'Dayanın arkadaşlar!'
Dünya Basın Özgürlüğü Günü, Türkiye'de çoğunluğu gazetemiz yazar ve yöneticilerinden oluşan gazetecelerin zindanı Silivri'de kutlandı!
Hakan DirikBasın Konseyi'nin tutuklu meslektaşlarını hapishanede ziyaret etme talebi 26. kez reddedilip, sokağa çıkmaları da yasaklanınca, gazeteciler Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde Silivri Yaşar Kemal Kültür Merkezi'nde “mahpus arkadaşları” için bir araya geldi. Buluşmaya, Silivri zindanlarının eski “zoraki konuğu” Mehmet Haberal, kaldığı hücrenin maketini göndererek, CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, bizzat gelerek destek verdi. Gazetemiz yazar ve yöneticilerinin eşleri Çağlayan Öz, Semra Çelik ile adı Silivri'yle büyük tezat oluşturan Adalet Atalay da, biraz ileride tutsaklığı yaşayan hayat arkadaşlarının özgürlüğe kavuşma umuduna bir damla su taşımak için yer aldı. Tutsakların eşleri, özellikle Haberal'ın 9 metrekarelik koğuşu canlandıran maketi karşısında hüzünlendi. Özkan'ın, Silivri yaşamına dair verdiği ipuçlarını da can kulağıyla dinleyerek, onların “çektikleriyle” empati kurmaya çalıştı.
Gazeteci temsilcileri adına açıklama yapan Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Türkiye'de gazetecilik yapmanın yasak, gazetecilerinse tutsak olduğunu vurguladı. “Tutuklu gazetecilere özgürlük için dünyaya sesleniyoruz” diyen Türenç, şöyle konuştu:
“Onların gökyüzünü görmeleri bile yasak. Tecrit koşulları devam ediyor. Haftada 2 saat havalandırma hakları tanınıyor. Bir saat ailelerle, bir saat de avukatlarıyla görüşebiliyorlar. Buradan bir kez daha sesleniyoruz, adalet istiyoruz. Geciken adalet adalet değildir. Gazetecilere buradan sesleniyoruz. Özgür 3 Mayıslarımız da olacak, dayanın arkadaşlar!..”
EŞLERİMİZ ESİR!
Buluşmada söz alan gazetemiz vakıf yöneticilerinden Önder Çelik'in eşi Semra Çelik, "TC anayasasında hukuk devleti yazıyor. Yani herkes yargılanabilir. Ama böyle bir iddianame ile gazetecileri 9 ay mahkemesiz tutuklu bulundurmak insan haklarına aykırıdır. Yani bana göre bu durumda esir alınmış oluyorlar. Acil tahliye istiyoruz." dedi.
Güray Öz'ün eşi Çağlayan Öz, “Adalet bu ülkenin tüm insanlarına ekmek, su kadar gereklidir. Adalet olmadığı zaman kendimizi vatansız kalmış hissederiz. Adaletten benim anladığım şudur: Hiç kimseyi delilsiz bir şekilde suçlamamalıyız. İddianame çıktıktan sonra, yani suçlamaya esas delil olmadığı anlaşıldıktan sonra, artık içiride tutulmamalılar.
Onlar bizi üzmemek için içeride yaşadıklarını bize anlatmıyorlar. Onların yaşadıklarını tutuklu eşleri birbirimizden çarpraz sorgulamayla öğreniyoruz. Tecrit altındalar. Acilen tahliye edilmelerini bekliyoruz. Herkesin bu talebimizi desteklemesini istiyoruz. Adalet herkese gerekli” diye konuştu.
Akın Atalay'ın eşi Adalet Atalay, “Sözün bittiği yerdeyiz. 5,5 ay sonra iddianamenin yandaş medya aracılığıyla ortaya çıktığı 3,5 ay sonrasına duruşma günü verildiği, 9 ay sonra ilk kez mahkeme karşısına çıkıldığı bir hukuk ortamındayız. Kabul edilemez bir durum. Avukatlardan önce yandaş medyada iddianame çıkıyor. Kabul görmez iddianame ortaya çıkınca panik ortamı başladı. Yandaş medya kalemşörleri o aslında taslak iddianame dediler. Yeniden yeni bir iddianame eski iddiname sunuldu. Eşler olarak şaşkınız. Ülkemizde basın özgür değil. Basını özgür olmayan bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Her ne kadar gazeteciler hakkındaki bu davalar basın özgürlüğü bakımından önemlidir. Aralık ayında AYM'ye başvurduk hala ses yok. Amaç her türlü muhalefeti susturmak. Cumhuriyet gazetesinin tutuklu gazetecileri barışa, insan haklarına inanmış bu uğurda mücadele etmiş kişilerdir. Bu insanları terörle bir arada anmamak gerekir. Terörle mücadele adı altında insan hakları çiğnenmektedir. Gazetecilik suç değildir” dedi.
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, kendisinin buluşmada olmasının inancın ve direncinin mutlakaca kazanacağının göstergesi olduğunu belirtti.
Basın Konseyi bileşenlerinden İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Misket Dikmen, “Silivri'de tutsak edilen gazetecilere yöneltilen suçlamalar, bu işin sınırının olmadığını, Türkiye'deki hiçbir gazetecinin ertesi sabah nereden uyanacağının garantisi olmadığını gösteriyor. Son 10 yıl içinde Silivri'ye kaçıncı kez gelişim sayısını hatırlamıyorum. Ergenekon sürecinde, meslektaşlarımızla buluşup, ellerini tutabiliyor, moral takviyesi yapabiliyorduk. Artık onu da yapamıyoruz. Tüm tutsak gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Mücadeleyi bırakmayacağız, hep birlikte direnerek üstesinden geleceğiz” dedi.
Avukat Turgut Kazan da, referandum sonrasında başlanan HSK oluşumunu nedeniyle yarınların bugünlerden daha kötü olacağını söyledi.
Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Başar Yaltı da hukukun siyasi iktidarın “intikam aracı” haline geldiğini kaydetti.