Devletin zirvesi mezuniyet töreninde

Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Nusret Taşdeler, ''Dünyanın bu bölgesinde güçlü devletlerin en etkili ve caydırıcılık yönünden en önemli unsurunun, diğer milli güç unsurlarıyla desteklenen güçlü silahlı kuvvetler olduğu da güncel gelişmelerle kanıtlanmış tarihi bir gerçektir'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Harp Akademileri Komutanlığının 2009-2010 eğitim-öğretim yılı mezuniyet töreni, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirildi.

İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan törende konuşan Orgeneral Taşdeler, Harp Akademileri'nin, 162 yıllık şanlı tarihi, günümüzdeki ulusal ve uluslararası saygınlığı ile yüce milletin iftihar kaynağı kahraman Silahlı Kuvvetlerinin en yüksek ilim ve irfan ocağı olduğunu belirtti.

Taşdeler, kurulduğu 1848 yılından bugüne kadar kahraman Silahlı Kuvvetlerinin barışta ve savaşta, ulusal ve uluslararası görevlerde, karada, denizde, havada komutan ve karargah subayı olarak başarıyla hizmet veren üstün nitelik ve yeteneklere sahip kurmay subaylar yetiştiren, yüce millete devlet kuran ve yükselten, büyük devlet adamları yetiştiren, ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün meslek hayatına yön vermenin gururunu yaşayan Harp Akademilerinin mensubu ve mezunu olmanın ömür boyu sürecek bir onur ve gurur kaynağı olduğunu söyledi.

Harp Akademilerinin kuruluşundan bu yana 1,5 asır boyunca yetiştirdiği başta Büyük Atatürk, silah arkadaşları ve aziz şehitler olmak üzere bütün komutan, devlet adamı, kurmay subaylar ile sürekli bilişim süreci içinde hizmet emek, gayret sarf eden komutanlar ile tüm personeli sevgi, saygı ve şükranla andıklarını belirten Orgeneral Taşdeler, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Türkiye Cumhuriyeti ve onun güven kaynağı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) olarak tarihin ilk çağlarından itibaren önemli politik, ekonomik, sosyal, kültürel ve askeri gelişmelerin yaşandığı ve büyük olayların cereyan ettiği, devletlerin ve imparatorlukların kurulduğu, yıkıldığı, kültürlerin karşılaştığı, medeniyetlere beşiklik etmiş büyük güçlerin çatıştığı, kavimlerin göç yollarını, ticaretin ulaştırma hatlarını üzerinde barındırmış, günümüzde enerji nakil hatlarının geçiş güzergahı olarak özel bir önem ve öncelik kazanmış olan çok zor bir coğrafyada yaşamaktayız. Sahip olduğumuz binlerce yıllık devlet gelenek ve tecrübesi, askeri ve sivil birikimimizle devletimizin bekasını sağlamak, milletimizin refah seviyesini yükseltmek, bölge barış ve istikrarının temel unsuru olan 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ana hedefi doğrultusunda dünya barışına azami katkıda bulunma yönündeki yoğun gayretlerimizi azim ve kararlılıkla sürdürmekteyiz.
Diğer taraftan içinde bulunduğumuz dönemde çevremizde, bölgemizde ve dünyada ülkemizi de yakından ilgilendiren ve önemli derecede etkileyen gelişmelerin sürekli ve süratli bir biçimde vuku bulduğu, bir görüşe göre tarihin akışının hızlandığı, belirsizliklerin hakim olduğu bir ortamda asimetrik tehditlerin, küresel ve bölgesel sorunlar ile güvenlik risklerinin ağırlık kazandığı, yeni dengelerin ve ittifakların kurulduğu bir süreçten geçmekte olduğumuzu dikkate almamız gereken çok önemli bir faktör olarak karşımızda duruyor. Tarihi tecrübemiz bize bu coğrafyada ülkemizin bütünlüğünü ve milletimizin birliğini muhafaza ederek, kendi devletimizin çatısı altında, bayrağımızın gölgesinde hür ve bağımsız yaşamanın temel şartının, güçlü olmak olduğunu göstermektedir. Dünyanın bu bölgesinde güçlü devletlerin en etkili ve caydırıcılık yönünden en önemli unsurunun, diğer milli güç unsurlarıyla desteklenen güçlü silahlı kuvvetler olduğu da güncel gelişmelerle kanıtlanmış tarihi bir gerçektir.''

Orgeneral Taşdeler, Ulu Önder Atatürk'ün 1925 yılında TSK'nın tarihi sorumluluğunu ''Türk milleti kemali azimle içtimai ve fikri tekamüle çalışırken, onu bundan alıkoyacak dahili ve harici maniaların karşısında kuvvetli, kudretli ve büyük görevini müdrik kahraman ordumuzun hazır bulunduğunu düşünerek müsterih olabilir'' sözleriyle ifade ettiğini anımsattı.

Taşdeler, ''Bu sorumluluğu yerine getirme yeteneğine sahip olduğunu Cumhuriyet tarihimiz boyunca ortaya çıkan her durum ve şartta ispat etmiş durumda olan TSK'nın gücünü oluşturan unsurların en önemlisi, yürekleri vatan sevgisi ve hizmet aşkıyla dolu olan, yüksek moral gücü, üstün nitelik ve yeteneklere sahip personelin, silahlı kuvvetlerin gücünün artırılması sürecindeki rolünü etkin biçimde oynayabilmesinin ön şartı, moral gücüyle bilgi ve beceri düzeyinin ihtiyaç duyulan seviyeye yükseltilmesidir'' dedi.

Bu önceliğin TSK'nın geleneksel yapısının temel unsurlarından biri haline geldiğini belirten Orgeneral Taşdeler, Harp Akademileri'nin bu ana hedef ve düşünceler doğrultusunda başarılı geçmişinden ve zengin birikiminden aldığı güç, Genelkurmay Başkanlığı'nın direktifleri, sağladığı imkanlar ve kuvvet komutanlarının yakın ilgi ve destekleriyle çağımızda her alanda yaşanan sürekli ve süratli gelişim ve değişimi yakından izleyerek, çağdaş eğitim ve öğretim metotlarından, teknolojinin sağladığı en önemli vasıtalardan istifade ederek, asker, sivil, öğrenci, kursiyerlerine çağın gereklerine, milletin ve devletin gerçeklerine, silahlı kuvvetlerin ve ilgili devlet kuruşlarının ihtiyaçlarına uygun olarak yetiştirmek ve kurumu sürekli geliştirme çizgisini aynı doğrultuda devam ettirmek için faaliyetlerini azim ve kararlılıkla, şevk ve heyecan içinde üstün bir gayretle yürüttüklerini anlattı.

Orgeneral Taşdeler, 2009-2010 eğitim öğretim yılında Harp Akademileri Komutanlığı bünyesindeki kara, deniz ve hava harp akademileri ile milli güvenlik akademisi ve stratejik araştırmalar akademisinde 674'ü asker, 73'ü sivil, 66'sı misafir askeri personel olmak üzere toplam 813 öğrencinin eğitim ve öğretim gördüğünü anlatarak, aynı dönemde 9 amiral, general, komutan ve yöneticinin, 83 subayın öğretim elemanı olarak görev yaptığını, konusunda uzman 173 öğretim üyesinin eğitim ve öğretime katkıda bulunduğunu, 1071 personelin de idari destek sağladığını kaydetti.


Harp Akademileri'nden 2009-2010 eğitim-öğretim yılında mezun ettiği öğrenci ve müdavim sayısının 483'ü asker, 26'sı sivil, 54'ü misafir asker olmak üzere 563 olduğunu belirten Orgeneral Taşdeler, 1935 yılından bugüne kadar 37 dost ve müttefik ülkeden 843 subayın mezun edildiğini bildirdi.

Harp Akademileri'nin, TSK'nın gelişen uluslararası askeri işbirliği faaliyetleriyle beraber verdiği kaliteli eğitime paralel olarak yükselen uluslararası şöhret ve saygınlığı nedeniyle her yıl artan misafir personele sahip olduğunu, 2009-2010 eğitim faaliyetlerine 21 ülkeden 66 subayın iştirak etmesinin gurur verici olduğunu belirten Orgeneral Taşdeler, törende 165 subay ile 31 misafir askeri personelin diplomalarının verileceğini bildirdi.

''Kurmay subay olarak mezun olan subayların aynı zamanda ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri ve liderlik konusundaki yüksek lisans diplomalarını da almaya hak kazandıklarını anlatan Orgeneral Taşdeler, şöyle konuştu:
''Bugünden itibaren TSK'nın en genç kurmay subayları unvanını kazanan bu seçkin subayların atandıkları kıta, karargah ve kurumlardaki yeni görevlerine, Harp Akademileri'nde edindikleri yetenek ve tecrübenin yanı sıra sahip oldukları enerji ve dinamizmi en etkin biçimde yansıtacak güçlü, taze heves ve heyecanla başlayacaklar. Biz her şeyden önce Atatürk'ün ordusunun mensupları, düşünce sisteminin uygulayıcıları, ilke ve devrimlerinin inançlı takipçileri olarak, manevi gıda olarak kabul ettiğimiz sevgisini daima canlı tuttuğumuz Harp Akademileri'nde, akademik eğitim ve öğretim faaliyetlerimizi ulusal önderimiz ve ebedi başkomutanımızın 'Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler bu temel eksen üzerinde ilim ve aklın rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar' sözlerinin ışığında yürüyoruz. Genç kurmaylarımızın da hayatları boyunca aynı aydınlık yolu izleyeceklerine inanıyor ve onlara güveniyoruz.''

 

Geçmişten ders çıkarmak

Genç kurmaylara günümüz ihtiyaçlarına göre belirlenen ana hedefler doğrultusunda eğitim verdiklerini anlatan Orgeneral Taşdeler, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Kurmaylara, geçmişten ders çıkararak bugünü anlamanın ve yarını tahayyül edebilmenin ancak tarih bilinciyle elde edilebilecek önemli bir yetenek olduğunu, muzaffer komutanların ve büyük devlet adamlarının tarihten ders alarak geçmişteki hatalarını tekrarlamayan şahsiyetler olarak ortaya çıktıkları düşüncesiyle ancak tarih okuyarak ve tarihi olayları gerçekleştikleri zaman ve mekan çerçevesinde analiz ederek, geliştirilebilecek tarih bilincini üst düzeye çıkarabilmek için gayret göstermeleri gerektiğini öğrettik. Komutan ve karargah subayları için harp tarihi bilgisinin taşıdığı müstesna öneme dikkati çektik.
Saygın tarihçiler ve dil bilimciler tarafından Türkleri tanımlamanın en kabul edilebilir ölçüsü olduğu ileri sürülen, tarihi gelişim sürecinde milli birliğimizin esas unsuru olarak değer kazanan, ancak giderek artan şiddette aşındırılan bozma ve kirletme teşebbüslerine hedef olan Türk dilini, zengin ve güzel Türkçemizi sevmek, öğrenmek, doğru, özenli ve etkili kullanmak, öğretmek ve maruz kaldığı tehditlerden ve yabancı dillerin tesirlerinden korumak için azami dikkat, itina ve gayreti, tarihimize ve kültürümüze karşı bir borç olduğu gibi gelecek nesillerimize karşı sorumluluk bilinci göstermemiz gerektiğini hayati bir konu olarak görüyoruz.
Okumadan bilgi, bilmeden fikir sahibi olunamayacağı görüşü, okuma alışkanlığının kişisel gelişimin en önemli vasıtası olduğu gibi toplumsal gelişim düzeyinin de en önemli göstergelerinden biri olduğu gerçeğinden hareketle, şahıslarının ve çevrelerinin okuma alışkanlığını geliştirmek için her türlü çabayı göstermeleri, okuyarak ve okutarak kendi fikri gelişimlerini sağladıkları gibi yetişen yeni nesle de iyi örnek olmaları hususu üzerinde önem ve öncelik veriyoruz.
Gönülleri büyük Atatürk'ün tarihimizin karanlık günlerindeki 'Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mesut olacak, çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin saadet ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur' sözlerinde anlamı bulan vatan ve millet sevgisiyle dolu, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerine, ulus devlet ve üniter devlet yapısına sarsılmaz bir inançla bağlı, askerlik andına ve askerliğin temel değerlerine sadakati hayat felsefesi ve en büyük erdem kabul eden genç kurmayları kutluyorum, takdir ve tebriklerimi sunuyorum. Harp Akademilerinde kazandıkları bilgi, yetenek ve deneyimlerle ülkemizin ve silahlı kuvvetlerinin geleceğine önemli katkılarda bulunacaklarına inanıyorum.''

 

Öğrencilerin konuşması

Törende daha sonra mezunlar adına akademi birincisi Hava Pilot Üsteğmen Hasan Koçak konuştu. Koçak, 2010 yılı mezun kurmay subaylar olarak TSK'nın en seçkin kurumu olan, 162 yıldır ilim ve irfan meşalesiyle yolları aydınlatan, başta Ulu Önder Atatürk Mustafa Kemal olmak üzere, birçok komutan ve devlet adamı yetiştiren Harp Akademisindeki eğitimlerini tamamlamanın gurur ve heyecanını yaşadıklarını kaydetti.

Misafir askeri personel adına konuşan Afganistanlı Yüzbaşı Sefigullah Sıddık da Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün mensup olduğu TSK'da eğitim ve öğretim görmekten gurur duyduklarını belirtti.

Meslek hayatlarının bu anlamlı dakikalarında sevinçlerine ortak olan herkese şükranlarını sunduklarını aktaran Sıddık, ''Bizler kendimize ülkemizin Türkiye ile arasındaki gönül köprüsü olarak görüyoruz. Türk vatanını vatanımızdan, Türk bayrağını bayrağımızdan ve Türk Milletini de kendi ulusumuzdan ayırt etmiyoruz. Burada kendimizi hiçbir zaman yabancı hissetmedik ve hissetmiyoruz. Burada aldığımız eğitimi ülkemiz adına paha biçilmez bir kazanç olarak görüyoruz. Kurmay Subaylığın temel niteliklerini benimsemiş olarak ülkemize dönüyoruz. Dostluk ilişkisini geliştirmek ve gelecek nesillere aktarmak Türkiye'ye olan gönül borcumuzdur. Kısa misafirliğimizin her anı kalbimizde olacak ve hafızalarımızdan silinmeyecek'' diye konuştu.

 

Gül birincilere diploma verdi

Törende, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, akademi birincileri Hava Pilot Üsteğmen Hasan Koçak, Piyade Yüzbaşı Osman Doğan ve Deniz Yüzbaşı Hasan İlhan'a diplomalarını verdi.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ikincilere, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da üçüncülere diplomalarını sundu.

Törende, daha sonra yaş kütüğüne dönem plaketleri çakıldı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Afganistan, ABD, Arnavutluk, Azerbaycan, Bangladeş, Bosna-Hersek, Cezayir, Çin Halk Cumhuriyeti, Gürcistan ve Kazakistan, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül Kırgızistan, Kore, Makedonya, Mısır, Moritanya, Pakistan, Türkmenistan ve Ukraynalı misafir askeri personele diplomaları takdim etti.
Törenin sonunda konuklar verilen resepsiyona katıldı.