Denizlerin yürekli kadınları

Yüzme bilmeden yıllarca tek başına takılmış balığın peşine Semiha, çocuğunu kurban verse de denizden bir an vazgeçmemiş Hülya... Bir gün yine dönerim denize umuduyla kıyıda gelen balıkları temizleyen Şefika...İşte hırçın dalgaların cesur kadınları.

ŞEHRİBAN KIRAÇ

Neler görmüş, neler öğrenmişti kim bilir.

Denizle boğaz boğaza geçen hayatında!

Ağ yamamak, ağ atmak, ağ toplamak,

Olta yapmak, yem çıkarmak, kayık temizlemek... 

Adeta bir Orhan Veli şiiri gibi diziliyor kadın balıkçıların yaptıkları. Kimi çocuğunu kurban vermiş denize, kimi gençliğini, denize gelin gelip çocuklarını teknede büyütmüşler, bin bir zorluğa rağmen hayat mücadelesini hırçın sularda devem ettiriyorlar. Yüzme bile bilmeden yıllarca tek başına takılmış balığın peşine Semiha, çocuğunu kurban verse de denizden bir an vazgeçmemiş Hülya... Bir gün yine dönerim denize umuduyla kıyıda gelen balıkları temizleyen Şefika...Nasırlı ellerinde, ağ çektikleri zamanlardan kalma kesikler yer etmiş. Ağ dokumadan, atmaya, çekmeye, temizlemeye aslında teknedeki her işin ustası olmuşlar. 

Fırtınaya, yağmura, kara kışa rağmen hâlâ huzuru açıklarda buluyorlar. Kıyı balıkçılığı günden güne zora girse de, çoğu Gökova Körfezi'ndeki Akyakalı balıkçı kadınların mücadelesine kulak vermek gerekiyor. 

CAN SİMİDİM VAR YA

Semiha Başak, 14'ümde evlendim o gündür bugündür rızkımızı denizde arıyoruz diyor. 19 yıl önce eşini kaybeden Semiha, iki çocuğuna bakmak için balığa da 19 yıldır yalnız çıkıyor. Tekneyi sürmek ağları atıp toplamak hiç de öyle tek başına bir kişinin yapacağı iş değil aslında. Ama el açamazdım ya, iki çocuğum var bakmakla yükümlü olduğum... Semiha artık tek başıma işin altından kalkmayı öğrendim, eşimin hatırasını da böylece yaşatıyorum diyor. Denizin fırtınası dalgası, rüzgarı, eksik olmuyor diyen Semiha'nın ömrünün büyük kısmı denizlerde geçmesine rağmen yüzme bilmiyor. Tehlikeli değil mi denizci olup da yüzme bilmemek korkmuyor musun? dediğim de “Denizin tehlikesi olmaz mı, dalgası var fırtınası var rüzgarı, yağmuru, hortumu var. Rüzgarda fırtınada tekneyi sürmek çok zor oluyor devrilme tehlikesi geçiriyorsunuz . Batma tehlikesi var, ölümle burun burunasın. Ama can simidim var ya” diye yanıtlıyor. Evet yüzme bilmemek bazen korkutuyor dese de Semiha, “hiç zaman olmadı ki yüzmeyi öğrenmeye” diye sözlerini devam ettiriyor. Semiha, akşam üzeri saat 16'da atıyor ağları  sabah da 5'te topluyor, şanslı günündeyse tuttuğu balıkları getirip kooperatife teslim ediyor. Ama sanır mısınız ki mesai bitti? Sonra evin işleri, torunlara bakmak, tekneyi ve ağları bir sonraki güne hazırlamak var...

DENİZ HER ŞEYİMİZ

Ağları atmak için her gün denize açılıp 1 saatlik yol gittiğini anlatan Semiha Başak, “Denizden yeri geliyor bir kilogram balık tutamıyoruz, ama umudumuzu kaybetmiyoruz. İyi balık çıktığında kendimi mutlu hissediyorum, ona göre borcumu ödüyorum. Teknenin üzerindeki ağı bile borçla aldım. Günde  100-150 liralık balık çıkıyor. Ama benim attığım ağ 20 bin lira. Ancak bu borçları ödüyorum. Her gün 50 liralık mazot harcıyorum. Denize hem ihtiyacım var, hem stresimi alıyor. Kafa dinliyorsun orada. Her şeyimiz deniz. Yat kalk deniz. Geçimimiz denizden” diyor. Yaş gelmiş 56'yı bulmuş, ne zamana kadar balıkçılık yapacaksın? diye sorduğumda ise Semiha, “Ömrümün yettiği yere kadar” diye yanıtlıyor.

Balıkçı Hülya Göktaş, Şehriban Kıraç'a konuştu.

UMUT MAVİ SULARDA

Deniz benim için yaşam mücadelesi diye başlıyor Hülya Göktaş söze, yılda en az 250 günümüz denizde geçiyor. Hülya, yıllar önce çocuklarından birini denizde kaybetse de her daim umudunu mavi sularda aramış ve  geçimini balıktan sağlıyor. Kışın balığa çıkmanın zor olduğunu, aşırı fırtına çıkmadığı sürece her gün denizde olduklarına dikkat çeken Hülya Göktaş, tüm zorluklara rağmen ağlarda balıkları görünce çok mutlu oluyoruz. Akşam cebinde para yoksa da sabah ağı attığında denize, eline para geçiyor. Çoğu zaman deniz seni boş göndermiyor kıyıya” diyor.

İşin en zor kısmının tutulan balıkları pazarlamak olduğunu anlatıyor Hülya, biz balığı kooperatife vermiyoruz, bazen sabahtan akşama kadar müşteri gelmesini beklediğimiz oluyor. Ama kimseye kâr payı vermediğimiz için aldığımız para bize kalıyor ifadesini kullanıyor. Günde 4-5 saatimiz denizde geçiyor diyen Hülya, denizden gelince de iş bitmiyor. Kadının yükü her yerde fazla. Eşimle balığa çıkıyoruz, ama balıktan dönünce ağları, tekneyi, balıkları temizliyoruz. Eve gedince de iş bitmiyor, yemeğidir, bulaşığıdır temizliğidir her şey senin eline bakıyor. Gece yarısına kadar çalıştığım oluyor diyor.

Şefika Şahin

HER ŞEYDEN DAHA FAZLASI

63 yaşındaki Şefika Şahin, denize çıkmayalı yıllar olmuş ama deniz anlatılmaz ancak yaşanır, bir gün yine denize çıkarımın özlemini çekiyorum diyor. Şefika da gelin geldiği Gökova Körfezi'nde balıkçılıkla tanışıyor. Uzun yıllar eşiyle balığa çıktığını anlatan Şefika, 23 yıl önce eşini kaybettiğin ancak sonrasında da balığa çıkmaya devam ettiğini söylüyor. Kolay değil biri engelli 3 çocuğum var, onlara bakmak için bildiğim işi balıkçılığı yaptım diyor. Şefika, şimdilerde denizlere çıkmayı bırakmış ama balıktan ve denizden kopmamış. Şefika, balığa gitmediğim dönemlerde evde ağ tamiri yaptım. Son bir yıldır da kooperatifte balık temizliyorum diyor.  Şefika, “Eski günlerimi çok özlüyorum. Deniz benim için her şeyden daha fazlası demek. Bir gün yine arkadaşlarla balığa çıkmanın hayalini kuruyorum” diyor.