Davutoğlu'nun yeni kumar masası

Yıllarca, “Esad’sız geçiş dönemi, uçuşa yasak bölge ve güvenli bölge” isteyen AKP’nin iddialarının hiçbiri kabul edilmedi. ABD ile Türkiye arasında varılan mutabakatta sadece “IŞİD’den arındırılmış bölge” (IS-free area) tanımlaması geçiyor. Metinde ‘güvenli bölge’ (security zone- secure area) ifadesi yer almıyor.

Duygu Güvenç/Cumhuriyet

AKP’nin 2011’den bu yana Emevi Camii’nde namaz kılmaktan, Beşar Esad’ın bir kaç haftaya devrilmesine, ‘savaş nedeni’ saydığı Süleyman Şah’ı taşımaktan bugün Esad’ın kalıcı olduğunu kabullenmeye kadar uzanan Suriye politikasında bu defa hedef tüm dengeleri değiştirmek ve kartların yeniden dağılmasını sağlamak. Oysa yıllarca, “Esadsız geçiş dönemi, uçuşa yasak bölge, kara operasyonu ve güvenli bölge” isteyen AKP’nin iddialarının hiçbiri kabul edilmedi. Şimdi, Türkiye 2 milyonu aşkın Suriyelinin yanı sıra parasını da vererek Suriye’ye IŞİD karşıtı operasyon hazırlığında.

Türkiye, önceki gün IŞİD’e yönelik bir operasyon yapmadı. PKK’ya yönelik operasyonlarını ise sınır içinde tuttu ve Hakkari, Şemdinli ve Şırnak bombalandı.

 

Parası bizden!

Türkiye, IŞİD karşıtı koalisyonun hem Irak hem de Suriye bölümünde yer alacak. Türk uçakları, kendi üslerinden kalkarak vuracak ancak diğer ülkelerin uçakları İncirlik dışında konuşlanmayacak. TSK’nın yaptığı operasyonların maliyeti de tamamen Türkiye’nin üzerinde olacak. ABD ise operasyonların masraflarını, operasyona katılmayan ve daha az katılan Suudi Arabistan gibi bazı koalisyon ortaklarıyla paylaşıyor.

ABD ile imzalanan mutabakatın nihai bir tarihi ise bulunmuyor. ABD uçaklarının, subaylarının ve teknik personelinin de önümüzdeki günlerde Türkiye’ye gelmesi bekleniyor. Gelecek uçak sayısının bir deste veya düzine olması, gelecek yabancı asker sayısının ise 200’i aşması beklenmiyor. Yabancı personel, İncirlik dışındaki üslere konuşlanmayacak, sadece bu üslere acil iniş hakkına sahip olacak. ABD dışında operasyona katılması beklenen ülkeler ise oldukça sınırlı: İngiltere, Ürdün, Katar, Suudi Arabistan. İncirlik’te katılımcı ülkelerden oluşan bir harekat merkezi oluşacak. Katar ise ilk operasyonlara katılmış, daha sonraki operasyonlara katılmamıştı. ABD öncülüğündeki son operasyona Bahreyn, Kanada, Ürdün, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri(BAE).

Türkiye’nin operasyonlar sırasında YPG kontrolündeki Zur Maghar’ı vurduğu iddialarına ise Türk kaynaklardan farklı tepkiler geldi. Türkiye’nin bölgeyi vurduğu iddialarını doğrulamayan Dışişleri, “Bir ateş açıldıysa karşılık verilir” derken, güvenlik kaynakları ise, PYD Eş Başkanı Salih Müslim’in iddialarına işaret ederek, “Eğer bize ateş açıldıysa, kim olursa olsun karşılık verilirir. Müslim o zaman adamlarına söylesin, bizim sınırımıza ateş açılmasın” dedi.

Güvenli bölge: ABD ile Türkiye arasında varılan mutabakatta Azez-Cerablus hattı için sadece “IŞİD’den arındırılmış bölge” (IS-free area) tanımlaması geçiyor. Metinde ‘güvenli bölge’ (security zone- secure area) ifadesi yer almıyor. Havadan koruma sağlanacağı belirtilmiyor. Bu bölgenin IŞİD’den temizlenmesi hedefleniyor. ABD’nin Kongre’den aldığı onay da sadece IŞİD ile sınırlı. Öte yandan, YPG yönetimindeki 3 Kürt kantonunun birleşmesine kesin olarak karşı olduğunu açıklayan Türkiye, bu bölgeye YPG’nin, rejimin veya başka bir grubun yerleştirilemeyeceğine dair de güvence alamadı. Muhpalefetin kontrol sağlayacağı bölgenin ilk etapta küçük cepçiklerle oluşması hedefleniyor.

Uçuşa Yasak Bölge: Türkiye, uçuşa yasak bölge söylemini tamamen unuttu. ABD’den gelen net açıklamalar bu beklentiyi rafa kaldırdı.

Esad şartı: Erdoğan başta olmak üzere AKP’nin ısrarı, İncirlik’in sadece IŞİD karşıtı olarak açılmaması ve rejimi de hedef almasıydı. Bu şarttan hem eğit-donatta hem de İncirlik’te tamamen vazgeçildi. Cenevre görüşmeleri sürecindeki ‘Esad’sız geçiş dönemi’ söylemleri ise tamamen unutuldu.

Kara operasyonu: Türkiye, Suriye’de istikrarın kara operasyonu yapılmadan gerçekleşmeyeceğini söylese de ABD’nin söylemine teslim oldu. Operasyonlar sırasında Türkiye sadece sınırından top atışı yapacak.

 

Dün ne dedi, bugün ne dedi?

Güvenli bölgenin sınırları ile ilgili ise Davutoğlu, 15 Ekim 2014’te “Biz bunun belli yoğunluklu nüfusların olduğu yerlerde... Mesela Halep’in kuzeyinde olması lazım. Çünkü Halep’te hem rejim saldırıları var hem IŞİD saldırıları var. Halep’le Türkiye sınırları arasında olması lazım. İdlib’in Türkiye sınırlarına yakın yerlerinde, aynı şekilde Lazkiye’nin kuzeyinde, yine Haseke’de belli bölgelerde ve şu anki Cerablus bölgesinde, Ayn el-Arab’da. Bütün bu kuşakta yerleşim merkezlerinin olduğu alanlara göre derinliği değişebilir” dedi.

Bunu Türkiye’nin mi yoksa BM’nin mi belirleyeceğine ilişkin soruya karşılık da Davutoğlu, 27 Temmuz 2014’te şunları söyledi:

“ABD ile yapılan anlaşma içinde bizim hassasiyetlerimizi konu alan maddeler tercih edildi. Detay veremesem de, ÖSO gibi unsurların havadan korunması gibi. Alana kara gücü sokamasak da bizimle çalışan güçlere havadan destek verilmesi.

Eğit-donat faaliyeti de istenilen hızda olmasa da yapılır hale geldi. Nihayet, şartların getirdiği ortak bir zemin oluştu. Onun için de İncirlik Üssü de dahil olmak üzere koalisyonun içinde işbirliği yapılmasında mutabık kalındı. Gelişen olaylar ve harekâtlarımız paradigmatik bir bakış açısıyla olmasa dahi şartları ortaya çıkarmıştır. ”