Dayısının hikayesini yazdı: Futbolun Mehmetçiği
Ne otuz metreden çaktığı voleleri ne de çalımlarıydı onu efsane yapan. Basri Dirimlili adını Fenerbahçe tarihine yazdıran ve ona “Mehmetçik” lakabını hediye eden inanması zor azmi ve takım sevgisiydi. Serhat Kaner, Basri Dayısı’nın hikâyesini kaleme aldı ve Mehmetçik Basri’yi edebiyat alanında da ölümsüz kıldı.
Deniz Ülkütekin/ CumhuriyetTürk futbolunda efsanelerle kulüplerin kurumsal kimliklerinin karşı karşıya geldiği bir dönemdeyiz. Efsaneler sanki camialara ayak bağı oluyormuş gibi bir izlenim alttan alta hissediliyor. Oysa kurumsallaşacak bir yapının değerini o efsanelerden daha iyi kim anlatabilir. Fenerbahçe’nin unutulmaz futbolcusu Bari Dirimlili de bu isimlerden biri. Nam-ı diğer Mehmetçik Basri’nin yeğeni ve bir başka Fenerbahçeli futbolcu Ömer Kaner’in oğlu Serhat Kaner, Mehmetçik Basri’nin hikâyesini kaleme aldı. Biz de bu kendine has hikâyenin satır başlarını Kaner’le konuştuk.
- Mehmetçik Basri’nin Fenerbahçe tarihinde nasıl bir yeri vardır?
- Sevgili dayım Basri Dirimlili hakkında bir kitap yazma düşüncesi çok uzun zamandır vardı. Bir taraftan da ailemin, Fenerbahçe’nin ve Türk futbolunun şerefli bir ismi ve Fenerbahçeliliğimin babam Ömer Kaner ile birlikte temel bağı olduğundan Mehmetçik Basri Dirimlili’nin yeni nesillerin kitaplıklarında bulunması gerektiğini düşündüm. Aynı şekilde rahmetli İslam Çupi, Basri Dirimlili’nin çok iyi dostuydu. Basri Dayım, İslam Çupi’yi kendi kariyeri ile ilgili bir kitap yazalım teklifinde bulunmuş. Çupi de de bu kitabı yazmaya karar vermiş ama maalesef iki büyük efsanemizin de ömürleri bu kitaba yetmemiş. Mehmetçik Basri’nin Fenerbahçe ve Türk futbolundaki yeri tartışılmaz derecede önemlidir. Bir kere ordumuzun şerefli askerinin ölümsüz ismi “Mehmetçik” adına layık görülmüş ve bu adı şerefiyle taşımış tek futbolcudur. Gerek saygınlığı, sevecenliği, azimli ve mücadeleci futbolu, kişiliği, karakterli duruşu ile Fenerbahçe ve Türk futbolunda çok önemli bir yerdedir Mehmetçik…
- Basri Dirimlili’nin Mehmetçik lakabını alışı da oldukça ilginiç bir hikâyeye dayanıyor. Biraz bundan da bahseder misiniz?
- Elbette. 15 Mayıs 1955’te Fenerbahçe ve Galatasaray Atatürk kupasında karşılaşırlar. O dönemki otoriteler ve taraftarlar maç skorundan ziyade Basri’nin kahramanca oyunundan ve fedakârlığından bahsedeceklerdir. Bu maçta Basri bir ara kafasına çok ağır bir tekme darbesi alıyor. Bir hava topu esnasında gerçekleşiyor olay. Sonra kaşının üzerinden oluk gibi kan akmaya başlıyor. Bir ara kenara gelip ayak üstü basit bir sargı yapılıyor. Basri hemen maça yeniden dahil oluyor. Kenardan ısrarla yapılan “Oynayamazsın, yaran çok büyük” çağrılarına, “Ne olursa olsun maçı tamamlamalıyım, takımımın bana ihtiyacı var.” diye yanıt veriyor. Maç esnasında yarası iyice büyüyor ve bunu gören arkadaşları daha büyük bir olaya sebebiyet vermemek için Basri’ye pas atmıyorlar. Bunu gören Basri mücadelesine hırslanarak devam ederken bir korner oluyor ve Nedim Günar tarafından çok güzel bir orta yapılıyor. Penaltı noktasına doğru gelen topu gören Basri gözü kara bir biçimde koşuyor, defansın arasından başının patlamış kaşı tarafıyla uçarak kafa vuruşu yapıyor ve top ağlara gidiyor. Mükemmel bir gol ve muhteşem bir Basri’nin hırs klasiği. Takımının ikinci golünü atmıştı. İşte o kafa golünden sonra yere yığılan Basri kısa bir süre baygınlık geçiriyor. O andan itibarende o zaman ki basın ve taraftar Basri’ye unutulmaz “Mehmetçik” ismini yakıştırıyor. Bu maçtan sonra da Galatasaray’ın galibiyetinden çok Basri’nin kahramanlığı gazetelere baş sayfa olmuştu.
- Mehmetçik Basri gibi efsaneleri günümüz futbolcularıyla kıyaslarsanız ne söylersiniz?
- Evet o dönemlerin değerli, ahlaklı futbolcuların hayatlarını da incelemiş oldum. Futbol tarihi üzerine de araştırmalar yapıyorum. Özellikle eski dönemlerde daha çok forma aşkı, amatörce bir ruh ve halkçı bir spor ahlakı ve düzeni vardı. 1978 sonrası dönemlerden günümüze maalesef artık para, hırs ve egoların hâkim olduğu bir futbol anlayışı ortaya çıktı. Bana göre son zamanların eskilere örnek verilecek en önemli Fenerbahçelileri, Gökhan Gönül ve Alex De Souza’dır.
- Mehmetçik Basri’nin futbol kariyerindeki önemli kilometre taşları nelerdir? Örneğin Almanya’dan gelen bir transfer teklifi var.
- 1957’de Almanya’dan Blau Weiss takımından 24 bin mark ve aylık maaş olarak 750 Mark tutarında bir teklif gelmişti, ama Fenerbahçelilik Basri için çok önemliydi ve kabul etmemişti o kadar paraya rağmen. Yine Dinamo Moskova takımı 1956’da Mehmet Ali Has ile birlikte, Basri’yi yakın takibe almışlardı. Aynı zamanda gerek Galatasaray, Beşiktaş gerekse Eskişehir’in 50’li dönemlerdeki güçlü ve paralı takımı Esnafspor gibi birçok takımında yüklü paralara rağmen tekliflerini geri çevirmiş. Futbolculuk kariyerinde Fenerbahçe formasıyla üç istanbul, iki Türkiye şampiyonluğu görmüştür... Antrenörlük kariyerinde en büyük başarısını yine 1967-68 sezonunda 5 kupalı unutulmaz Fenerbahçe başarısı yer almaktadır. Molnar ve diğer antrenör arkadaşı Bego lakaplı efsane futbolcularımızdan Ahmet Erol’la çalışmışlardı bu efsane dönemde. Yine 1974-75 sezonunda Didi’nin yardımcısıydı Basri, bu sezonda Fenerbahçe şampiyonluğu yaşamıştır. 6 Aralık 1952’de bir kez giydiği Beşiktaş forması ile Yunan takımı A.E.K Ethnikos’a karşı özel maçta yer almıştır. Kıbrıs’ta 1963 yılında Lefke Türkgücü’yle hem futbol sahalarında hem de Rum çeteleriyle çatışmalarda kahramanlığını göstermiş ve hem bir sokağa adı verilmiş hem de Mücahit Basri olarak anılmış.
- Basri Dirimlili Fenerbahçe teknik heyetlerinde de yer almış. Bu görevlerde kalıcık sağlayamamasının sebepleri nedir?
- Aslında kalıcı olmuştur diye düşünüyorum. Ama antrenörlük kariyeri boyunca Basri’nin tek isteği Türk futboluna yeni yetenekler kazandırmaktı. Bu yüzden birçok Anadolu takımının başında bulunmuştur. Bir de Fenerbahçe çok büyük bir camia ve büyük camialarında elbette sorunları da mevcuttur, ama Fenerbahçesi onun her şeyiydi. Vefatı bile kulüp çatısı altında, Fenerbahçelilerin kucağında olmuştur.
- Futboldan uzaklaştıktan sonra Fenerbahçe kulübünün Mehmeçik Basri’ye gerekli ilgi ve alakayı gösterdiğini düşünüyor musunuz?
- Aslında bu çok önemli bir konu. Malesef bu konuda birçok efsane futbolcumuz mağdur olmuştur. Basri Dirimlili futboldan sonra Fenerbahçe’den hiç kopmadı başka yerlere teknik direktörlük yapmış olsa bile Fenerbahçe Basri için vazgeçilmezdi. Bu diğer efsane futbolcularımız içinde geçerliydi, ama Basri Dirimlili vefatına kadar kulüp için çok önemliydi. Herkes tarafından sevilir, sayılırdı. Dönemin Başkanı Sayın Ali Şen kendisini çok seviyor ve değer veriyordu. Basri’nin cenaze törenini bile çok büyük bir özveriyle gerçekleştirdi. Basri, Fenerbahçe’de futbol sonrası dönemde de hiç yalnız kalmamıştır ve bırakılmamıştır.
denizulk@gmail.com