Demirel "Kürtçe konuşma" tartışmalarına katıldı

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün Meclis grup toplantısında Kürtçe konuşmasına bir tepki de 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den geldi. Demirel "Halk kendi arasında, evinde, yerinde ne konuşuyor ayrı mesele, ama kamu hizmetinin görüldüğü yerlerde Türkçe konuşulur. Buna karşı çıkmak aslında sorun yaratmaktır" dedi.

cumhuriyet.com.tr

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün Meclis grup toplantısında Kürtçe konuşmasına bir tepki de 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den geldi. Demirel, "Halk kendi arasında, evinde, yerinde ne konuşuyor ayrı mesele ama kamu hizmetinin görüldüğü yerlerde Türkçe konuşulur. Buna karşı çıkmak aslında sorun yaratmaktır" dedi. 9'ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Barem Dergisi'ne verdiği röportajda, Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Peres ile katıldığı paneli terk etmesinden seçim yardımlarına DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün grup toplantısında Kürtçe konuşmasından IMF ile ilişkilere kadar gündeme ilişkin konularda önemli açıklamalarda bulundu.

 

"Davos'un faturası mutlaka ödenir"

Başbakan Erdoğan'ın Davos çıkışını "Davos'ta tamamen ekonomi dışı bir tartışmanın yapılmış olmasını ben şahsen lüzumlu görmüyorum, keşke böyle bir tartışma yapılmasaydı. Böyle bir tartışma olmasının kime ne faydası olmuştur?" sözleriyle değerlendiren Demirel, Davos'un diplomatik bir zemin olduğunu söyledi. Davos'a insanların birisine ders vermeye veya birisine bağırıp çağırmaya gitmediğini kaydeden Demirel, Başbakan Erdoğan'ın Hamas'la ilgili sözlerini de üstü kapalı eleştirdi. Demirel, "Türkiye'nin kendi başında bir terör belası var ve Türkiye'yi itham eden laflar geldi. Türkiye, dünyanın terör örgütü olarak saydığı bir teşkilatı desteklemiş durumda olursa; yarın, Türkiye'nin şikâyetçisi bulunduğu bir terör örgütü karşısında da başkaları onu desteklerlerse tabi ki Türkiye zaafa düşer" dedi.

Bu tür çıkışların etkisinin bir günde görülmeyeceğini, faturasının mutlaka ödeneğini belirten Demirel, Erdoğan'ın diplomatlara yönelik sözlerini de eleştirdi. Demirel "Yumuşaklık, güzel güzel konuşmak varken, itişip kakışmanın bir manası yoktur. Zaten diplomasi onun için vardır, diplomasi kavga etmemek için vardır, diplomaside komplikasyon da yoktur. Ayrıca; bu hareketi kınayan veyahut beğenmeyen, hoşuna gitmediğini söyleyen eski büyükelçilere 'monşer' diye hitap etmiş olmasından fevkalade üzgünüm, Türkiye'nin dışişleri teşkilatı Türkiye'nin gururudur. Dün de öyleydi, bugün de öyledir. Fevkalade yetişmiş vatanperver ve Türkiye'nin sorunlarını bilen, her zeminde Türkiye'nin menfaatlerini ehliyetle savunabilen kişilerdir bunlar. Bunları el üstünde tutmamız lazım gelirken onları incitecek sözler söylenmiş olmasını da doğrusu uygun bulmuyorum" diye konuştu.

 

"Türkiye, masanın bir yerinden alınıp diğer yere konulacak eşya değil"

Demirel, Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleri ile geliştirdiği ilişkiler ve ABD'nin "Büyük Ortadoğu Projesi"ni de değerlendirdi. Türkiye'nin bağımsız bir devlet olduğunu, ittifak yapıyorsa kendi rızası ile yaptığını söyleyen Demirel, "Türkiye'nin şu veya bu şekilde baskı altında tutulduğu veya kandırıldığı veya şu ya da bu istikamete rızasıyla sürüklendiğini lafını kabul etmem" dedi. Türkiye'nin yolunu kendisinin çizdiğini, NATO üyesi ve AB üyesi olmayı kendisinin kabul ettiğini yine ABD ile stratejik ortak olmayı kendisinin benimsediğini belirten Demirel "Türkiye'nin durumu budur. Türkiye zaten masanın üzerindeki bir eşya gibi masanın bir yerinden alınıp diğer yerine konulabilecek bir ülke değildir"diye konuştu.

 

"Kafası atan IMF'ye çatar"

Ekonomik kriz ve IMF ile ilişkiler konusunda da değerlendirmelerde bulunan Demirel yaşanan krizin henüz hızını almadığını, resesyona doğru gittiğini belirtti. "Krizin sebebi tam olarak bilinmediği için, kesin ekonomik tedbirleri yok" diyen Demirel, krizi herkesin hayatında hissettiğini söyledi. Demirel, IMF ile ilişkiler konusunda ise şunları kaydetti:
''IMF'ye Türkiye'nin bakış tarzı bir gariptir. IMF'ye Türkiye düşman gibi bakar, ondan sonra Türkiye de siyasette IMF'yi kullanır, kafası atan IMF'ye çatar. Eğer Türkiye, IMF'den para almadan ki ödünç para bu zaten, ödemeler dengesini sürdürebilecekse hiç mesele yok; sürdüremeyecekse, bir an evvel anlaşma yapması lazımdır. Daha çok geciktiği takdirde bir gün bu anlaşma dışında para bulabileceği yerlerden de para bulamaz. Hâlbuki eğer Türkiye'ye IMF para veriyorsa, başka kaynaklar da para veriyor. IMF bir nevi teminattır, eğer ihtiyacınız yoksa IMF'ye hiç gitmeyin, ihtiyacınız varsa gidiyorsunuz oraya zaten. IMF size yalvarmıyor 'gelin ben size para vereyim' diye."

 

"Halkın bir numaralı meselesi işsizlik, çamaşır makinesi ile aşılmaz"

Demirel 29 Mart yerel seçimleri öncesinde yolsuzluk iddiaları ve halka yapılan kömür, gıda ve beyaz eşya yardımlarını da değerlendirdi. Seçim atmosferindeki tartışmaların kaynağının yakın geçmişte yaşanan gelişmeler olduğunu ifade eden Demirel, AKP hakkındaki kapatma davasını ve Ergenekon davasını hatırlatarak şöyle konuştu:
"Ergenekon hadisesine Türkiye'nin yarısı inanıyor, yarısı inanmıyor. Türkiye'de Barolar Birliği gibi, üniversitelerin bir kısmı gibi hukuk okutan, hukuk icraatı yapılan kurumlar Türkiye'deki hukuksuzluğu tartışıyor. İnsanların gece yarısı alınıp götürülmesi ve delilden suçluya gidileceği yerde suçludan delile gidilmeye çalışılması, orta yerde henüz iddianame yokken insanların halen tutuklu tutulması, telefonların dinlenmesi ve aslında haklılık bulunmayan bir takım şüphelerden dolayı insanların gece yarısı evlerinin basılması, gereksiz yere itilip kakılması, tutuklanması gibi sebeplerle zaten Türkiye'de bir gerginlik var. Bugünkü tartışmalar bu gerginliğin neticesidir. Ve ana muhalefet Türkiye'de Hukuk Devleti'nin zedelendiği kanaatinde; hem laikliğin zedelendiği kanaatinde, hem hukukun zedelendiği kanaatinde; iktidar ise bunun ezikliği içerinde ve bu tartışmalar aşağı yukarı bunun neticesi olarak ortaya çıkıyor. Siyasi iktidarın gerek belediyelerle ve gerekse devlet katında mensupların yapmış olduğu bir takım yolsuzluklar ortaya atılıyor; bunlardan dolayı da siyasi iktidar rahatsız. Nihayet seçim cereyan ediyor, seçim cereyan ederken eşitsizlikler var. Bu eşitsizliklerin başında siyasi iktidarın, adamın yiyecek ekmeği yok, içine koyacak bir şeyi yokken Tunceli'de buzdolabı dağıtması gibi.Ne yapacağını şaşırmış bir vaziyeti var. Halbuki bugün belediye seçimine gidilen yerlerde halka soruyorlar; halkın söylediği şey bir 'işsizlik' diyor; yani sen bana iş bul, ben buzdolabımı çalışıp kendim taksitle alayım diyor. Halkın bir numaralı meselesi işsizlik. Siz halka kömür vermek sureti ile veya suyu olmayan yere çamaşır makinesi vermek sureti ile aşmaya çalışıyorsunuz.

 

"Halk yolsuzluklara karşı 'diri' durmalı"

Yolsuzluğun sadece Türkiye'de değil dünyanın her tarafında olduğunu, buna ilişkin yapılan tartışmaları halkın dinlemekten bıkmaması gerektiğini dile getiren Süleyman Demirel halkın yolsuzluklara karşı "diri" durması gerektiğini söyledi. Demirel "Meydanlara bakıyorum, meydanlarda kalabalıklar gayet ilgili; kansız, kavgasız, itişsiz, kakışsız Türkiye, yeniden bir seçim olgunluğu göstermek durumunda, halk kimi seçiyorsa seçsin, halkın seçtiği kimseleri bir kısım insanlar beğenmeyecektir; olabilir, bunun rövanşı var. Zaten bunu yerleştirmediğimiz sürece işin içinden çıkamayız; yalnız demokrasi hukukun tahribi için kullanılmamalıdır" dedi.

 

Türk'ün Kürtçe konuşmasına tepki

Demirel, DTP Grup toplantısında Ahmet Türk'ün Kürtçe konuşmasına ise tepki gösterdi. Türkiye Cumhuriyeti devletinin üniter bir devlet olduğunu resmi dilinin Türkçe olduğunu hatırlatan Demirel "Halk kendi arasında, evinde, yerinde ne konuşuyor ayrı mesele, ama kamu hizmetinin görüldüğü yerlerde Türkçe konuşulur. Buna karşı çıkmak aslında sorun yaratmaktır"dedi.

 

"Seçim ortamını halk kendi yırtacak"

Demirel iktidarın medyayı hedef alan yaklaşım içinde bulunduğunu da belirterek "Siyasi iktidarın medyayı geniş çapta hedef almış olması bir miktar telaştan ileri geliyor, eleştirilerden rahatsız oluyor. Bir medya grubuna altından kalkılması fevkalade güç miktarda ve bu ortamda vergi tarh etmeleri de, bir miktar korku salmak için olduğu düşünülüyor, böyle düşünüyorlar. Zaten kafi derece de korku da salınmış. Onun içindir ki bugünkü seçim ortamını halk kendisi yırtacak, yani bütün bu korkulara mahal olmadığını halkımız gene her zaman olduğu gibi gösterecek" diye konuştu.