Depremin yarattığı ruhsal sorunlar hala devam ediyor

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tamer Aker, Marmara depreminin tetiklediği psikiyatrik sorunlarla hala uğraştıklarını belirterek, depreme bağlı ruhsal sorunların izlerinin de görülmeye devam ettiğini söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Aker, 17 Ağustos 1999 tarihinde Türkiye'nin en büyük felaketlerinden birini yaşadığını ifade ederek, bu depremden sonra pek çok kişide önemli sağlık sorunlarının ortaya çıktığını, bu sağlık sorunlarının başında da ruh sağlığı sorunlarının geldiğini söyledi.

Deprem sonrası ortaya çıkan ruh sağlığı sorunlarına bakıldığında, özellikle korkunun neden olduğu rahatsızlıklarla karşılaştıklarını ifade eden Aker, ''Gece uyuyamama, kabuslar görme, sık sık deprem oluyormuş gibi tekrar tekrar düşünme, depremi hatırlatan yerlerden, kişilerden, binalardan kaçınma isteği, sinirlilik, çabuk öfkelenme, dikkatini toplayamama ve hayattan zevk almama gibi ''travmatik stres'' olarak adlandırılan sorunların çok baskın olduğunu söyledi.

Aker, deprem sonrası ortaya çıkan sorunların yalnızca bunlar olmadığına değinerek insanların çok büyük oranda, çok sevdiği bir çok yakınını aniden çok dramatik bir şekilde kaybettiğini, bunun sonucunda uzamış yas tepkileriyle karşılaştıklarını dile getirdi.

Depremin genel olarak tüm ruh sağlığı sorunlarını arttırdığını vurgulayan Aker, deprem felaketi yaşamış bir ilde, deprem yaşamamış başka bir ile göre herhangi bir ruh sağlığı sorununa daha fazla rastlandığını kaydetti.

Sorunların sadece ''travmatik stres'' ya da ''yas'' anlamında düşünülmemesi gerektiğine dikkati çeken Aker, depremden sonra bölgede yapılan araştırmaların da bu bulguları destekleyecek nitelikte olduğunu söyledi.

Aker, çadır kentlerde ilk yıllarda yapılan çalışmalarda, ruhsal sorunların yaygınlığının çok yüksek olduğunu ve ilk yıl içerisinde yapılan çalışmalarda, her on kişiden dördünde ruhsal patolojinin saptandığını anlatarak, yıllar geçtikçe ruhsal sorunların yaygınlığı ve sıklığında azalma görüldüğünü ifade etti.

''Van depremi Kocaeli'yi tetikledi''

Prof. Dr. Aker, Van depremin ardından bir takım sorunların Kocaeli'de tetiklendiğine işaret ederek, depremlerin olumsuz ruhsal sonuçlar doğurduğunu hatırlamakta fayda olacağını söyledi.

Deprem sonrası yapılması gereken ilk şeyin, depremin sonuçlarından insanları korumak için daha sağlam binalar, daha sağlam altyapılar inşa etmek, bunun yanı sıra bir şekilde deprem yaşamış bölgelere, topluluklara psikolojik desteği en iyi şekilde sunabilmek olduğunu belirten Aker, Marmara depreminden sonra bu konuda yeterli bir bilgi birikimi, uygulama tecrübesi edindiklerini ifade etti.

Aker, insanların doğrudan depremin etkileriyle gelmediklerini fakat deprem yaşantısının kişinin panik ataklarını arttırdığını vurgulayarak, ''Depremin olumsuz etkilerini zaman zaman bizde gündelik uygulamamızda görüyoruz. Özellikle korku tepkilerine rastlamasak da depremin tetiklediği diğer psikiyatrik sorunlarla hala uğraşıyoruz'' diye konuştu.

İnsanların depremden sonra ortaya çıkan depresyonu şu anda tekrarlayabildiklerine dikkati çeken Aker, şöyle konuştu:

''Korku, dehşet ataklarını arttırmış olabiliyor ve panik hastalığına dönüşmüş olabiliyor, uyku bozukluğu ya da deprem sonrası kaybettiği bir yakınını hala unutamamış, yasını tutanlar olabiliyor. Bir şekilde depreme bağlı ruhsal sorunların izlerini hala görebiliyoruz. Fakat bu zaten tüm dünyada böyledir. Yüzde 40 oranlarında görmesek bile yüzde 3 oranlarında depremin ruh sağlığını bozduğunu, her yüz kişiden üçünü olumsuz yönde etkilediğini, hastalık seviyesinde olmasa bile, sorun düzeyinde olumsuz yönde etkileyebildiğini gözlemleyebiliyoruz.''
 

''Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği''

Prof. Dr. Aker, Kocaeli'de yaşanan depremin ardından ruh sağlığı derneklerinin ''Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği'' çatısı altında toplandığı vurgulayarak, bu birliğin yurt içi ve yurt dışında doğal, insan kaynaklı pek çok afette müdahale ettiğini bildirdi.

Sri Lanka'da, Pakistan'da, Endonezya'nın Açe Bölgesi'nde psikologlar, psikolojik danışmanlar, sosyal hizmet uzmanları, çocuk ve gençlik ruh sağlığı uzmanları gibi diğer meslek örgütleriyle birlikte çalıştıklarını belirten Aker, Türkiye Kızılay Birliği'nin bu birliğin önemli yapı taşlarından biri olduğunu söyledi.

Aker, daha sağlıklı, yaygın, sürekli ve kalıcı hizmetler verebilme amacıyla yola çıktıklarını ifade ederek, ''Bu amacı da büyük oranda gerçekleştirdik. Aynı zamanda Türkiye'deki doğal ve insan kaynaklı afetlerde de bu birlik çerçevesinde müdahale ettik. Van depreminden sonra bu tür uygulamaları yerinde yaptığımız ortaya çıktı. Orada gerçekten de geniş kapsamlı bir müdahale yapma şansı oldu'' diye konuştu.