"Demokratik özerklikle ilgili anlayış doğru değil"

DTK Başkanı ve Mardin bağımsız milletvekili Ahmet Türk, demokratik özerkliğin ilanı ile ekonomik, sosyal, kültürel alanda hak ve özgürlüklerin yerele devrinin gerçekleşeceğini söyleyerek, ''Bugün sanki halktan vergi toplayacakmışız gibi, farklı bir sistemi şimdiden oluşturacakmışız gibi bir anlayış doğru değildir'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Türk, BDP il binasında düzenlenen Demokratik Toplum Kongresi (DTK) olağan kongresinde yaptığı konuşmada, bugün Kürtlerin demokratik özerkliği fiilen gerçekleştirme durumuyla karşı karşıya kaldığını söyleyerek, ''Elbette ki bu bir ayrışma, bölünme değil, tam tersine halkların kardeşliği üzerinde yepyeni bir sistemin tesisidir'' dedi.

Demokratik özerklikle başlayan sürecin yeni yapılanmayı da beraberinde getireceğini belirten Türk, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Birçok tartışmanın şu aşamada gereksiz olduğuna inanıyorum. Bugün tartışmaları farklı noktaya çekmek isteyen anlayışların olduğunu biliyoruz. Demokratik özerkliğin ilanı ile elbette ki ekonomik, sosyal kültürel alanda hak ve özgürlüklerin yerellere devri gerçekleşecektir. Ama bugün sanki halktan vergi toplayacakmışız gibi, farklı bir sistemi şimdiden oluşturacakmışız gibi anlayış doğru değildir. Çünkü demokratik özerkliğin ilanı inşa sürecini de beraberinde getirecek. İnanıyorum ki barışçıl sürecin gelişmesine de katkı sunacaktır. Bu inançtayım. Halklar geçmişte olduğu gibi tekçi, milliyetçi, ırkçı bir anlayışı bir sistemi kabul etmez. Kürtler büyük acıları yaşayan bir halk. Bütün bu acılardan sonra hiçbir şey gelişmeyecekmiş gibi bir mantıkla Kürtlere yaklaşırsanız inanın ki sadece Kürtler kaybetmeyecek, tüm Türkiye kaybedecektir. Bunun çok iyi bilinmesi gerekiyor.''
 

''Diyaloğa hazırız"

DTK Başkan Yardımcısı ve Van bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk da ''onurlu bir barışa, demokratik ve eşit, özgürlükçü bir çözüme, çözümü tartışarak ve müzakere etmek için diyaloğa hazır olduklarını'' söyledi.

''Şiddette ve operasyonlarda ısrar en önce AKP'nin o çok kutsadığı istikrarı ve iktidarını sarsar. Sadece Kürtler zarar görecekmiş gibi tehdit etmesinin bir manası ve emin olun ki bizden yana bir karşılığı da yoktur. Kürtler şu saatten sonra kaybetmez ama kaybettirecek güç ve konuma sahiptir'' diyen Tuğluk, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''İnkar bitirilmişse, Sayın Öcalan'la görüşmeler bir nitelik kazanmışsa, sorun tartışılıyor ve makul bir çözüm aranıyorsa, bu halkımızın direnişi mücadelesi sonucu gerçekleşmiştir. Elbette ki bu bir zafer nutku değildir. Gerçeğin objektif politik tespitini yapıyorum. Önemlidir, çünkü siyasi rant devşirilmeye ve haklar, kazanımlar bir lütufmuş gibi sunulmaya çalışıyor. Tüm olumsuzluklara rağmen Öcalan ve Kürt siyasi hareketi olmak üzere devletin kimi kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin aydın ve şahsiyetlerinin, yine halklarımızın çoğunluğunun eğilimi ve isteği, inisiyatif ve iradeleri çözüm yönlüdür. Bu barış adına önemli bir şanstır. Belirsizlik kadar risk oranını yükselten AKP'nin iktidarcı siyaset tarzıdır. Bundan sonraki esas tartışma ve mücadele konusu sorunun nasıl çözüleceğine dair olacaktır. Kürtlerin meşru demokratik kazanımlarını kabul etmek kadar, meşru ve makul taleplerine anayasal güvence ile karşılık verilecek midir? Yeni Türkiye ve yeni anayasada Kürtlerin statüsü ne ve nasıl olacaktır? KCK tutuklularının bırakılması, TMK'nın kaldırılması eylem ve operasyonların karşılıklı durdurulması gibi bir ön uzlaşma, nihai uzlaşmanın da yolunu açacaktır. Bunlar sağlanmadan ne güven duygusu ve ilişkisi ne de sürece dair inanç oluşturulamaz.''

Tuğluk, ''Kürt siyasal hareketinin birçok alan ve aktörden oluşan, birbirini etkileme özelliği gösteren, ilke ve esaslarda benzerlik oluşturan, paralel duruş sergileyen, parçalardan oluşan ama bir bütünlükte arz eden, bazen iç içe geçen, bazen alan ve rol tanımına göre ayrışan esnek ilintili ve özgün bir yapıya sahip olduğunu'' söyledi. Tuğluk, sözlerini ''Birini yok saymak, görmezden gelmek, elimine etmeye çalışmak bizler için iradeye müdahale anlamına gelmektedir'' diye sürdürdü.

Aysel Tuğluk, ''O çokça sözü edilen Öcalan, Kandil, KCK, DTK ve BDP bir aradalığında dolaylı ve kimi zaman dolaysız ilişkisinin, kültürel siyasal benzerliğinden söz etmek, herkesin bildiği bir sırrı ifşa etmek dışında bir manaya gelmez. Devlet de, ilgili her siyasal aktörde Öcalan'ı dikkate alıyor. Hatta önemsiyor, değerlendiriyor, bizim burada ki farkımız kurduğumuz sempatiklik ilişkisidir. Herkes maddi ilişki kuruyor biz ise manevi'' dedi.

Esas sorunun mevcut yasalar ve siyaset alanın darlığı olduğunu ifade eden Tuğluk, şöyle konuştu:

''Bir de gerçeği görmek, kabullenmek istemeyen resmi devletçi bakış açısıdır. AKP demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünde bizler için halen olağan şüphelidir. Güven vermiyor, samimi görünmüyor, tutarlı davranmıyor. PKK ayrı, Kürt sorunu ayrı yaklaşımından vazgeçilmeli. 'Operasyon da yaparız açılım da' tutarsızlığından kurtulunmalıdır. Silah bırakmazlarsa barış olmaz, masaya oturulmaz ısrarı ve dayatması, bir güven inşa edilmeden bunun talep edilmesi gerçekçi değildir. Bu klasik devlet yaklaşımından vazgeçilmelidir. Artık cenazelerin arkasında yürümek değil, cenazelerin önüne geçmek istiyoruz. Bunun için sorumluluğa, özveriye hazırız. Yeter ki çözüm için bir irade ortaya konulsun ve içinde bulunduğumuz bu süreci öncekiler gibi heba etmeyelim. İnanıyorum ki özgürlük ve barış kazanacak.''

Kongreye, BDP Genel Başkanı Hamit Geylani, BDP milletvekilleri, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve DTK delegeleri katıldı.