Dilmen'den Denizli'ye: Acıma, acınacak duruma düşersin
Futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen, Galatasaray Teknik Direktörü Mustafa Denizli ile ilgili açıklamalar yaptı.
sabahBugünle birlikte yarının da kadrosunu planlamak lazım. Mustafa hocaya bir önerim var. Acıma, acınacak hale gelirsin. Bunu asla kötü anlamda yazmıyorum. Sözlerimden Hamza Hamzaoğlu'nun da kulakları çınlamıştır
Büyük takımların ortak bir yönü vardır. Fenerbahçe'yi yazarken Aragones sezonunu dışarıda tutarak, 'Yarışın hep içinde kalıyorlar' demiştim. Bunun sebebi şuydu, sezon ortalarında ilk kez o kadar puan farkı yediğinden dolayı kopmuştu o takım. Galatasaray için de aynısı geçerli. Gerets ve öğrencileri, 2006'da 83 puan toplayıp şampiyon oldu. İlk yarıyı 41 puanla kapatmışlardı. G.Saray aynı Gerets'le ikinci sezon ilk yarıyı 30 puanla kapatınca o sezon 56 puanda kaldı. Bu 27 puanlık fark, büyük takımların sezon ortalarına doğru kopmalarından kaynaklanır. Herkesin 25 maçı varken Galatasaray'ın her maçı final diyordum. Büyük takım, farkı 3-4 puandan fazlasına çıkartmamalı. O fark sezon ortasında 6'ları geçtiği zaman oyuncu, antrenörü ne derse desin, 'Şampiyon olamayız' diye düşünür. Mustafa Denizli demeçlerinde 'Enselerindeyiz' diyordu ama biliyorum ki oyuncu böyle düşünmez.
DENİZLİ'NİN GÖREVİ İMKANSIZA YAKIN...
Denizli, geldikten sonra doğal olarak deneme yanılma yoluna gitti. İlk olarak Emre Çolak'ı oynattı. Fakat sonra onu düşünmedi, belki de gönderecek. Tarık'ı Sabri'nin de önüne koyup kadroya aldı. Tabii başarılı olup olmadıklarını değerlendirecektir. Mustafa Hoca, Türkiye'de kredisi en yüksek teknik adamlardandır. Puan farkı 5'ken 11'e çıktı. Evet, geriden gelip şampiyon olduğu da oldu ama Denizli'nin Beşiktaş'ı 2009'da sadece bir takımla çekişiyordu, o da Sivasspor'du. Şu an bir takımla çekişmiyorsunuz. Galatasaray, devreye 4 puan geride girip üstüne bir de rakibine yenildiği F.Bahçe'yi gelip geçmiştir. F.Bahçe 9 puan farktan Beşiktaş'ı geçmişti ama orada tek rakip vardı. Şimdi imkansıza yakın zorlukta bir görev var.
3-4 KİŞİYİ GÖNDERİP 3-4 TRANSFER YAPARDIM
Ben olsam ne yaparım? Yanlış anlaşılmasını istemem ama 3-4 kişiyi gönderip 3-4 oyuncu alıp dengede götürmeye çalışırım. Emre Utkucan yönetimindeki izleme komitesi muazzam. Dünyanın her yerine dağılıyor, izliyorlar. Önemli raporlar verdiklerini düşünüyorum. Bugünle birlikte yarının da kadrosunu planlamak lazım. Mustafa hocaya bir önerim var. Acıma, acınacak hale gelirsin. Bunu, kötü anlamda yazmıyorum. Bu sözlerimden Hamza Hamzaoğlu'nun kulakları çınlamıştır. O da, "5 oyuncu istiyorum" demeyi bilirdi ama G.Saraylılığından dolayı, "Aman kulübe zarar gelmesin" diye düşündü.
"1987-1988 SEZONUNDAKİ RIDVAN'I HATIRLADIM"
Mustafa Denizli şimdi şunu düşünüyor: "Benim bu yılı da kurtarmam lazım." Bir yandan ise 18 yaş grubundan söz ediyor. Donk doğru transfer ama bundan sonra olacak oyuncular kimler, bütçe ne bilmiyorum. Oyuncu alınmalı mı, alınmalı. Bu takımın psikolojisini toparlamak, coşkusunu artırmak çok güç. Çünkü artık oyuncu artık bu sene şampiyon olamam diye düşünüyor. 1987/88 sezonundaki Rıdvan'ı düşünüyorum şu anki durumdan sonra. Kazandığımız maçtan sonra Fener geliyor derdik, sonra öbür hafta hop, beraberlik ya da mağlubiyet. Ona benzer bir dönem yaşıyor Galatasaray, Gerets'in ikinci sezonunun ikinci yarısı gibi. Şimdi alacakları karar daha arzulu, coşkulu ve önümüzdeki yıllarda da takımda olacak futbolcular getirebilmek. Hem bu sene lige tutunmaya çalışırken geleceği de düşünecekler Kolay bir şey değil...
DURSUN BEY KARAR VERMELİ
Transfer istemek veya yazmak yerine bunu gerçekleştirmek elbette daha zor. Dursun Bey'in tarafından bakarsak gerçekten şahsi kredilerini kullanan, kulübün borçlarını kapatmaya çalışan bir başkan profili izliyoruz. Çok zor kararlar bunlar. Yoksa işin kolayı borçlandırıp bir sürü oyuncu almak. Daha önce bunları yaşadık. Başarı gelmezse bu da riskli bir karar oluyor. Bu yüzden daha farklı düşünebilir bu konuda...
BARCELONA'DA KALICI OLACAK
Dile kolay, Arda Turan dünyanın en iyi takımında oynayacak... Barcelona'da oynamak için birçok büyük kulübü geri çevirdi ve beklemeyi göze aldı. Bekleme sürecindeki Milli Takım performansına baktığımız zaman, özel maçta dahi oynamadan maça çıkıp oynamak zordur. Ama o ruhunu verdi. Bugünden itibaren çok büyük bir kulüpte oynayacak. Arda'yı Barcelona'ya iki faktör taşıdı: Yetenek ve gelişme... Yetenekli bir oyuncu çünkü top kaptırmıyor.
Bunun için ne lazım? Güç lazım… Bunu sağladı.
Yetenek tek başına yetmeyeceği gibi sadece çalışmak da yetmez. Çalıştıkça her gün gelişim gösterdi. Ayrıca en büyük şansı Diego Simeone, Fatih Terim, Ersun Yanal gibi çok iyi antrenörlerle çalışması oldu. Barcelona'da en kötü ihtimalle 12. adam olduğu kesin. Diyelim ki bir final maçına çıkacak Barcelona, teknik direktör Enrique; Messi, Neymar, Suarez üçlüsünü bozmaz.
Onlardan biri olmadığı zaman Arda'yı düşünecektir.
Arda sadece ileri üçlünün alternatifi olarak da düşünülmeyecek. Orta sahada üçlü oynadıkları zaman Busquets'in yeri yüzde 100 garanti. Onu asla bozmaz. İç oyuncularına gelirsek sağ içte Rakitic, sol içte Iniesta var. Bu iki oyuncunun formu ya da formsuzluğuna göre Arda o bölgede formayı alabilir. Enrique'nin bir diğer alternatifi olan üçlü orta sahayı 2+1'e çevirmesi halinde Rakitic ile Busquets ikilisinin önünde de hocası Arda'yı tercih edebilir, forvet arkası oynayabilir.
O yüzden Arda, Barcelona'da kalıcı olur. Arda 7 numarayı aldı. Ondan önceki 7 numara Pedro bulmaca gibiydi. Hocası kenardan sokarken "İş yapar mı, yapmaz mı" diye düşünüyordu. Sezon başında Chelsea'ye gitti. Arda'nın ne oynayacağını bilirsin. Bundan sonra Luis Enrique 'Eyvah' demeyi bırakacak. Neymar bir maç olmayınca, 'Eyvah, kimi oynatacağım' demeyecek. Suarez mi yok? Messi'yi forvete çekersin, Arda'yı onun bölgesinde oynatırsın, sola ya da sağa rahatlıkla koyarsın. Rakitic'te problem olduğunda da çözüm Arda olur, 2+1'e dönüp forvet arkasında onu oynatırsın. Yalnız bir endişem var, şimdi bir anda maç ritmine girecek, uzun süredir oynamıyor.. Allah, Arda'yı sakatlıktan korusun.