Deprem raporu korkuttu
TBMM Deprem Riskini Araştırma Komisyonu, İstanbul Milletvekili İdris Güllüce Başkanlığında çalışma raporunu TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'e sundu. Komisyon Başkanı Güllüce, Türkiye topraklarının yüzde 96'sının deprem kuşağında olduğunu belirtti.
cumhuriyet.com.trTBMM Deprem Riskini Araştırma Komisyonu Başkanı Güllüce Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, 4 aylık bir çalışma sürecini tamamladıklarını ve bu sürecin sonunda depremle ilgili bir yol haritası oluşturacağını düşündükleri raporlarını tamamladıklarını belirtti.
Komisyonun 4 aylık çalışma süresinde neler yapıldığını anlatan Güllüce, "Başta kamu kurumları, belediyeler, üniversiteler ve meslek odalar olmak üzere ilgili 53 birim ve yüzden fazla kişi komisyona bilgi aktardı. İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bolu, Düzce, Sakarya, Eskişehir ve Bursa illeri de ziyaret edildi" dedi.
Türkiye topraklarının yüzde 96'sının deprem kuşağında olduğunu dile getiren Güllüce, bunun da yüzde 66'lık bölümünün 1. ve 2. derece deprem bölgesi olduğunu anlattı.
Güllüce, "Dolayısıyla deprem tehlikesi sadece nüfusu 1 milyonun üzerinde olan 11 büyük ilimizi tehdit etmekle kalmıyor, bu bölgeler aynı zamanda ülke nüfusumuzun yüzde 70'ini ve kurulu büyük sanayi tesis potansiyelimizin de yüzde 75'ini barındırdığı için çok büyük önem arz ediyor" diye konuştu.
Sorun yasal olmayan yapılaşma
Komisyon raporunda deprem riski taşıyan 11 büyük şehrin durumunu ele aldıklarını kaydeden Güllüce şöyle dedi:
"Büyük kentlerimiz başta olmak üzere, hemen hemen tüm illerimizin sorunu yasal olmayan yapılaşmadır. Bu yapıların depreme karşı güçlendirilmesi, yasal olmadığı için mümkün değildir. Ancak bir şekilde mutlaka güçlendirilmeleri gerekmektedir. Özellikle bu konuya, af oluşturmayacak bir çözümün bulunması şarttır. Bunun için belediyelerden bağımsız bir şekilde üniversitelerimiz, müşavirlik firmaları ile birlikte yapılarda incelemeler yaparak gerekli tespit ve projelendirmeleri hazırlayarak, doğrudan yapı sahiplerinin bu tespitler doğrultusunda binalarını güçlendirmeleri şeklinde bir yol izlenebilir. Ayrıca, gerek ilgili meslek odaları, gerek yerel yönetimler ve gerekse de üniversitelerimizin ortak görüşü yapı denetim yasası ve sisteminin yeterli olmadığıdır. Bu yasa ve denetim sistemi tekrar değerlendirilerek yeniden düzenlenmelidir. Kısa adı DASK olan Doğal Afet Sigortaları Kurumunun ve afet sigortası sisteminin tekrar ele alınarak, daha işlevli ve daha çok kapsayıcı hale getirilmesine ihtiyaç var. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de depremin önceden tahmin edilmesine ilişkin çalışmalar yapılmaktadır. Ancak bu konu ile ilgili çalışan bilim insanlarımız, konunun önemi ve halkta oluşturacağı ilgi nedeniyle daha dikkatli davranmalıdırlar."
Türkiye'de afet öncesi ve sonrası herkesin bu konuya çok duyarlı yaklaşması gerektiğine işaret eden Güllüce, 1999 depreminin ardından, Türkiye'nin çok yol kat ettiğini ancak bunların da yeterli olmadığını söyledi.