Dev-Yol sanıkları 'zamanaşımı' istemiyor

30 yıldır süren tarihi Dev-Yol ana davasının sanıkları zamanaşımından dosyanın düşürülmesini istemiyor. Yargıtay'da yarın yeniden hakim karşısına çıkacak sanıklar, zamanaşımının "aslında suçlusunuz" anlamına geldiğine dikkat çekerek, aklanmak istediklerini belirtiyor.

cumhuriyet.com.tr

Dev-Yol'un ana davası, sanıkların ilk gözaltına alınmalarından bu yana 31 yıl geçti ve davada sanıklar 4. kez Yargıtay'da yarın hakim karşısında savunma yapmaya hazırlanıyor.

İddianamesi 1982 yılının Şubat ayında açıklanan ve aynı yıl Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nde 574 sanıklı olarak başlayan davada daha sonra düzenlenen ek iddianameyle sanık sayısı 723'e çıktı ve Dev-Yol ana davası 19 Temmuz 1989'da sıkıyönetim mahkemesince karara bağlandı.

Sanıklardan 7'sine idam, 39'una ömür boyu hapis cezası verildi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 1995 yılında sanıklardan 23'ü hakkında verilen cezayı az bularak idam cezası verdi. Yargıtay'ın bu kararıyla dava, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 1996 tarihinde yeniden görülmeye başladı. Mahkeme, Yargıtay'ın isteği doğrultusunda 16 Temmuz 2002'de, sanıklardan 22'si hakkında idam cezası verdi. Sonra da bu karar, "iyi hal" ve "yaş küçüklüğü" gibi nedenlerle 20 sanık için müebbet hapis, iki sanık için de 16 yıl 8 ay hapis cezasına indirildi.

2004 yılında yeniden Yargıtay 11. Ceza Dairesi'ne gelen davada idam cezasının kaldırılması nedeniyle bir kez daha bozuldu ve yerel mahkemeye gönderildi. Yargıtay aşamasında klasör ve belge eksikliğini tespit eden sanık avukatları bu tür hukuka aykırılıklar nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu ancak talepleri reddedildi.

2005 yılında Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden açılan Dev-Yol davasında bu kez 20 sanık hakkında "Anayasal düzeni zorla değiştirmek" suçu sabit görülerek, ağırlaştırılmış müebbet hapis, iki sanığa ise yaş küçüklüğü nedeniyle 16 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Dosya 3. kez Yargıtay'a geldi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2009 yılında 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin mahkumiyet kararını "sanıkların savunma haklarının kısıtlandığı" gerekçesiyle bozarak, dosyayı yeniden 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne iade etti.

Mahkeme Yargıtay'ın bozma gerekçelerine uymayarak, 2010 yılında eski kararını aynen tekrarladı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 2011 tarihli tebliğinde, sanıklardan Mehmet Akın Dirik, Melih Bekdemir, Bünyamin İnan, Halil Yasin Ketenoğlu, Cahit Akçam, Yalçın Bürkev, Murat Parlakay Atalay Dede, Nurettin Aytun, Celal Mut, Mehmet Hassoy, Hilmi İzmirli, Hüseyin Aslan, Veli Yıldırım ve Yusuf Yıldırım yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesini, Nuri Özdemir, Emin Koçer, Hasan Ertürk hakkındaki mahkumiyet kararlarının onanmasını, Yaşar Kambur hakkındaki kararın da "savunma hakkının kısıtlanması" gerekçesiyle bozulmasını talep etti.

Davanın 30 yıllık sanıkları ise yarın yeniden Yargıtay'da hakim karşısına çıkarak savunma yapacak. Sanıklar, dosyanın zamanaşımından düşmesi yerine aklanarak davanın sonuçlanmasını istiyor. Kendilerinin 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından gözaltına alındıklarını ve 90 günü aşan sürede gözaltında en ağır işkencelere maruz kaldıklarını savunan sanıklar, Emniyette hazırlanan polis fezlekelerine dayanılarak hazırlanan iddianamelerle sıkıyönetim mahkemelerinde 5 ile 8 yıl sürelerle tutuklu olarak yargılandıklarına dikkat çekiyor.

Dev-Yol davasının 12 Eylül ürünü bir dava olduğunu belirten sanıklar, 12 Eylül darbesini yapanlar hakkında dava açıldığı ve dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın "anayasal düzeni şiddet yoluyla değiştirmekten" yargılanacaklarını anımsattı.

Devrimci Yol davası sanıklarının da Evren tarafından "anayasal düzeni cebir yolu ile değiştirmeye teşebbüs etmek" suçuyla yargılandıklarını ironi olarak nitelendiren Dev-Yol davası sanıkları, adalet sisteminin "Evrenleri mi yoksa onların yargıladıkları hakkında mı mahkûmiyet hükmü kuracağına bir karar vermek" zorunda olduğuna dikkat çektiler.

Dev-Yol davasında verilecek zamanaşımı nedeniyle davanın düşürülmesi kararının "aslında suçlu da olabilirsiniz ama ne yapalım ki zamanaşımı dolduğu için sizi mahkûm edemiyoruz" anlamı taşıyacağını savunan sanıklar, zamanaşımı kararı yerine davanın 12 Eylül darbesi sonrasında açılmış ve hukuk dışı koşullarda oluşturulmuş bir dava olduğunun kabul edilmesi gerektiğinin ve sanıkların aklanmasını sağlayacak yönde bir kararın verilmesi istiyor.