Demokrasi filmi...
Zülfü Livaneli yazdı
Zülfü LivaneliBazen oturup dalga geçiyorum; gözümü kapatıp kısa filmler hayal ediyorum. Düşündüklerini aktarmakla geçmiş bir ömrün koşullandırmasından olacak; her kısa film, önemli bir temayı ele alıyor. Mesela bunlardan biri demokrasi! Demokrasi başlıklı bir kısa film hayal ediyorum. Perdede bir senfoni orkestrası görüyoruz. Müzisyenlerin ellerinde değişik çalgılar, önlerinde notalar.
Kimi keman çalıyor, kimi fagot, kimi klarinet, kimi viyola. Bir gözleri notada, bir gözleri şefin hareketlerinde. Her biri ayrı bir partisyon çalıyor ama tümünden müthiş bir uyum ve ahenk çıkmakta.
Birbirlerini taklit etmiyorlar. Mesela flüt çalan müzisyen, arkadaşını gözleyip de o çaldığı zaman çalmıyor, o sustuğu zaman susmuyor. Her birinin ayrı bir rolü ve özgürlüğü var. Ortaya çıkan ses uyumu, bu özgür bireylerin disiplin içinde davranmalarından oluşuyor. Müzisyenlerin sahip olduğu ifade özgürlüğü, büyük uyumun ortaya çıkmasına yardım ediyor.
***
Derken sahneye bir takım adamlar giriyor. Sözcüleri diyor ki: “Bizler ayrı ayrı işleri olan insanlarız. Hiçbirimizin işi müzik yapmak değil ama biz de sahnede görünmek istiyoruz. Niçin ikinci planda kalalım? Şef olmak benim de hakkım, hem ben o sopayı daha iyi sallarım. Bu durum insan haklarına aykırıdır. Madem ki memlekette demokrasi var, biz de çalacağız, biz de şef olacağız, bizim de sesimiz duyulacak.” Müzisyenleri sandalyelerinden kaldırıp kendileri oturuyorlar. Konuşmayı yapan bıçkın, yüksek sesli adam da şefin yerine geçiyor. Onun bir işaretiyle herkes elindeki çalgıdan acayip sesler çıkarmaya başlıyor.
Yaylar kemanlar üzerinde gıcırdıyor, timpaniler kulakları sağır ediyor, ziller birbirine vuruluyor; bir gümbürtü, bir gümbürtü ki sormayın gitsin. Baştaki adam gülerek elini kolunu sallıyor. Bir yandan da “Yaşasın demokrasi!” diye haykırıyor. Ve kısa film bitiyor. Perdede son bir yazı beliriyor: Yaşasın demokrasi, kahrolsun liyakat! Not: Demokrasi ile liyakati bir araya getiren filmler de var ama onlar başka sinemada oynuyor!
Pazar Dergi