Dilek İmamoğlu: Umudu gördüm yine kazanacağız

Mitinglerde eşini bir an olsun yalnız bırakmayan Dilek İmamoğlu ile, baba ve eş olarak Ekrem İmamoğlu’nu konuştuk. 31 Mart’tan sonraki süreci ve yaşadıklarını anlatan İmamoğlu, “Bu tek kişilik bir mücadele de değildi. Tüm İstanbul halkıyla yapılan mücadeleydi. İstanbul halkının çoğunluğu size oy veriyor ve siz seçimi kazanıyorsunuz. Sonra temsil hakkını sizin elinizden alıyorlar. Kötü bir duygu. Bir bakıma da 31 Mart sonrası her şey katlanarak daha güzel oldu” dedi.

İlayda Kaya

Seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, iptal edilen seçimin ardından üzüldüklerini ancak 23 Haziran’da büyük bir farkla eşinin seçimi kazanacağını söyledi. Kampanya sürecinde eşine yardımcı olduğunu anlatan Dilek İmamoğlu, “Bize yapılan dönüşler çok güzel. Sevgi katlanarak büyüyor. Birçok programa ve mitinge katılıyorum. Tüm mitinglerde sevgiyi ve insanların gözlerindeki umudu görebiliyorum” dedi.

Çocuklarının da bu süreçte eşine büyük bir manevi destek verdiğini söyleyen İmamoğlu, “Çocuklar bu süreçte babalarını çok özlüyorlar fakat babalarının dışarıda ne için koşturduğunu bildikleri için hoşgörü gösteriyorlar” diye konuştu. Eşinin özellikle kadın, anne ve çocuklar üzerine düşündüğü projelere daha çok önem verdiğini anlatan Dilek İmam-oğlu sorularımıza şu yanıtları verdi:

31 Mart’a kadar süren kampanya süreci ve 31 Mart gecesi sizin ve çocuklarınız açınızdan nasıl geçti?

Ekrem, adaylığı kesinleştikten sonra yoğun bir çalışma temposu içine girdi. Dolayısıyla biz de onunla beraber bu tempoya girmiş olduk. Çocuklarımız  bu süreci  çok büyük olgunlukla karşıladılar. Hatta babalarına destek verdiler. Özellikle ortanca oğlumuz Semih’in verdiği destek ve babasının o yönde aldığı manevi güç çok fazlaydı. Güzel şeylerin olacağından ve 31 Mart’ta seçimi kazanacağımızdan emindik. Ekrem’in enerjisine, çalışma performansına, iletişim gücüne güveniyordum. Beylikdüzü’nde bir tecrübemiz olmuştu. Seçimi alma yönünde herhangi bir sürprizle karşılaşmadık. 31 Mart gecesi çok stresli geçti. Çünkü bize ıslak imzalı tutanaklar geliyor ve sisteme işleniyordu. Ekrem, kamuoyunu bilgilendirmek adına art arda açıklamalar yapıyordu. Bizim için 31 Mart gecesi çok yorucu ve oldukça uzundu.

Eşinizin İBB’de 18 günlük başkanlığının ardından mazbatası alınınca neler hissettiniz?
Üzüldük. Bu üzüntü sadece kendi adımıza yaşadığımız bir üzüntü değildi. Bu tüm İstanbullular adına yaşadığımız üzüntüydü. Bu tek kişilik bir mücadele de değildi. Tüm İstanbul halkıyla yapılan mücadeleydi. İstanbul halkının çoğunluğu size oy veriyor ve siz seçimi kazanıyorsunuz. Sonra temsil hakkını sizin elinizden alıyorlar. Kötü bir duygu. Bir bakıma da 31 Mart sonrası her şey katlanarak daha güzel oldu. Ekrem İmamoğlu sevgisi, insanların bu davaya olan inancı katlanarak büyüdü. Bizim gibi, oy verenler de büyük haksızlığa uğradı. Oy verenler bunun bilincinde.

‘Dönüşler güzel’

23 Haziran için yeni bir kampanya süreci var. Bu süreç nasıl ilerliyor? 
23 Haziran seçimi için geri dönüşler çok güzel. Hepimizi çok mutlu ediyor. Ekrem İmam-oğlu sevgisi katlanarak büyüyor. Ekrem’le birlikte birçok programa ve mitinge katılıyorum. Her yerde o sevgiyi, insanların gözlerindeki umudu görebiliyorum. 23 Haziran’da çok büyük bir farkla seçimi kazanacağız. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz ve bu ülkenin hukuk sistemine güvenmek zorundayız. Bu nedenle  aynı süreç 23 Haziran’da yaşanmamalı. Seçimi kazanan ertesi gün görevine başlamalı.

Özellikle küçük kızınız Beren, babasını özlediğini söylemişti. Bu tempo aileye ve çocuklara nasıl yansıyor?

Ekrem, büyük bir emek ve motivasyonla çalışmalarını sürdürüyor. Bu dönemde çocukları oldukça az görüyor. Sabahları okula giderken onları yolcu ediyor. O küçücük bir öpücük bile çocukların mutlu olmasını sağlıyor. Ama genel olarak çok özlüyorlar. Beren, babasına çok düşkün. Bazen şikâyet ettiği oluyor. “Anne bugün de mi babam eve gelmeyecek” diyebiliyor. Ama babalarının dışarıda ne için koşturduğunu o kadar iyi biliyorlar ki hoşgörü gösteriyorlar.
Bazen çocuklar sanki “Anne biz durumu idare edebiliyoruz. Sen bizi düşünme” diyorlar. Benim yükümü bile üzerimden alıyorlar. Ben bazen çocuklar adına da düşünüyorum. Psikolojilerinin etkilenmesini istemiyorum. Çocuklarla beraber ortayı buluyoruz. Çocuklar artık sürecin içinde. Beren, babasının projelerini tek tek sayabilir. 31 Mart gecesi biz seçimi kazanıp eve geldiğimizde ortanca oğlumun babasına sorduğu ilk sorusu, “Baba İstanbul’daki o büyük kütüphaneyi ne zaman açıyorsun” oldu. Böyle beklentileri olan çocuk babasının eve daha az gelmesini tolere edebilir. 

'EŞİTLİK İSTİYORUM'

Bir kadın ve anne olarak sizi en çok etkileyen vaat ya da proje hangisiydi?
Ekrem’in tüm projeleri İstanbul için oluşturulan çok özel çalışmalar. Ben artık herkesin tüm projelerden eşit oranda faydalanmasını istiyorum. İstanbul ve Türkiye genelinde artık bunu görmeyi hedefliyorum. Beylikdüzü’nde hayata geçirdiğimiz ‘İş’te Destek’ projemiz oldukça ses getiren ve pek çok kadının hayatına dokunan özel bir çalışma oldu. Bu projemiz  çalışmak isteyen ancak  evde küçük çocuğu veya bakmakla yükümlü olduğu yaşlısı olan, tam zamanlı çalışamayan kadınlara yönelikti. Biz bu proje ile  kadınların  yarı zamanlı olarak çalışmasına olanak sağladık. Kadınlar çalışma saatlerini  kendileri ayarlıyabildi. Proje Beylikdüzü’nde çok olumlu dönüşler aldı. Bu projeyi İstanbul’a, hatta tüm Türkiye’ye yaymayı hedefliyoruz. Kadınların hayatını kolaylaştıran, onları iş hayatına dahil eden çok özel bir proje.