Dink Davası: ‘Jandarma direnç gösterdi’
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada Mülkiye eski Başmüfettişi ve Devlet Denetleme Kurulu üyesi Mehmet Ali Özkılınç, ifade verdi.
CANAN COŞKUNAgos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada ifade veren Mehmet Ali Özkılınç, Trabzon Jandarma görevlilerinin, kendilerine, inceleme aşamasında direnç gösterdiklerini söyleyerek, “Hazırladığımız raporlarda elimen gelen gayreti gösterdim. Ortada meydan okunurcasına işlenen bir cinayet var” dedi. Mahkeme, davayı 16, 17,18 ve 19 Ocak 2017’ye erteledi. Bir sonraki celsede eski emniyet amiri Ali Fuat Yılmazer ifade verecek.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada savunma yapan Özkılınç, raporun objektifliğine leke getirecek bir şey yapmadığını savunarak, İstihbarat Daire Başkanlığı ve Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü ile ilgili kendisinden gizlenen veya alıkonan bilgi olmadığını kaydetti. FETÖ/PDY’ye yardım ettiği iddiasını reddeden Özkılınç, “Dink cinayeti ve bağlantılı olanlar ile ilgili raporlar teslim edildikten sonra incelenmesi ve düzeltilmesi gerektiğiyle ilgili tarafımıza herhangi bir şey bildirilmemiştir. Raporların gereğini yerine getirmek idari mercilerin görevidir. Aradan 4 yıl geçtikten sonra bu konuyla ilgili çalışmalar incelemeden geçmemiş gibi, sahip olduğum bilgileri gizlediğim gibi suçlamalarla karşı karşıyayım” diye konuştu.
Özkılınç, savunmasında, Freud’dan alıntı yaparak, “Yeter ki adalet tecelli etsin. İster gökler yıkılsın, ister kıyamet kopsun. Hakikatin ortaya çıkması için çalıştım. Ortada bir suç varsa suçlusu da vardır” diye konuştu. Özkılınç, inceleme aşamasında dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ile Dink’e yönelik eylem bilgisini içeren haber raporuyla ilgili görüştüğünü kaydederek, “Bu yazı gereği Hayal’in kardeşi Osman Hayal ile ilgili ne yaptınız’ dedik. O da Ümraniye’deki söz konusu adresin nalbur olduğunu söyledi. Adrese gittiğimde boş bir araziydi. Söz konusu fırını sonra rahatlıkla buldum. Onunla ilgili tutanak tuttum. İster istemez şüphelerimiz İstanbul İstihbarat Şube üzerinde yoğunlaştı. Celalettin Cerrah önemli bir kişiydi. Kesin sorumlu demek için daha fazla veri gerekir diye düşündük. Bu yüzden soruşturma izni istemedik” diye konuştu. Özkılınç, İstanbul’daki ilgililerin 2004 yılından 2007’ye kadar süren tehdit atmosferi ile ilgili sorumluluğu olduğunu düşündüklerini ifade etti.