Dinleme kararı sızdırılmış
Deniz Feneri e.V soruşturmaysıyla ilgili iki skandal bilgi ortaya çıktı. Buna göre 2009’da Kanal 7’nin aranacağı bilgisinin önceden kanal yetkililerine ulaştırıldığı ve bilgisayarlardaki bazı verilerin silindiği öğrenildi. Savcılığın aldırdığı telefon dinleme kararının da bir şekilde şüphelileri sızdırıldığı ve zanlıların konuşmalarına dikkat etmeye başladıkları belirlendi.
cumhuriyet.com.trAlmanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı bağış yolsuzluğu soruşturmasında RTÜK üyesi Zahid Akman, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın da aralarında bulunduğu 4 şüpheli tutuklanırken, kanalın Finans Müdürü Erdoğan Kara serbest bırakıldı.
Soruşturmayla ilgili iki skandal bilgi ortaya çıktı. Buna göre 2009’da Kanal 7’nin aranacağı bilgisinin önceden kanal yetkililerine ulaştırıldığı ve bilgisayarlardaki bazı verilerin silindiği öğrenildi. Savcılığın aldırdığı telefon dinleme kararının da bir şekilde şüphelileri sızdırıldığı ve zanlıların konuşmalarına dikkat etmeye başladıkları belirlendi. Üç savcı Zahid Akman’ı sorgularken, “tuzak soru” yöneltti ve Akman çelişkiye düşürüldü.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Eylül 2008’den bu yana yürüttüğü Deniz Feneri e.V. yolsuzluğu soruşturmasında üç yıl sonra ilk tutuklamalar gerçekleştirildi. Çarşamba günü gözaltına alınan 5 şüpheli, pazar akşamı nöbetçi Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldı. Mahkeme sorgusu yaklaşık 5 saat sürdü. Yargıç Abdullah Tanrıkulu, sorgunun ardından Akman, Karaman, Kanal 7 Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan, Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik’in tutuklanmasına karar verirken, Finans Müdürü Kara’yı ise serbest bıraktı. Tutuklanan Akman ve diğer isimler, Sincan Cezaevi’ne gönderildi.
Tutuklamaların ardından yeni gözaltıların gelmesi bekleniyor.
Şüphelilerin savcılıkta 50 saat süren ifadelerinin bazı ayrıntıları da ortaya çıktı. Edinilen bilgeye göre, Akman, ifadesinde kuryelik yaptığı ve Deniz Feneri e.V.’nin paralarını Türkiye’ye getirdiği iddialarını kabul etmedi. Savcılar Akman’ı sorgularken farklı bir yöntem izledi. Akman’a önce, “O dönem hissedarlığını ve yöneticiliğini yaptığınız şirketlerdeki işlerinize hâkim miydiniz? Çalışanlarınızın verdiği her bilgiye inanır mısınız, bunlarla yetinir misiniz, yoksa gerekli araştırma ve denetimi yapar mısınız” diye sordu. Akman ise şirketlerindeki işlere hâkim olduğunu öne sürdü. Bunun üzerine savcılar, şirketlerdeki bazı usülsüz işleri anımsatarak, Akman’ı açığa düşürdü. Soruya yanıt vermekte zorlanan Akman, tüm suçu Karaman gibi Deniz Feneri e.V.’nin Genel Müdürü Mehmet Gürhan’a yükledi. Soruşturmanın ana ayaklarından olan Deniz Feneri e.V.’nin gayri resmi muhasebe kaydının ise bilinenin aksine Firdevsi Ermiş değil Kara tarafından hazırlandığı öne sürüldü.
Bağış paralarıyla 3 bina alınmış
Deniz Feneri e.V.’nin topladığı bağış paraları ile şüphelilerin sahibi olduğu Weiss şirketine para aktarıldığı ve 3 bina alındığı öğrenildi. Binalardan birinin Avusturya’daki yurt binası olduğu öğrenildi.
Köstebek kuşkusu
Soruşturma başladıktan sonra 2009’da savcılar mahkemeden şüphelilerin teknik takibe alınmasını istedi. Mahkeme de bu kararı onayladı. Ancak telefon dinleme kararı Akman ve Karaman’ın da aralarında bulunduğu şüphelilere sızdırıldı. İkinci bir bilgi sızdırılması ise Kanal 7’nin binasının aranmasında yaşandı. Soruşturma kapsamında 16 Ekim 2009’da Kanal 7’de arama yapılmıştı. Aramalarda imajları alınan bilgisayarları uzmanlara inceleten savcılar, baskından kısa süre önce bazı bilgilerin silindiğini öğrendi. Savcılar, Kanal 7 binasının aranacağı bilgisinin önceden kanala iletildiği sonucuna vardı. Bilgilerin dışarıya sızması ise, “savcılıkta veya emniyette köstebek mi var” sorusunu akla getirdi. Kanal 7’nin aranması emniyet vasıtasıyla yapılmıştı. Yine telefon dinlemeleri özel ekiplerce gerçekleştiriliyor.