılarını Lavrov'a ilettim"

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türk şirketlerinin Rus gümrüklerinde yaşadığı sıkıntıyı Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'a ilettiğini söyledi.

Türk şirketlerinin Rus gümrüklerinde yaşadığı sıkıntılarla ilgili bir soru üzerine Babacan, bu konuyu Lavrov ile yaptıkları görüşmede ele aldıklarını, bu konunun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Moskova ziyareti sırasında da hem Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev, hem de Başbakan Vladimir Putin ile görüşmelerde gündeme getirildiğini kaydetti.
Gül'ün ziyaretinin ardından Rusya Gümrük Müdürlüğü üst düzey yetkililerinin Türkiye'yi ziyaret ettiğini belirten Babacan, "Bizim arkadaşlarımızla görüştüler. Belli konularda mutabakat sağladılar. Belli noktalara geldiler. Uygulamayla ilgili hala sıkıntılar var. Uygulamayla ilgili sıkıntıların nasıl ortadan kaldırılacağı konusunda Sayın Lavrov ile görüşmelerimiz oldu. Kendisi konuyla ilgileneceğini söyledi" diye konuştu.
ABD'nin NATO Genel Sekreterliği görevi için desteklediği Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen konusunda Türkiye'nin tavrının sorulması üzerine Babacan, "Henüz resmen adaylığını açıklayan hiç kimse yok. Adaylıklar resmen açıklandıktan sonra Türkiye değerlendirmesini yapacaktır"
dedi.

 

"Nabucco'nun en önemli sorunu kaynak"

Babacan, Nabucco boru hattı projesinin ortadan kalktığına ilişkin yorumları nasıl değerlendirdiği sorusunu yanıtlarken, şunları söyledi:
"Bir boru hattının gerçekleşebilmesi için en önemli konu kaynaktır. O boru hattını dolduracak gazınız olması gerekir. Bir de müşterisinin olması gerekir. Ancak bunlar sağlamlaştırıldıktan sonra o boru hattı gerçekleştirilebilir hale gelir. Burada Nabucco için biliyorsunuz müşteri kısmında fazla sorun yok. Avrupa'nın birçok ülkesinin kaynaklarını artırma eğilimi var. Ancak tedarik konusunda Azerbaycan olsun, Türkmenistan olsun, bu ülkelerle yoğun görüşmeler olmasına rağmen henüz son nokta konmuş değil. Dolayısıyla, bu ülkelerle olan görüşmeler bundan sonraki dönem önemli olacak. Ancak Nabucco üzerinde biz başka alternatiflere açık solduğumuzu da daha önce belirtmiştik. Hatırlayacak olursanız geçen yıl şubat ayında Moskova ziyaretimde bir miktar Rus gazına açık olduğumuzu ben söylemiştim. Hatta Nabucco'ya üye olan bütün ülkelerin konsensüsüyle bu mümkün olabilir demiştim. Bunun ötesinde Irak gazı Nabucco için önemli bir kaynaktır diye düşünüyoruz. Çünkü miktar olarak özellikle baktığımızda Irak'ta bu boru hattını dolduracak hatta çok daha fazla gaz mevcut. Ancak Irak'ın kendi içerisinde gelir paylaşımı yasasıyla hidro-karbon yasasının henüz parlamentodan geçmemiş olduğu için Irak ile ilgili atılacak adımları şu anda biraz geciktirmekte."

Babacan, belli bir noktada Avrupa'nın İran gazına da sıcak bakması gerektiğini düşündüklerini belirterek, "Ancak İran ile ilgili sıkıntı gören bazı ülkeler olabilir. Öte yandan, Obama yönetiminin İran'a daha farklı bir yaklaşımı söz konusu. Bütün bu siyasi gelişmelerin sonucuna bakarak, İran konusu belki ileri bir safhada gaz konusunda düşünülebilir" dedi.

Bir başka soru üzerine Babacan, Türkiye'nin açtığı nükleer inşaat santrali ihalesi konusuna Enerji Bakanlığının baktığını belirterek, "Rusya Federasyonu ile böyle bir proje konusunda en ufak bir endişemiz yoktur. Biz bunu destekleriz. Biz nükleer santral projesini siyasi açıdan destekleriz. Ama teknik konular, finansman konuları, bunların hepsi Enerji Bakanlığımızın yürüttüğü teknik bir süreçtir. O süreç de bildiğim kadarıyla henüz devam etmekte" diye konuştu.

Babacan, İranlı bir gazetecinin iki ülke ilişkilerini nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine de şunları söyledi:
"İran bizim komşumuz ve dost ülke. Siyasi, ekonomik ilişkilerimiz daha iyi bir noktada. İran ile olan işbirliği alanlarımız her geçen gün genişlemekte. Sayın Cumhurbaşkanımızın son Tahran gezisinde, Sayın İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile güzel görüşmeleri oldu. Yine dini lider, rehber Sayın Ayetullah Ali Hamaney ile güzel görüşmeler oldu. En üst seviyeden tutun da, toplumun bütün katmanlarına kadar İran ile ilişkimiz çok iyi bir noktada. Geçen yıl İran'dan Türkiye'ye bir milyon ziyaretçi geldi. Bu da hakların birbiriyle kaynaşmasının en önemli göstergesi. İlişkilerimiz her sene bir öncekinden daha iyi noktaya gelmekte."