Deniz Feneri delilleri karartılıyor

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Deniz Feneri e.V ile ilgili yeni iddialarda bulundu. Kart, hükümetin soruşturmayla ilgili delilleri kararttığını söyledi.

cumhuriyet.com.tr

TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Deniz Feneri e.V sürecinde yaşanan gelişmeleri değerlendiren CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in de ''diğer Adalet bakanları gibi süreci kamufle etme, karartma, ihmal ya da benzeri yöntemlerle delillere müdahale edilmesine zemin hazırlama ve olayı zamana yayma gayreti içinde olduğunu'' iddia etti.

Kart, eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in, Aralık 2008'de soru önergesine verdiği yanıtta, ''Almanya'da kurulu Deniz Feneri e.V. derneğinin, Türkiye'de 9 derneğe yardım yaptığını, ancak yardım yapılan derneklerin isimlerini açıklamadığını'' belirtti. Sadullah Ergin'in ise aynı konuya ilişkin 11 Haziran 2009 tarihinde verdiği yanıtta, ''Deniz Feneri e.V'nin, Türkiye'de yardımda bulunduğu dernek sayısının sehven 9 olarak bildirildiğini, yardım yapılan dernek sayısının 3, federasyon sayısının ise 1 olduğunu'' belirttiğini ifade eden Kart, yardım yapılan dernek sayısının neden önce 9 olarak bildirildiğini, sonra 4 olarak düzeltildiğini, hatanın nereden kaynaklandığını sordu.

''Gelinen aşamada bile 4 derneğe yapılan yardım tutarı ve türü neden açıklanmamaktadır?'' diyen Kart, bu durumun, başlangıçtan beri dile getirdikleri kuşku ve kaygıların, ne kadar yerinde olduğunu gösteren bir gelişme olduğunu iddia etti. Kart, ''Hükümet, gerek dernekler masası, gerekse MASAK aracılığıyla delillere ve kayıtlara müdahale etmekte ve karartmaktadır. Karartabildiği kadarını karartıyor, karartamayacağını da zorunlu olarak bırakıyor. Bunun anlamı budur'' diye konuştu.

MASAK'ın yaptığı çalışmada mesafe alınamadığını ileri süren Kart, hükümeti, İçişleri Bakanlığı kayıtları ile MASAK çalışmalarına müdahale etmekle ve delilleri karartmakla suçladı.

Kart, 1 Temmuz 2005 tarihine kadar faizle bankalara yatırılan adli emanet paralarının, bu tarihten itibaren Akbank'a, 2 Haziran 2008'den itibaren de Vakıfbank'a faizsiz olarak yatırıldığını bildirerek, ''Bu işlemin yapılmasının temel sebebi, Sabah-ATV'ye usulsüz verilen 375 milyon dolar kredi sebebiyle Vakıfbank'ın mevduat dengelerinin bozulmasıdır'' dedi.

Atilla Kart, Hazine lehine tahakkuk eden faiz getirisinden vazgeçilmesinin, ''bilerek kamu zararına yol açma, görev ve yetkinin kötüye kullanılması'' olduğunu söyledi.

Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına rağmen, keşif ya da haciz işlemi için yol tazminatı alınmaya devam edildiğini ifade eden Kart, Adalet Bakanlığı'nın yasa dışı uygulama yaptığını ileri sürdü. Kart, bu paraların nereye harcandığının bilinmediğini iddia ederek, durumun Adalet bakanları açısından Yüce Divan sorumluluğu gerektirdiğini savundu.

Kart, mevcut anayasal sistemin çelişkileri istismar edilerek kamu kaynaklarının talan edildiğini; siyasi iktidarın, ''Türkiye'yi yönetemediğini, diktaya ve kutuplaşmaya götürdüğünü, Türkiye'de fetret dönemi yarattığını'' iddia etti.