"Devletten kopmak istiyoruz"

Diyanet İşleri Başkanı Profesör Ali Bardakoğlu, "Diyanet kendi kaynaklarına sahip özerk bir kurum olmalı" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Diyanet İşleri Başkanlığı görevini yedi buçuk yıldır yürütmekte olan Profesör Ali Bardakoğlu’na ilk sorum, Diyanet’in genel idare içinde yer alan bir kamu kurumu olmasının laik devlet ilkesine aykırı olup olmadığı oldu.

Radikal Gazetesi'nden Ahmet İnsel'in haberine göre, Ali Bardakoğlu, Osmanlı döneminde vakıfların şeyhülislamlık makamına bağlı olduğunu ve mali olarak bağımsız bu kuruluşun esas olarak dini cemaatleşmenin koordinasyonu ve denetimini yaptığını belirtti. “1924 sonrasında ise cemaatle para irtibatı kesildi. Cumhuriyeti kuran irade bilinçli yaptı bunu. Böylece aynı hizmeti veren insanlar arasında eşitsizliği de önlemiş oldu. Bugün DİB’in geldiği nokta, bir bakıma kendi verdiğimiz şeklin sonucu.”

"DİB laik olabilir mi?"

 “Diyanet’in dinlere eşit mesafede bir kurum olması mümkün değil, tabiatına aykırı. Devlet laik olur ama DİB kanunda kendine verilen görevleri yapmak zorunda. DİB için İslam hak dindir, diğer dinler de öteki dindir. Vatikan’dan da tüm dinlere eşit mesafede olmasını beklemek saçmadır. Buna karşılık, DİB laiklik ilkesini zedeleyecek tavırlardan, açıklamalardan kaçınmak durumundadır. Bizim için laiklik, DİB’in hayatiyeti için son derece önemlidir.”

“Bugünkü çarpık veya sorunlu durumun alternatifi laiklik içinde yok mu” soruma, Ali Bardakoğlu net bir yanıt veriyor: “Çözüm dini kurumun otonom olmasını sağlamak. Türkiye bana göre buna hazır. Türkiye, AB sürecinde. Hâkimlere, HSYK’ya yöneticilerini seçmeleri konusunda güveniyoruz. Din görevlilerimiz de en az hâkimler kadar güvenilirdir. Bütün din görevlilerimizin kendi teşkilatını, kendi yöneticisini seçmesinde bana göre hiçbir risk faktörü yoktur.”

Yeni anayasa tartışmalarında Diyanet’in konumunun tartışılması ve değişmesi gerektiğini vurgulayan Bardakoğlu, “Toplumun en uç noktasına kadar her yerde görevlimiz var. İnsanlarla bir aradalar. İnsanlara ben devlet memuruyum diye tepeden bakan kişiler değiller. Biz topluma din dayatmıyoruz. Topluma din açısından yeni bir şekil verip bu elbiseyi giyeceksiniz demiyoruz. Diyanet, dini bilgi neyse ona göre hareket eder. Siyasetle, -iktidar olsun, muhalefet olsun- paralel veya ters düşme gibi bir kaygıyla hareket etmez. Artık sosyal alanda din görevlilerimizin de elini taşın altına koymasını istiyoruz.”


‘Sivil toplumun en sivil kurumuyuz’

Bardakoğlu, Diyanet İişleri Başkanlığı’nın bugün bile fiilen tam bir kamu kuruluşu olmadığını, ‘sivil toplumun en sivil kurumunun’ kendileri olduğunu söylüyor. Kanaat önderi konusuna değinen bardakoğlu, "Toplum, herkesin kanaat önderi olmasına razı da bir din görevlisinin topluma rehberlik etmesine mi karşı? Eğer öyleyse kaldıralım bu sistemi bütünüyle” diyor. Din görevlilerinin isteyen herkese ‘gönül doktoru’ gibi çalışması gerektiğini ilave ediyor. Köylerde öğretmenlerle din görevlilerinin bugüne kadar neden beraber çalışamadığını soruyor.