Derin Danışman Dönemi...

Geleceğe güven sıfır. Herkeste yoğun bir karamsarlık. Adım başı karışıklık, curcuna. Doğaya saygısızlık doruklarda. Doğa eşittir rant anlayışı egemen. İnsanı insan yapan sanatın içine tükürenler bunlar değil mi? En acısı Cumhuriyetin değerlerinin kemirilmesi...

Şimdi üçbuçuk okuyan

Derin danışman olur

Koca Yunus, o bilge kişiliğiyle ortada beliriyor, alaylı bir biçimde bugünkü yönetimin uçuk danışmanlarına can evinden dokunuyor. Sanki şu an söylenmiş, dumanı üstünde.

Acaba bu sığlık nedendir? Ortaçağda Avrupa’da papaz olmadan devlet memurluğuna atama yapılmazmış. Son yıllarda bizde izlenene benziyor mu? Sözünü ettiğimiz danışmanlar bu kaynaktan gelmesin?..

Bir derin danışman, ABD yetkililerine Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı için, “Bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın!” diye üflemedi mi? Bir ulusa, bundan daha aşağılayıcı söz olabilir mi? Peki, Tayyip Bey bunu nasıl karşıladı? Ağzını açtı mı? İşine gelmeyince duymaz.

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın öldüğü gündü. Tayyip Bey’in şiir okuma damarı kabarmış. “Bir Dağlarca şiiri okuyacağım” deyip bir başka şairden şiir okumasın mı? Ne okuyan doğruyu biliyor, ne okutan! Derin danışmanlık işte bu!

Şöyle bir çevrenize bakınız. Atılan çarpık adımları gördükçe, o kadarcık okudukları bile kuşkulu geliyor. Örneğin eğitim, sağlık, bayındırlık, doğa, çevre konularına yaklaşımları çirkinliklerin katmerlisi. Tersine giderek amaca varıldığı nerede görülmüş?

Her atılan yanlış adım, kamuya yapılmış saygısızlıktır. Eğitim izlenceleri yazboz tahtası, nerdeyse her ay değişiyor. İçerik yönünden tümü tartışmalı. Sağlık hizmetlerinin durumu ortada. Her an varlığı eriyen, etkisizleştirilen Emekli Sandığı...

Geleceğe güven sıfır. Herkeste yoğun bir karamsarlık. Adım başı karışıklık, curcuna. Doğaya saygısızlık doruklarda. Doğa eşittir rant anlayışı egemen. İnsanı insan yapan sanatın içine tükürenler bunlar değil mi? En acısı Cumhuriyetin değerlerinin kemirilmesi...

Derin danışmanların yaptıkları saymakla bitmez. Üstün başarılarını tarih daha açık yazacaktır.