'Devlet intikamcı olmaz'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında terörle ilgili olarak "Devlet intikamcı olmaz, duygularının esiri olmaz" diye konuştu.
cumhuriyet.com.trCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İstanbul'dan gelen bir grup balıkçı, konuşmasına başlamadan önce Kılıçdaroğlu'na balık ağı armağan etti. Balıkçıların sorunlarına çözüm bulmasını istediğini aktaran Kılıçdaroğlu, siyasetçilerin görevinin sorunları çözmek olduğunu söyledi.
Bazı sorunların ise bilinçli olarak çözülmediğini, kilitlendiğini, bedelini ise halkın ödediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, siyaset kurumunun, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, demokrasiyi dikkate alarak en zor sorunlara bile çözüm üretmesi gerektiğini kaydetti.
Siyasetçinin her zaman, her ülkede sorumlulukları ve görevleri olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Eğer siyaset çözüm üretmenin dışına taşmışsa, siyasetin enstrümanları birer birer devre dışı kalmışsa, siyaset kurumuna duyulan güven, umutlar, beklentiler sıfırlanıyorsa en hayati sorunlar bile tartışılmadan bir sağırlar diyaloğuna dönüşüyorsa o ülkede sorunlar çözülmez. Geldiğimiz nokta bu noktadır'' dedi.
Türkiye'nin 30-35 yıldır bedel ödediği, gencecik insanlarını toprağa verdiği hayati sorunun maalesef çözülmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Bir tarafta şiddetten medet umanlar var, diğer tarafta da şiddetin, nefretin dilini kullanan siyasetçiler. Onu ona, bunu buna kırdırarak siyaset yapılmaz'' diye konuştu.
Siyasetin dilinin toplumu kaynaştırması gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, siyasetin dilinin şiddetin ve nefretin dili olması halinde sorunların kendini göstereceğini söyledi.
'Vicdanım yoruldu'
Kılıçdaroğlu, önceki gün şehit olan 17 evladını daha toprağa verdiğini anlatarak, şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine ve Türk milletine başsağlığı, sabır, metanet diledi. Neredeyse her grup toplantısına başsağlığı dilekleriyle başladığını dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Benim vicdanım yoruldu. Bir toplum bu kadar büyük acıları yaşamamalı, yaşatmamalıyız bu acıları. Bunun sorumlusu başka birisi değildir. Bunun sorumlusu bu ülkeyi yönetenlerdir'' ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Adım gibi bir şeyden eminim, bu kavganın kazananı olmaz. Bu çatışmanın kazananı olmaz. Kardeş kanının döküldüğü bir yerde kimse başarıya ulaşamaz. Yeni bir anlayışa, iklime, yeni bir yönetime ihtiyacımız var. Türkiye'yi kucaklayan bir dile ihtiyacımız var. Kavgasız, tasasız bir ülkeye ihtiyacımız var. Sorun şu; biz bu lanet çemberinden ne zaman, nasıl kurtulacağız? Dostluğun, barışın, sevginin egemen olduğu bir Türkiye kurmak zorundayız.''
'Terör örgütünün tuzağına düşmeyiniz'
Tarihe ve çevre ülkelere bakıldığında kardeş kavgasının kazananının olmadığının görüleceğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Biz bu sorunu çözmek zorundayız. Şiddete bel bağlamadan çözmek zorundayız'' dedi. Türkiye'nin tarihi tecrübesinin birlik ve beraberliğe, omuz omuza mücadeleye dayandığını kaydeden aktaran Kılıçdaroğlu, ''Gençlerimize söylüyorum, sakın ola ki terör örgütünün tuzağına düşmeyiniz. Bu ülke hepimize yeter. Biz bu ülkede barış içinde yaşayabiliriz. Kardeşçe, huzur içinde yaşayabiliriz. İnsan sevgisi hepimizin yüreğindeki ortak payda olmak zorundadır'' şeklinde konuştu.
Gelinen noktada bazı kentlerden bugüne kadar görülmemiş, ağırlıkta tehlike sinyalleri alındığını ileri süren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Bir toplumsal çatışma süreci başlarsa bunun sorumlusu Hükümettir. Beylik laflar ediyoruz; ezeceğiz, kıracağız, geçeceğiz. Başka şeyler de söylüyoruz; analar ağlamasın diyoruz. Başka şeyler de söylüyoruz; barış diyoruz, umut diyoruz. Başka şeyler de söylüyoruz; herkesin çalışacağı, üreteceği bir Türkiye diyoruz. Ama bunlar yetmiyor. Cin şişeden çıkmıştır. Hükümet hala cinin şişeden çıkmadığını sanıyor. Ne olduğunu farkında değil hala.''
Parlamentonun ülkede yaşananlar konusunda yeteri kadar bilgilendirilmediğini, oysa sorunların çözüm yerinin TBMM olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Neden konuşmuyoruz? Neden birbirimizden nefret edebileceğimiz bir süreci bu Hükümet başlatıyor? Neden nefretin, şiddetin dilini kullanıyor. Barış varken savaş neyimize, kavga neyimize?'' dedi.
Kılıçdaroğlu, iktidarın herkesi kuşatan, kucaklayan çözümler üretemediğini, parlamentoda ortak aklı egemen kılamadığını da söyledi. Sağlıklı çözümler üretilmemesinin halkı kandırmak anlamına geldiğini ve sorunların bedelini halkın ödediğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''17 şehidimizin cenaze törenine katıldık, bir şehidimizin çocuğu annesinin karnında. Bu annenin çektiği acıya hangi yürek dayanır? Bu annenin çektiği acının hesabını kim verecek? Milleti kandırıyoruz. 'Aslansın, kaplansın' diyoruz. 'Şu kadar şehidimiz var, şu kadar terörist öldürdük'... Olaya daha farklı bakmak zorundayız. İnsani pencereden bakmak zorundayız. Elbette ki terörle mücadele edeceğiz, elbette ki teröre pabuç bırakmayacağız ama halkla terörü ayırmak zorundayız. Aksi halde teröre su taşımış oluruz. Devlet yönetmek kolay bir iş değildir, devlet yönetenlerin sorumlulukları vardır. Devleti yönetecek kişi hesap, kitap işini bilen kişi olmalıdır. Hop kalkalım, hop oturalım, böyle devlet yönetilmez, böyle devlet de olmaz. Devlet toplumun sağduyusuna güvenecek, devleti yönetenler de ona güvenecek. Devlet 'her ne pahasına olursa olsun' demez. Derse maliyeti çok ağır olur. Devlet böyle bir yaklaşım içinde olmaz. Devlet kan davası gütmez. Devlet intikamcı olmaz, devletin asabı bozulmaz, sinirleri bozulmaz. Devlet duygularının esiri, tutsağı olmaz, öfkeye kapılmaz, öfkeyle iş görmez. Devlet demek soğuk, buz gibi akıl demektir. Devlet realiteye sırtını dönmez.''
Bu ilkelere devleti yöneten siyasetçilerin de sahip olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Devleti yönetenler kin ve nefret tohumları ekiyorsa siz barışı sağlayamazsınız'' dedi.
'Şehitlerin kanları senin iki yakandadır'
AKP'nin 2002 yılında terörü sıfır noktasında devraldığını, ancak gelinen noktada yer yerden feryatlar yükseldiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, ülkeyi bu hale getirenlerin sorumluluğu olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Ülkeyi kim bu hale getirdiyse çıksın ortaya diyorsanız, size o ortaya çıkacak kişiyi söylüyorum. O kişi Recep Tayyip Erdoğan. Sorarsanız ona kendisinin hiçbir suçu yok. Kimin suçu var? Ona göre tarih suçlu, coğrafya suçlu, komşularımız suçlu, küresel güçler suçlu, medya suçlu, terör örgütü suçlu, çocuklarını terör örgütüne kaptıran anneler suçlu. Kim suçsuz? Recep Tayyip Erdoğan'ın suçu yok. Böyle bir anlayış olur mu? Ben sormak istiyorum; muhalefet suçlu, medya suçlu, herkes suçlu, iyi de bunların hiç birisi devleti yönetmiyor ki. İktidar olan sensin. Asıl sorumlu olan sensin. Bütün şehitlerin kanları senin iki yakandadır. ''
'Zamanı gelir risk de üstleniriz'
Kılıçdaroğlu, şehit annelerinin kendisine ısrarla ''Bitsin bu olay'' dediğini belirterek, bu olayların bitmesi için CHP'nin iktidar olması gerektiğini söyledi. CHP'nin sorunların üzerinden gelebileceğini, çünkü aynı zamanda devlet adamı kimliği taşıdıklarını belirten Kılıçdaroğlu, ''Zamanı gelir risk de üstleniriz. Devlet adamlığı budur. Hiçbir yurttaşımın hayatı bir başka şeyden önemli değildir. Benim yurttaşımın, askerlerimin saçlarının teline zarar gelmesini istemem. Onların hepsi ana kuzusudur'' dedi.
'Bu bir patolojik vaka'
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Recep Tayyip Erdoğan'a sormak isterim: 'Dicle kenarında dul bir kadının koyununu kurt kaparsa, Allah onun hesabını senden sorar.' Bu var. Bir iki koyun değil, beşer onar değil, binlerce gencecik kuzumuzu kurtlar kaptı. Ben merak ediyorum Recep Tayyip Erdoğan, her şehit haberinden sonra sen acaba aynaya nasıl bakıyorsun? Nasıl uyku uyuyabiliyorsun? O analar ağlarken, umutsuzluğa gömülürken sen çocuğunu nasıl sevebiliyorsun? Memleketin dört bir yanında feryat figan yükseliyor, Recep Tayyip Erdoğan Rize'de, 60-70 yıl önce anasının basanın ne kadar yoksul olduğunu anlatıyor ve onunla kendini tatmin etmeye çalışıyor. İnsanda vicdan olur. 17 çocuğumuzu daha toprağa bile vermemiştik. Bu bir patolojik vakadır. Sıradan insan olsaydı hekime teslim ederdik, zaten sorunumuz kalmazdı. Ama patolojik vakanın kendisi Başbakan. Hangi doktora teslim edeceğiz? Tek yolu Recep Tayyip Erdoğan'ı millete teslim etmek. O kadar ki Başbakan olduğu için iktidarı da patolojik hale getirdi. Düşünün Adalet Bakanı 'beni aşar' diyor, İçişleri Bakanı 'beni aşar' diyor, Çevre Bakanı 'beni aşar' diyor. Kim karar verecek? Recep Tayyip Erdoğan karar verecek. Eğer bir iktidar, bütün Bakanlar Kurulu her kararında 'Bu beni aşar' diyorsa, o zaman bu ülkenin sorunları çözülemez. Kimse de AKP'yi çözümün merkezi görmesin. AKP, sorunların merkezidir, çözümün değil.''
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, her şehit cenazesinden sonra, şehit yakınlarının yürüdüğünü ifade ederek, ''Hepsi fakir fukara insanlar. Yemen Türküsü'nü biliyorsunuz, 'Zenginimiz bedel öder, askerimiz fakirdendir' der. O fakirlerin hakkını kim savunuyor? Onların hayatı bu kadar ucuz mu? Bu ülkeyi seven, insanını seven her yurttaşımızı, AKP'ye karşı daha dirençli olmaya davet ediyorum'' diye konuştu.
'İktidar şiddetin bir parçası...'
Türkiye'nin pek çok sorunla karşı karşıya olduğunu, ülkenin şiddet sarmalından dışarı çıkamadığını belirten Kılıçdaroğlu, iktidarın da şiddetin bir parçası olmaya başladığını söyledi. Türkiye'nin toplumsal çatışma ortamına sürüklenmek istendiğini öne süren Kılılaçdorğlu, Anamuhalefet Partisi'nin Genel Başkanı olarak, bu konuda Hükümet'in dikkatini çekmesinin kendisinin bir görevi olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Ben geceleri rahat uyuyamıyorum, Beyefendi rahat uyuyor. Ben, 'Ne olacak bu memleketin geleceği?' diyorum, Beyefendi'nin umurunda bile değil. 'Ben nasıl Cumhurbaşkanı olacağım' diye düşünüyor. Şehitlerin sırtına binerek bu ülkede sen Cumhurbaşkanı olamazsın'' diye konuştu.
AKP'nin hem içeride hem dışarıda 'bela arayan Hükümet' olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, böyle bir Hükümet'in Cumhuriyet tarihi boyunca görülmediğini söyledi.
Ülkede acı, gözyaşı, şiddet ve kinin olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Kendisini defalarca uyardım. 'Ya şiddet dilini kullanma ya sus' dedim. 'Hayır. Ben istediğim gibi konuşurum' dedi. Sen istediğin gibi konuş da bedelini bu milletin fakir fukarası ödüyor, senin ailen, çocukların ödemiyor'' dedi.
'Gensorudan şikayet ediyorlar'
Demokrasilerde kendi halkına bu kadar ağır bedeller ödeten siyasal iktidarların koltuklarında oturamayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, ''Hele hele patolojik bir vaka hiç oturamaz'' dedi. Ancak sevginin egemen olduğu coğrafyada barış olabileceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Anayasa, 'tasada ve kıvançta' olmaktan söz eder. Bu da birlik olmaktan geçer. O birliği sağlayacak olanlar da iktidarlar, yani yöneticilerdir. Eğer yöneticiler toplumu ayrıştırıyor, kutuplaştıyorsa, Türkiye'de barış, birlik sağlanamaz. CHP'nin her zamandan fazla sorumlulukları var. Her CHP'linin sorumlulukları var. Biz parlamentoda bütün sorunları çözmek isteriz. Gensorudan şikayet ediyorlar. Gensoru iktidara hesap sorma yoludur. Sen yolsuzluk yapacaksın da ben gensoru vermeyecek miyim? Biz parlamentoda sorunları çözmek için çaba harcayan siyasal partiyiz. Hiçbir şeye kategorik olarak 'ret' cevabı vermedik. Ülkenin yararına olana 'evet' diyoruz, aksi halde 'hayır' diyeceğiz. Bu bizim görevimizdir. Bize, 'CHP çözüm üretmez, CHP sadece eleştirir' dediler. Biz çözüm üreten partiyiz, çözümü dillendiren, çözüme katkı veren partiyiz. Çünkü biz halkın partisiyiz.''