DEVA Partisi'nden Danıştay'a İstanbul Sözleşmesi'nin feshine karşı başvuru

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi’nin kadın yöneticileri Danıştay’a kadar yürüyerek, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi kararının iptali için dava açtı. DEVA Partisi Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen, “Biz bugün bu hukuksuzluğun, yok hükmündeki çekilme kararının düzeltilmesi için Danıştay’a davamızı açıyoruz. ‘Bahaneleri bırakın! Şiddete uğrayan kadınların yardım çığlıklarını duyun!’ diyoruz” açıklamasını yaptı.

ANKA

İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı kararı ile feshedilmesine karşı bir partiden daha yargı hamlesi geldi. Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi’nin kadın yöneticileri, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilme kararının iptali için Danıştay'a başvurdu.

DEVA Partisi genel merkezinden minibüsle hareket eden DEVA Partili kadınlar, Danıştay’a yakın bir noktada inerek, ellerinde "Deva yaşatır", "Deva kadında", "Şiddet sustukça çoğalır", "Şiddete suskun kalmayacağız" yazılı dövizlerle  Danıştay'a yürüdü.

Burada bir konuşma yapan DEVA Partisi Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen, "Danıştay yetkililerinden beklentimiz; ‘İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmenin iptali’ne yönelik açtığımız davanın kararını hiçbir etki altında kalmadan, tüm şiddet gören kadınları vicdanlarında hissederek, vicdanlarının sesini dinleyerek, Türkiye’deki tüm kadınlar için vermeleridir" dedi.

Danıştay’ın önünde konuşan Esen'in açıklamasından başlıklar şöyle:

HUKUKSUZDUR, MESNETSİZDİR: "Biz bugün bu hukuksuzluğun, yok hükmündeki çekilme kararının düzeltilmesi için Danıştay’a davamızı açıyoruz. ‘Bahaneleri bırakın! Şiddete uğrayan kadınların yardım çığlıklarını duyun!’ diyoruz. İstanbul Sözleşmesi, tam adıyla ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ 2011 yılında Ak Parti hükümeti tarafından bu yüzden imzalandı. Şimdi, üzerinden 10 yıl geçmişken, sırf bazı kesimleri memnun etmek adına bu Sözleşme’den çekilme kararı vermek yersizdir, hukuksuzdur, mesnetsizdir.

HUKUKEN YOK HÜKMÜNDEDİR: 2014’ten bu yana yürürlükte olan bir Sözleşmeyi sudan bahanelerle, üstelik usule aykırı olarak geçersiz saymaya kalkmak kimsenin yetkisinde değildir; TBMM’den onaylanarak geçen uluslararası bir sözleşmeden ancak TBMM kararı ile geri çekilmek mümkündür. Çıktık, oldu, bitti açıklamaları tek taraflıdır. Hukuken ‘yok’ hükmündedir. Bugün de bu hukuksuzluğun ve keyfiliğin düzeltilmesi için Danıştay’a dava açıyoruz, eş zamanlı olarak tüm ülkede onlarca ilimizde davalar açılıyor, farklı illerimizde birçok kadın vekaletleriyle bu davaya dahil oluyor. 

AİLE YAPISI İÇİN TEHDİT DEĞİLDİR: Bilinmelidir ki İstanbul Sözleşmesi aile kurumu ya da geleneksel aile yapısı için bir tehdit değildir. İstanbul Sözleşmesi yurt dışından dayatılan bir sözleşme değildir. İstanbul Sözleşmesi’nde eşcinsel evliliklere ilişkin hiçbir ibare bulunmamaktadır. Sözleşme öncelikle kadına karşı şiddeti önlemek amaçlı olup, kişilerin eşcinsel olmasını özendirmeye yönelik bir niyet ya da ifade içermemektedir. Sözleşme’de eşcinsellerin zikredildiği tek hüküm ayrımcılık ve şiddet yasağı için düzenlenmiş olan 4. Maddedir, buradaki hüküm zaten Anayasamızda ve TCK’da ve ilgili diğer mevzuatımızda olan bir hükümdür.

ETKİ ALTINDA KALMADAN KARAR VERİLMELİ: Danıştay yetkililerinden beklentimiz; ‘İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmenin iptali’ ne yönelik açtığımız davanın kararını hiçbir etki altında kalmadan, tüm şiddet gören kadınları vicdanlarında hissederek, vicdanlarının sesini dinleyerek, Türkiye’deki tüm kadınlar için vermeleridir."