Demek ki vatandaş heyecana çok aç
.
Alper İzbul / Aksak DünyaYaklaşık 10-12 yıldır benzer haberleri duyuyoruz. Hani şu polismiş gibi arayıp “Terör örgütüyle bağlantınız saptandı, acilen hesaplarınızdaki parayı bize verin, teröristleri yakalayalım” diyenlerin dolandırdığı insanlar. Büyük konuşmayayım, ama hâlâ şu dolandırıcılık şeklini yiyen insanların olmasını aklım almıyor. Hayır, bir de dolandırıcılar bunların bankadaki paralarıyla yetinmiyor; evlerini, arabalarını sattırıp onları da alıyorlar. Bir de dolandırılanlara bakıyorsunuz, bir kısmı öyle çok yaşlı ya da eğitimsiz falan da değil. Ciddi ciddi okumuş yazmış, meslek sahibi insanlar.
Peki, nasıl oluyor da yiyorlar bu numarayı? Hiç mi haber dinlemiyor, hiç mi gazete okumuyor, hiç mi internete girip gündemi takip etmiyor bu insanlar? Sonuçta neredeyse ayda bir, iki ayda bir konuya ilişkin bir haber daha çıkıyor.
Bana göre bunun tek açıklaması olabilir. Sanırım bazı insanlar heyecana aç. Biri bunlara “Emniyet’ten arıyorum”, “gizli operasyon” falan deyince hooop ajan gibi hissedip devlete çalıştıklarını falan düşünüyorlar sanırım. Yoksa kendi eliyle bankadan parasını çekip bir çantaya koyup gizli gizli çöp konteynırının yanına falan bırakmaz. Bunun “saflık”la açıklanması bence mümkün değil.
TELEFON ETKİSİ
Hayır, bırakın telefonu, tanımadığın biri gelip derdini anlatıp kapıdan 100 lira borç istese verip vermemek bir tarafa herkes önce bir “Ben bu parayı geri alabilir miyim acaba” diye düşünür. Ama telefon gelince far görmüş tavşana dönüyor vatandaş demek ki.
Düşünsene, yaşı 60’ın biraz üstünde (ki genelde dolandırıcıların hedefi bu yaş grubu oluyor), hayatındaki en büyük eğlence akşam televizyon karşısında çay içmek olan son derece normal bir insansın. Hayatın boyunca da çalıştığınla, emeğinle biriktirip bankaya koyduğun bir miktar paran var. Ve bir gün “küt” diye o telefon geliyor. Karşıdaki Emniyet’ten ya da savcılıktan aradığını, bir terör örgütüyle bankadaki hesabın arasında bağlantı tespit edildiğini ve parayı çekip verecekleri adrese gizlice getirip bırakmanı söylüyor. Bir anda çayı, televizyonu bırakıp hayatın boyunca çekmecede tuttuğun ajan kimliğini mi hatırlıyorsundur nedir, telefonda söyleneni aynen yerine getiriyorsun. Ama heyecan tatlı tabii, bunlar tekrar arayıp bu kez evi, arabayı satmanı istiyor. Hipnotize olmuş gibi evi arabayı satıp yine verilen gizli buluşma yerine bırakıyorsun parayı. Tabii ki bu kez heyecan dorukta. Şimdi yakalayacaklar teröristleri ve sen de kahraman olacaksın. Basın da çarşaf çarşaf fotoğraflarının üstünde “Terör örgütünü çökerten kahraman” yazacaklar, televizyonlar seninle röportaj yapmak için sıraya girecek derken gerçek, yüzüne bir tokat gibi çarpıyor. Evet, televizyon ekibi geliyor, röportaj da yapılıyor, ama sen ne yazık ki sadece düştüğün tuzağı anlatabiliyorsun.
Çok üzücü tabii... Ama gerçekten son yıllarda sayısız kez tekrarlanan bu dolandırıcılık şeklini yiyeni de anlamak bir o kadar zor.