Dilber Ay’ın eşinden yürek yakan sözler: Kimse gelmedi

Cengiz Semercioğlu ile Seren Serengil’in tv100’de sunduğu 'Duymadık Demeyin' programına Dilber Ay’ın eşi İbrahim Karakaş konuk oldu. Sanatçının eşi gözyaşları içinde yaşadıklarını anlattı...

cumhuriyet.com.tr

Dilber Ay’ın eşi İbrahim Karakaş'un açıklamaları;

Çok zor. Evde kalamıyorum. Sivas’a gidiyorum. Ailem beni teselli etmeye çalışıyor. Evde oturuyorduk. Bana dedi ki ‘Ya herif, ben bu ayaklardan bıktım’ dedi. Bacaklarında menisküs vardı. Ameliyat olmak istedi. Doktora gittik. Ameliyat oldu. 12 gün hastanede yattık. Ameliyat sonrası ayağında şişlik hissetti. Kontrol edildiğinde damarlarında tıkanıklık tespit edildi. O günden 3 gün sonra vefat etti.

Ölmeden önce bana “Kimse benim kahrımı çekmezdi. Allah senden razı olsun” dedi. Uyudu, saat 20.00 gibi uyandı. “Benim gözüm kararıyor” dedi. Ayağa fırladım. Baktım ağzı kitlendi. Ambulans çağırdık. Komşular yetişti, doktor ve hemşire varmış aralarında… Yalın ayak koştu geldiler. Sevgili eşinin örü o kadarmış demek ki. Ambulans geç geldi, her zaman çalışan asansör çalışmadı. İkisi de bozulmuş. Karga tulumba hastaneye götürdüler. Ellerimde öldü. Kendi kendine çok stres yapıyordu. Biraz üzüldü. Kimse gelmedi yanına… Evimize kimse gelmedi. Kardeşlerini bekledi. Bekledi de bekledi. Klibinde kullandığımız bir cenaze arabası vardı. O araba daha sonra eşimi taşıdı.

Yanında hep beni isterdi. 22 yıldır evliydik. Aramızda 20 yaş vardı. Dilber Hanım 63 yaşında deniliyor ama 71 vardı kendisi… Almanya’da tanıştık, orada oturuyorduk. Aşkımız orada başladı. Arkadaşım Eyüphan’ın evinde tanıştık. Onu ilk gördüğümde içimde bir sıcaklık oldu. Bana çok düşkündü. Başkası da olsa yanında “Herif beni sen tut” diyordu. Hatta evladı da tutsa aynı şeyi söylüyordu. Çorbasını yapardım, yemeğini ne istiyorsa…

O kadar büyük bir hastalığı yoktu aslında. Ama yürümeyeceğini sanıp korkuyordu. İnsanların gelmesini bekliyordu. Dedim ki “Biz bize yeteriz.” Parayı bilmeyen bir kadındı. Parayla işi olmazdı.

Düzce’de defnettik. Yanındaki mezarı da ben satın aldım. Gideceğimiz yer aynı. Bana özel bir vasiyeti yoktu. Ankara’daki evimizi TOKİ’den aldık. Almanya’dan benim sigortadan gelen bir şeyler vardı. Onlarla orayı aldık.

En çok torun sorunca kötü oluyorum. “Anneannem nerede” diye soruyor. Cevap veremiyorum. (Ağlıyor)