‘Derdimiz sahip olmak değil, sahip çıkmak’

‘Düşler Ülkesi: Troya’ sergisi, Çanakkale’de sergilendikten sonra 26 Ekim’e dek İstanbul Arkeoloji Müzeleri Darphane-i Amire’de sanatseverlerle buluşuyor.

ORHUN ATMIŞ

“Düşler Ülkesi: Troya” başlıklı sergi Çanakkale’nin ardından şimdi de İstanbul’da. Küratörlüğünü Derya Yücel’in üstlendiği, Etnik Popüler Sanatları Koruma ve Geliştirme Derneği (EPOS7) ve yeni nesil sanatçı platformu BASE işbirliğiyle düzenlenen serginin destekçisi Kale Grubu’nun Başkanı Zeynep Bodur Okyay “Türkiye’nin geleceğinde yeni başarı hikâyeleri oluşturmakla ilgili bir derdimiz var. Özgün işleri yapmak, yaratıcı ve ilham verici işlerin içerisinde olmak ve buna hevesli olan kişileri cesaretlendirmekle ilgili bir derdimiz var. Bizim misyonumuz da bu” diyor. İşte Okyay ile yaptığımız söyleşiden bize kalanlar...

Bu yıl Troya yılı malum ve birçok etkinlikle geçen bir sürecin içindeyiz. Troya’nın kültürel mirasımız açısından önemini nasıl yorumluyorsunuz?

Dünyanın en eski seramiklerinin Anadolu’da doğduğu, çömlekçi çarklarının tarih sahnesinde ilk ortaya çıktığı yerin Troya olduğu biliniyor. Anadolu’daki prehistorik kazıların ilkinin gerçekleştiği, dünya kültürel mirasının önemli varlıkları arasında gösterilen Troya’nın kültür olarak da önemsenmesini istiyoruz. Burada çanak, çömlek kültürü var. Bağcılık, şarapçılık, tarım ve bunları saklamak için yapılan küpler, seramik kültürü var. Çanakkale’nin ‘Çanak’, ismi de Troya’dan geliyor ve Troya’nın o zamanki eserleri yavaş yavaş değişerek bu hale geliyor. Sonra kendimize ait meşhur Çanakkale testileri var. Seramik kültürü burada aslında çok derine gidiyor.
Seramik alanında, biz modern anlamda endüstri kurabiliyorsak bence bu köklere dayanıyor. Burada o maya, o kültür, o anlayış, onu işleme yeteneği ve tabii hammadde var. Biz de o kültürü günümüze taşımış oluyoruz. Dolayısıyla Troya’yı sahiplenmek bu coğrafyanın kadim değerlerinden birine ve dünya mirasına sahip çıkmakla eşdeğer.

Troya Müzesi de açıldıktan sonra bu sergideki işlerin orada sergilenmesi gibi bir düşünce var mı?

Bu benzersiz coğrafyada hüküm süren ve yaşadıkları dönemde önemli kültürel ve sosyal gelişmelere imza atan uygarlıkların izlerini, halen devam eden kazılar sayesinde büyük bir ilgiyle takip ediyoruz. Tarihi mirasın gün yüzüne çıkarılmasında büyük emekleri olan Troya Kazı Alanı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan ve ekibine çok şey borçluyuz. Dünyanın en önemli çağdaş arkeoloji müzelerinden biri olması beklenen ‘Troya Müzesi’nin açılışını da heyecanla bekliyoruz.
Genç sanatçılarımız da, Çanakkale ve Türkiye’nin birçok şehrinden gelerek, ‘Düşler Ülkesi: Troya’ projesi için buluştu. Birbirinden farklı çalışmalar üreten genç sanatçılarımızın keşfedilmesini sağlayan bu eserlerin, eğer koşullar elverirse, müzede de sergilenebileceğini düşünüyorum. Bizim ülke olarak en büyük miraslarımızdan biri olan Troya üzerine hayata geçirdiğimiz her şey aslında bizim zenginliğimizdir.

Çanakkale’deki sergiye Çanakkalelilerin ilgisi nasıldı? Çanakkale’ye gelen turistler de ilgi gösterdi mi?

‘Düşler Ülkesi: Troya’ sergisi Çanakkale’de geniş bir kesime hitap etti. Şehrin merkezinde bulunan Çanakkale Piri Reis Müzesi’nde düzenlenen sergi, turistler dahil beklentilerin üzerinde yoğun bir ilgi gördü. Troya’nın doğduğu topraklarda efsanenin yeniden canlandırılması büyük bir anlam taşıdığı kadar; İstanbul, Ankara ve İzmir gibi sanat projelerine nispeten doymuş şehirlerin ve sanat çevrelerinin dışına çıkılarak, kültürel mirasın kitlelerle buluşturulması açısından çok önemli buluyoruz.

İstanbul’daki sanatseverler için serginizi nasıl tanımlarsınız?

‘Düşler Ülkesi: Troya’nın, ait olduğu topraklardan sonra İstanbul’da yeniden sergilenmesi çok önemli. Özellikle İstanbul Arkeoloji Müzeleri Darphane-i Amire gibi tarihi dokusu olan bir mekânda bu eserlerin sanatseverlerle buluşturulmasıyla, kültürel mirasımız daha geniş kitlelere ulaştı.
“Düşler Ülkesi: Troya” 26 Ekim’e dek İstanbul Arkeoloji Müzeleri Darphane-i Amire’de ziyarete açık.