Davutoğlu’nun gözdeleri gitti
Dışişleri, liyakat ile sadakat arasında: Kariyerlerinde AKP var!
Duygu Güvenç
Dışişleri Bakanlığı’nda Abdullah Gül’ün 2003 yılında yayınladığı ve cemaat okullarının yurtdışında desteklenmesini öngören genelge ile başlayan Cemaat örgütlenmesinde düğmeye kısmen basıldı. 292 kişinin Bakanlıktan gönderileceği dillendirilirken, ilk etapta uzun süredir kızakta olan Gürcan Balık ve Tuncay Babalı ile birlikte merkezde 41’i meslek memuru, 77 kişinin Bakanlıkla ilişiğinin kesilmesine başlandı. Dışişleri’nin dışarıdaki teşkilatlarında da 140 kadar ismin Bakanlıkla ilişiğinin kesilmesi için tebligatların yapıldığı öğrenildi. Kulislerde Roma, Paris gibi önemli Büyükelçiliklerin yanı sıra, Aşkabat Büyükelçiliğinde 3’ü merkez memuru, 3’ü idari memur; Pretoria’da ise 5’i merkez memuru, 2’si idari memurun toplu halde Bakanlıkla ilişkilerinin kesildiği konuşuluyor. Bu da Dışişleri’nde beklenen hem Büyükelçi hem de diğer meslek memurlarının kararnamesinin yeniden şekillendirileceği iddalarını artırdı.
“Bakanlığa gelin çıkmayın”
Bakanlık’ta asıl operasyon haftasonu başladı. Dışişleri’nin son Başkatiplik sınavında büyük kısmının başarısız olmasıyla su yüzüne çıktığı söyleyen Gülen’in kadrolaşması için eski sınav kağıtlarına kadar derlemeler yapıldı. Bu çalışmada aktif görevde bulunmayan Büyükelçilerin rol aldığı öğrenildi. Ardından önceki gün Ankara’da 17:30 itibariyle Dışişleri’nin tüm personeline bir tebligat yapıldı ve herkesin Bakanlık içerisinde olması istendi. Bakanlık güvenliği tüm koridorlarda giriş çıkışları durdurdu; farklı daireler arasında geçişe izin verilmedi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, asıl örgütlenmenin Dışişleri’nin personel dairesinde olduğunu açıklamasına karşı ilişiği kesilenlere tebligat teker teker bu dairedeki İnsan Kaynakları aracılığıyla yapıldı. Kişilerin bakanlık kartları, görev pasaportları alındı.
Dışarıya tebligat
Yurt dışındaki temsilciliklerde özellikle sözleşmeli cemaat mensuplarının uzaklaştırılmasına yönelik süreç 2014’ten bu yana devam ederken bu defa meslek memurları ve idari memurlar da uzaklaştırıldı. Çoğunlukla misyon şefleri aracılığıyla kişilerin görev pasaportları teslim alınırken, yerine bir defalık seyahat belgesi düzenlendi. Bu tebligatın sürdüğü belirtiliyor.
Liyakat sadakat dengesinde soru işaretleri
Bakan Çavuşoğlu, Gürcan Balık ile Tuncay Babalı’nın ilişiğinin kesildiğini açıklarken Bakanlıkta hala adı cemaatle anılan Büyükelçi düzeyindeki 5 -6 ismin daha ilişiğinin kesilmemiş olması, liyakat-sadakat dengesinin hala sağlanmadığının göstergesi olarak yorumlandı. Bakanlıkta bu şekilde bazıları aktif görevde bulunan M.S., C.D., A.D., A.B., A.T. A.F. gibi Büyükelçilerin adları da cemaatçi olarak kulislerde konuşuluyor. Tebligat yapılacağı duyurulan bazı isimlerin ise Bakanlığa gitmediği ve tebligatı hukuki yollarla beklediği öğrenildi.
Babalı’nın yükselişi:Her şey 2003’te başladı
Balık ve Babalı, Dışişleri’ne 1990’lı yıllarda sınavı kazanarak adım atmış iki diplomattı. Yani AKP döneminde Bakanlığa giren isimler arasında yer almıyordu. Her ikisi de eğitimleri parlak ve göz dolduran doktora tezlerine karşın Bakanların ‘bizim adamımız’ diyerek kollaması sonucu Bakanlıktan uzaklaştırıldı. Ama Bakanlıkta ilk adım Gül’ün Dışişleri Bakanı olduğu dönemde, 2003’te yayınladığı kararname ile başladı ve dış temsilcilikler Gülen Cemaatinin başta yurtdışındaki okullarıyla doğrudan temasa geçti. Ardından da önemli isimler Bakanlıkta kritik pozisyonlara getirildi. O genelge 2014’te iptal edildi ama Bakanlık’ta operasyon kısmi oldu. Bakanlığın ilişiğini kestiği Tuncay Babalı, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Özel Kalem Müdür Yardımcısı olarak 2003-2006 yılları arasında görev yaptı. Ardından peş peşe Londra ve Waşington Büyükelçiliklerinde Müsteşarlık görevine atanan Babalı’nın yükselişinde önce Bakanlık koltuğunda oturan Ali Babacan kritik rol oynadı. Ardından Dışişleri koltuğuna oturan Davutoğlu ise Babalı’yı İnsan Kaynakları dairesinin başına getirdi. Bu dönemde bakanlığın sınav sistemi de değiştirildi; yazılı yerine seçmeli sınav yapıldı ve yılda bir defa olan personel alımı ikiye çıkartıldı. Babalı, bakanlıkta çok nadir görülen bir şekilde 40 yaşına basmadan Ottowa’ya Büyükelçi atandı. Ama 17-25 yolsuzluk skandalı patlak verince kısa sürede merkeze çekildi.
Balık’ın yükselişi: Davutoğlu ‘oğlu’nu sildi
Gürcan Balık’ın Bakanlık’ta yükselişi Ali Babacan’ın Bakanlık koltuğuna oturmasıyla başladı. Önce Babacan’ın Özel Kalem Müdürlüğü’nü yapan ve en yakınındaki isimlerden biri olan Balık için Davutoğlu, “oğlum” ifadesini kullanıyordu. Davutoğlu’nun görüşlerine en çok önem verdiği isimlerin başında geliyordu. Balık da Bakanlıkta hızlı yükselen ve 40 yaşında Büyükelçi yapılan isimler arasındaydı. Bunu öneren dönemin Bakanı Davutoğlu, imzalayanlar ise dönemin Başbakanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül olmuştu. Balık, Büyükelçi olarak UNESCO'ya atandı ama Davutoğlu'nun özel ricasıyla Bakan Özel Müşavirliği görevvi uzatıldı. Ardından Paris'e gitmeden bir gün önce ise Davutoğlu'ndan 2013 Ocak ayında "Başarı Belgesi" aldı. Balık’ın hızlı yükselişi ve farklı karakteri Bakanlıkta çok fazla tepki çekmişti. Bu tepkilere bir toplantıdaki konuşmalar nedeniyle Erdoğan’ın tepkisi de eklenince Davutoğlu, Gül’den Balık’ı yanına almasını istedi. Ancak bir ABD ziyareti sırasında Davutoğlu ve Balık, Gülen’i ziyarete birlikte gitti. Bu ziyaret, siyaset sahnesine Gül'ün izin vermediğini belirten “zihnim berrak” sözleriyle yazıldı ama Davutoğlu ısrarla Gül'ün bu ziyaretten haberdar olduğunu savundu.