Dink davasında yeni gelişme (09.12.2015)

Hrant Dink davasının yeni iddianamesinde, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in "silahlı örgüt kurmak" suçundan 22,5 yıl, "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 168 sayfalık iddianamede, Ramazan Akyürek ile Coşgun Çakar'ın "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı örgüt kurmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme, görevi kötüye kullanma" suçlarından 23'er yıldan 44'er yıla kadar, Ali Fuat Yılmazer'in "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı örgüt kurmak, resmi belgeyi yok etme, görevi kötüye kullanma" suçlarından 19 yıldan 32 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.

Dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler hakkında "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, görevi kötüye kullanma" suçlarından 15 yıl 6'şar aydan 22'şer yıla hapis cezası istenen iddianamede, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun hakkında "görevi kötüye kullanma" suçundan 6'şar aydan 2'şer yıla kadar hapis cezası öngörüldü.

İddianamede, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve eski Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcısı Hasan Durmuşoğlu'nun "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, görevi kötüye kullanma ve resmi belgeyi yok etme" suçlarından 18 yıl 6'şar aydan 29 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

9 ŞÜPHELİYE KASTEN ÖLDÜRMEDEN 17 KİŞİYE ÖRGÜTE ÜYELİKTEN CEZA İSTEMİ 

Cinayetin işlendiği dönemde İstihbarat Daire Başkanlığı'nda görevli bulunan komiser Yılmaz Angın, İstihbarat Daire Başkanlığı C Büro Şube müdür yardımcılığı görevini yürüten Tamer Bülent Demirel ve Osman Gülbel, Trabzon'da polis memurluğu yapan Muhittin Zenit, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya, komiser yardımcısı olarak çalışan Özkan Mumcu, Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı görevini yürüten Ercan Demir, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü yapan Faruk Sarı hakkında "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen iddianamede, bu şüpheliler hakkında ayrıca ''silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme, görevi kötüye kullanma'' suçlarından çeşitli hapis cezaları öngörüldü.

İddianamede, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı şube müdürlerinden Yunus Yazar, eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı Ali Poyraz, o dönem komiser olan Hamdi Egbatan, Mehmet Akif Yılmaz, Serkan Şahan, Ömer Faruk Kartın, o dönem polis memuru olan Mehmet Uçar, dönemin mülkiye müfettişi Şükrü Yıldız'ın "silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme, görevi kötüye kullanma" suçlarından hapis cezalarına çarptırılmaları talep edildi.

11 ŞÜPHELİ HAKKINDA YAKALAMA TALEBİ 

İddianamede, Akyürek, Çakar, Angın, Gülbel, Demirel, Zenit, Ayhan, Demir, Mumcu, Karakaya ve Sarı hakkında "tasarlayarak kasten öldürmek, silahlı örgüt kurmak ve üye olmak" suçlarından tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılması istendi.

Soruşturma kapsamında, Zenit, Mumcu ve Demir "cinayette ihmalleri olduğu", Akyürek ise "ihmali davranışla ölüme sebebiyet vermek" suçlarından tutuklu bulunuyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından yürütülen diğer soruşturma sonucunda hazırlanarak mahkemeye gönderilen 168 sayfalık iddianamede, aynı mahkemede görülen dava süreci ele alınarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Dink ailesinin başvurusu üzerine verdiği "Yetkili makamların maktulün yaşamına yönelik gerçek ve yakın tehlikenin vuku bulmasını engellemek için maktulü korumak adına kullanılabilecek adımları atmamış olduklarından bahisle AİHS'nin 2. maddesinin ihlal edildiği belirlenmiştir" şeklindeki kararına yer verildi.

İddianamede, bir kısım kamu görevlilerinin Dink'in öldürüleceğinden ve suç faillerinden önceden haberdar oldukları, görev, yetki ve konumları gereği cinayeti önleme yükümlülüğü bulunan kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirmedikleri, şüphelilerin cinayeti işleyen örgütün yönetici veya üyesi olmamakla beraber, cinayetinin işleneceği bilgisine sahip oldukları, görevleri gereği (kanundan kaynaklanan yükümlülük) cinayeti işleyecek örgüte operasyon yapmayarak, Dink'e şahsi, fiziki ve mekansal koruma sağlamayarak, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte hizmet ve yardımda bulunan şüphelilerin eylemlerinin silahlı suç örgütüne yardım etmek olarak değerlendirildiği iddiasıyla soruşturma yürütüldüğü belirtildi.

Şüpheliler Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşgun Çakar'ın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yöneticilerinden olduğu ifade edilen iddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nın C Şube Müdürü Yılmazer tarafından C-2 Büro Amirliği içinde 2006 yılı haziran ayında kurulan, kuruluş onayını aldığı 23 Mayıs 2012'ye kadar mevzuat dışı çalışan komiser yardımcısı ve komiserlerin görevlendirildiği, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünce başlatılması planlanan Ergenekon soruşturmalarının hazırlıklarının yapıldığı, gizli bir yapılanma olan C-5 Bürosu'nun varlığının açığa çıkarıldığı anlatıldı.

İddianamede, 1 Haziran 2006 ile 23 Mayıs 2012 arasında mevzuat dışı çalışan C-5 Bürosu'na, Dink cinayetiyle ilgili 62, Ergenekon örgütü soruşturma ve davasıyla ilgili 131, Malatya Zirve Yayınevi cinayetiyle ilgili 79, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili 69, aşırı sağ faaliyetler, etnik gerginlikler, milli hassasiyetleri istismar faaliyetleri ve benzerleriyle ilgili 21 bin 886 olmak üzere toplamda 22 bin 219 adet evrakın düşümü yapılarak üzerinde çalışıldığı kaydedildi.

Akyürek, Yılmazer ve Çakar'ın emniyet teşkilatı içinde "Fetullah Gülen cemaati" olarak adlandırılan bir grubun yapılanmasını amaç edinen silahlı terör örgütünün yöneticilerinden olduğu, bu anlamda amaç suçun gerçekleştirilmesi için Hrant Dink cinayetinin araç suç niteliğinde bulunduğu ifade edilen iddianamede, "Bu silahlı terör örgütünce (FETÖ/PDY), Dink'in mutlak suretle öldürüleceği, bunun için hazırlıklar yapan suç örgütü yönetici ve üyeleri ile cinayeti işleyecek tetikçi 'Ogün' ismine kadar herşey önceden bilinmesine rağmen, amaç suçun gerçekleşmesi için araç suç niteliğinde olan Hrant Dink cinayetinin gerçekleşmesinin beklendiği tespit edilmiştir" denildi.

RAPOR ÜZERİNE SORUŞTURMA GENİŞLETİLDİ

İddianamede, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği'nce soruşturma dosyasına elden getirilerek sunulan 11 Kasım 2015 tarihli tevdi raporu nedeniyle soruşturmanın genişletildiği, İçişleri Bakanlığı eski polis başmüfettişleri Levent Yarımel ve Durmuş Demirbaş'ın tanık sıfatıyla, Mülkiye Başmüfettişi Şükrü Yıldız'ın da şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alındığı bilgisi verildi.

İddianamede, şöyle devam edildi: "Tevdi raporu içeriği, Yarımel ve Demirbaş'ın anlatımlarından, 14 Şubat 2008'de bilirkişi olarak görevlendirilen eski polis başmüfettişleri Yarımel ve Durmuş Demirbaş tarafından hazırlanan 16 Şubat 2008 tarihinde elden İstihbarat Daire Başkanlığı'na teslim edilen, ancak İstihbarat Daire Başkanlığı kayıtlarında yok edilen, soruşturma sırasında Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü arşivinde bulunan yazı içeriğinden Dink cinayetinde sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin tespiti açısından Yarımel ve Demirbaş'ın soruşturmanın iddianame tanzim edildiği aşamasına çok yaklaştıkları anlaşılmıştır. Ancak FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgütün amaçları doğrultusunda örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden şüpheli Şükrü Yıldız'ın Hrant Dink cinayetinde sorumluluğu bulunan İstihbarat Daire Başkanlığı'ndaki görevlilerle birlikte hareket ederek cinayette sorumluluğu bulunan Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü ve İstihbarat Daire Başkanlığı görevlilerinin açığa çıkartılmasını engelleyerek bütün sorumluluğu kasıtlı olarak İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri üzerine yıktığı tespit edilmiştir."

İDDİANAME DELİL İÇİN ANKARA'YA GÖNDERİLECEK

İddianamenin kabul edilmesinin ardından bir suretinin, FETÖ/PDY olarak geçen silahlı terör örgütüyle ilgili ana soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Suçları Soruşturma Bürosu'na delil olarak değerlendirilmesi amacıyla gönderileceği belirtilen iddianamede, Dink'in içinde bulunduğu tehdit atmosferi, cinayet öncesi süreç ve eylemler, cinayetinin işlendiği tarih ve sonrasındaki eylemler, şüphelilerin konumu, suç işleyen şüphelilerin ilişkileri, cinayetin yargılamasını yapan mahkeme başkanını ve yargılamayı kontrol altında tutmaya dönük eylemleri, silahlı terör örgütü yöneticisi ve üyesi olmak, tasarlayarak bir kişiyi kasten öldürmeye yardım, kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, resmi belgeyi yok etmek ve gizlemek, görevi kötüye kullanma ve resmi belgede sahtecilik suçunu işleyen şüpheliler ve suç saiklerinin iddianamede ayrıntısıyla açıklanacağı aktarıldı.

Hrant Dink cinayeti öncesi gelişen süreç ve Dink'in içinde bulunduğu tehdit atmosferine yer verilen iddianamede, Dink'e yönelik tehdit atmosferinin cinayet öncesinde Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nın bilgisi dahilinde olduğu anlatıldı.

İddianamede, Şişli Adliyesi'nde Dink'in "Türklüğü Neşren Tahkir ve Tezyif Etmek" suçundan yargılandığı dava sırasında Dink'e karşı eylemler yapıldığı belirtilerek, yine Agos gazetesi önünde de eylemler yapıldığı hatırlatıldı.

'CİNAYETİ TASARLAYAN ÖRGÜTE OPERASYON YAPMADILAR' 

Yılmazer'in soruşturma kapsamında 4 Aralık 2014'teki ifadesinde "Ben de Dink'e karşı yapılan bu eylemlerden haberdardım ve… bir tehdit atmosferi olduğunu biliyordum" dediği ifade edilen iddianamede, "Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri olan şüphelilerin Dink'e yönelik tehdit atmosferinden haberdar oldukları, Dink'in öldürüleceğine dair kesin istihbari bilgiye sahip oldukları halde cinayet tasarısına ilişkin bilgilerin bir kısmını devletin ilgili birimlerinin yalnızca bir kısmına aktarmış, cinayet tasarısındaki gelişmeleri ve değişiklikleri kayıt altına almamış, cinayeti tasarlayan örgüte operasyon yapmamışlardır" ifadelerine yer verildi.

Şüphelilerce, Erhan Tuncel ile Yasin Hayal ve grubu tarafından geliştirilen Hrant Dink cinayeti tasarısı konusunda bilgi almak amacıyla çok sayıda gizli buluşma gerçekleştirilmesine rağmen elde edilen bilgilerin kasıtlı bir şekilde eksik olarak F/4 raporlarına konu edildiği dile getirilen iddianamede, şu bilgiler yer aldı: "12 Eylül 2006 tarihli 11 nolu F/3 buluşma raporunda düzenlendiği belirtilen tetikçi Ogün isminin bulunduğu, Engin Dinç'in savcılıkça ifadesinin alındığı 26 Ağustos 2015 tarihine kadar Yasin Hayal grubunun geliştirdiği Dink cinayeti tasarısıyla ilgili olarak 13 Ekim 2005 tarihli ve 07 nolu, 15 Şubat 2006 tarihli ve 09 nolu, 8 Nisan 2006 tarihli ve 10 nolu F/3 buluşma ve F/4 gizli haber raporlarının düzenlendiği resmi kayıtlarda yer almasına rağmen Engin Dinç'in savunması sırasında, İstihbarat Daire Başkanlığı'nda yaptıkları araştırma sonucunda ifade vermeye gelmeden önce Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü'nce İstihbarat Daire Başkanlığı'na hitaben yazılmış 14 Eylül 2006 tarihli yazı ve eki 12 Eylül 2006 tarihli ve 11 nolu F/3 gizli buluşma raporunu bulduklarını söylediği, 14 Eylül 2006 tarihli ve 175177 sayılı yazı ve eki F/3 buluşma raporunu savunmasına ek olarak soruşturma dosyasına sunmuş olup, 12 Eylül 2006 tarihli F/3 buluşma raporu ve bu raporda düzenlendiği belirtilen F/4 haber raporunun Hrant Dink cinayetinin işlendiği tarihten itibaren bütün soruşturma makamlarından gizlendiği tespit edilmiştir."

İddianamede, 12 Eylül 2006 tarih F/3 buluşma raporunun, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri "Memduh Aydın" kod ismini kullanan Mehmet Ayhan ve "Ünal Kartal" kod isimli Mehmet Uçar ile "Mehmet Kurt" kod isimli Erhan Tuncel ile yapılan gizli buluşma üzerine düzenlendiği belirtilerek, yapılan incelemede, bir sayfadan ibaret 11 nolu F-3 buluşma raporunun büro memuru Mehmet Ayhan, bürolar amiri Ercan Demir, şube müdür yardımcısı Hasan Durmuşoğlu, Şube Müdürü Faruk Sarı parafıyla İl Müdürü Reşat Altay'a sunulduğuna işaret edildi.

'ERHAN TUNCEL İLE BULUŞMA RAPORU YOK EDİLDİ'

F/3 raporunda "Yukarıda belirtilen yer ve zamanda (K) Mehmet Kurt ile yapılan buluşmada elde edilen bilgiler F/4 raporuna çıkartılmıştır" denmesine rağmen, bu buluşmadan elde edilen bilgiler üzerine düzenlenen F/4 haber raporunun 14 Eylül 2006 tarihli yazı ekinde bulunmadığı gibi, İstihbarat Daire Başkanlığı'nda da olmadığı vurgulanan iddianamede, F/4 haber raporunun, arızalandığı gerekçesiyle Dink cinayetinden 9 gün önce arıza formu düzenlenen Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne ait medya dosyaları ve yazışmaların bulunduğu sunucu ile (terminal) birlikte yok edildiği, İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü'nde bulunan 11 nolu F/4 raporuna ilişkin kayıtların da bilgisayar ortamında silindiği aktarıldı.

Yasin Hayal tarafından Hrant Dink cinayetini gerçekleştirmek amacıyla tetikçi arayışına girildiğinin ve son ana kadar muhafaza edilen ilk tetikçi adayının Zeynel Abidin Yavuz olduğu bilinmesine rağmen şüphelilerce elde edilen bilgilerin tamamı ve cinayet tasarısında meydana gelen değişikliklerin F/4 raporlarına aktarılmadığına dikkat çekilen iddianamede, Erhan Tuncel'in alınan 29 Kasım 2013 tarihli sesli ve görüntülü ifadesi de yer aldı.

İddianamede, tasarlanan Hrant Dink cinayetinin önlenmesine dönük hayati önem taşıyan istihbari bilgilerin F/4 gizli haber raporlarına yansıtılmayarak kasten gizlendiği bildirilerek, F/3 buluşma raporu ve bu raporda düzenlendiği belirtilen F/4 haber raporunun cinayetin işlendiği tarihten itibaren bütün soruşturma makamlarından gizlendiğinin tespit edildiği vurgulandı.

Soruşturma makamlarından bugüne kadar gizlenen 17 Ocak 2007 tarihli raporda, cinayeti tasarlayan Yasin Hayal ve grubuyla tetikçi Ogün Samast'ın son ana kadar izlendiği, kontrol altında tutulduğunun anlaşıldığı kaydedilen iddianamede, "Yasin Hayal ve lideri olduğu silahlı suç örgütü, Hrant Dink cinayetini işleme konusunda kararlıdırlar ve Hayal bu eylemi gerçekleştirebilecek yapıda biridir. Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri, Dink cinayetini işleme konusundaki kararlılığın ve Hayal'in bu eylemi gerçekleştirecek yapıda biri olduğunun bilgisine sahiptirler" denildi.

İDDİANAME ONAYLANARAK MAHKEMEYE GÖNDERİLDİ

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "Hrant Dink suikastında kamu görevlilerinin ihmali olduğu" iddiasına ilişkin hazırlanan iddianameyi onaylayarak mahkemeye gönderdi.

"Hrant Dink'in öldürülmesinde kamu görevlilerinin ihmali olduğu" iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü, hazırladığı iddianameyi geçtiğimiz günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın onayına sunmuştu.

ŞÜPHELİLER ARASINDA ENGİN DİNÇ DE VAR

İddianameyi inceleyen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 26 şüphelisi bulunan iddianameyi onayladı. Onaylanan iddianame İstanbul14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. İddianamede 26 şüpheli bulunurken, şüpheliler arasında Dink cinayetinin tasarlandığı tarihlerde Trabzon İl Emniyet İstihbarat Şube Müdürü olan şimdiki Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç'in de olduğu öğrenildi.

ANA DAVAYLA BİRLEŞTİRİLMESİ TALEP EDİLDİ

26 şüphelisi bulunan iddianamenin, 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ana davayla birleştirilmesi de talep edildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 15 gün içinde iddianamenin kabulüne ya da reddine karar verecek.

SORUŞTURMADA 5 KİŞİ TUTUKLANMIŞTI

Soruşturması kapsamında, Emniyet görevlileri Muhittin Zenit, Özkan Mumcu ve Ercan Demir "Cinayette ihmalleri olduğu" gerekçesiyle, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek de "İhmalî davranışla ölüme sebebiyet vermek" suçundan tutuklanmıştı. Yine eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer de "Tasarlayarak adam öldürmeye yardım etmek" ve "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından tutuklanmıştı.

İDDİANAME DAHA ÖNCE İKİ KEZ İADE EDİLDİ

Savcı Kökçü'nün soruşturmayla ilgili hazırladığı iddianame 2 defa iade edilmişti. Savcı Kökçü, 20 Ekim'de hazırladığı ilk iddianamede, Dink cinayeti davasının görüldüğü İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'deki dava dosyasıyla birleştirme talebi olmadığını fark edince iadesini istemişti. Söz konusu talebi iddianameye ekleyen Savcı Kökçü, iddianameyi başsavcılığa göndermişti. İddianameyi tekrar inceleyen Başsavcılık, 3 Kasım'da iddianame üzerinde yaptığı değerlendirmede, "...sonradan toplanacak delillerin haklarında dava açılan şüphelilerin durumunu değiştirebileceği..." gerekçesiyle, iddianameyi Savcı Gökalp Kökçü'ye iade etmişti.