Dış Politika Bir Satranç Oyunu Gibidir...
cumhuriyet.com.trSatranç bir zekâ oyunudur. Ancak satrançta kazanabilmek için salt zekâ yeterli değildir. İyi bir satranççının zekânın yanı sıra vizyon sahibi de olması gerekir.
Vizyon ise hem göz hem de beyin ile görebilmektir. Vizyon bir satranççının satranç tahtası üzerinde var olan gizli olanakları sezebilme gücüdür. Vizyon, satranç tahtasının dilini “anlamak” yeteneğidir. Satranç tahtası ve üzerindeki taşlar bir kitap gibidir; her hamle ile bir sayfa çevrilmiş gibi olur. Türkçe bilmeyen nasıl bir Türkçe kitabı okuyamazsa, vizyonu olmayan da satranç tahtasını okuyup anlayamaz. Usta satranççı karşısındakinin stratejisini, taktiğini, masum görünen hamlelerin gerisindeki tehditleri anlayıp ona göre kendi stratejisini, taktiğini belirleyip hamlesini yapabilen kişidir. Usta satranççı satranç tahtasında başkalarının göremediğini görür, yani “vizyon”u kuvvetlidir. Ancak vizyon doğuştan kazanılmış bir yetenektir. Hiç kimseye vizyon öğretilmez. Hiçbir satranççı, rakibi ona fırsat vermedikçe oyunu kazanamaz. Satrançta bazı şeyler gözden kaçabilir, örneğin bir saldırı öngörülemeyebilir. Tutkulu oyuncular kendi kendilerini mağlup ettirebilir: Çok fazla şey yapmak isterken açık verebilir. Usta satranççılar da oyun sırasında yaptıkları bir veya iki taktik hata sonucu oyunu kaybedebilir. Dış politika da böyledir. Uluslararası ilişkileri ve dünya siyasetini, bir satranç tahtası gibi, iyi okuyabilmek ve anlayabilmek gerekir. Bir hamle yaparken iki-üç hamle ötesini de öngörebilmek; hatta rakibin olası hamlelerini de öngörebilmek gerekir. Satrançta olduğu gibi dış polkitikada da hata yapan taraf kaybeder. Satrançta olduğu gibi dış politikada da vizyonu güçlü olan taraf kazanır.