Davutoğlu, hediye ettiği tablonun arkasında kayboldu

AKP’nin yeni genel başkan seçiminin yapılacağı tek maddelik kongre yapılıyor. Kongrede konuşan Davutoğlu, "Tüyü bitmemiş yetimin hakkına uzanan eli kardeşimiz olsa da koparırız" iddiasında bulundu. Davutoğlu konuşmasının ardından Erdoğan'a Necip Fazıl Kısakürek'in "Utansın" şiirinin Osmanlıca tablosunu hediye etti.

cumhuriyet.com.tr

Davutoğlu'nun hediye ettiği tablonun arkasında kaybolması ilginç görüntülerin yaşanmasına neden oldu.

Davutoğlu, AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde yaptığı konuşmasına, "Selam olsun, selam olsun. Selam olsun insana, zaman ve mekana" diyerek başladı.

BİLAL ERDOĞAN'DAN DAVUTOĞLU'NA TEBRİK

ERDOĞAN'DAN BAŞKANLIK VURGUSU

KONGREDEN KARELER

 Öncelikle insana, eşref-i mahlukat olarak yaratılan insana selam verdiğini belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:

 "Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgililer sevgilisine selam olsun. Onun gül kokusunu bu diyarlara getiren Ebaili Ensari'ye selam olsun. İçinde bulunduğumuz başkentimiz Ankara'nın manevi mimarı ve kadim payitahtımız İstanbul'un Fatih'inin hocası Akşemsettin'in hocası Hacı Bayram-ı Veli'ye selam olsun. Aşkımız piri Mevlana'ya, piri Ahi Evran'a, erkanımızın piri Hacı Bektaş-ı Veli'ye selam olsun. Gönül dilimizin pirleri Yunus Emre'ye, Ahmed-i Hani'ye selam olsun. Zamana selam olsun. O zaman ki bize varoluşun ve tarihin sırrını öğretir. Bundan tam 943 yıl önce, bir 26 Ağustos sabahı etrafındaki Türk, Kürt, Zaza, Arap ve diğer Anadolu kavimleriyle Anadolu'ya yürüyen Alparslan Gazi ve yiğitlerine selam olsun. Selam olsun, bundan 92 yıl önce milletin istiklali için Kocatepe'den İzmir'e yürüyen Gazi Mustafa Kemal'e ve İstiklal ordusuna selam olsun.

Selam olsun bu iki 26 Ağustos tarihi arasında, 1071 ve 1922 yılları arasında, bu topraklarda medeniyetimizi ihya için, inşa için, dünyada adaleti ikame etmek için yola çıkmış, şehit düşmüş, emek vermiş, ter dökmüş ahiyana Ruma, Horasan erenlerine, Mezopotamya erenlerine bütün şühedeya selam olsun. Ve mekana selam olsun. Bu zaferler sonrası bize vatan olarak emanet edilen bu aziz toprağa selam olsun. Bu vatanın toprağına, suyuna, havasına, ateşine selam olsun. Anasırı erbaya selam olsun, varoluşa selam olsun. Bu vatanın her bir köşesinde heybetle bu vatanı bekleyen, gurur gibi görünen Ağrı'ya, Erciyes'e, Uludağ'a selam olsun. Toroslar'a, Menteşler'e, Kaçkar'a, Istırancalar'a selam olsun ve onların sınır ötesindeki kardeşlerine selam olsun. Hira'ya, Tur-u Sina'ya, Zeytun Dağı'na, Rodoplar'a, Kafkaslar'a, Altaylar'a selam olsun ve o dağların eteklerinde yaşayan bütün kardeş, dost ve komşu kavimlere, halklara selam olsun. Selam olsun bu vatanın suyuna, ırmağına, Fırat'a, Dicle'ye, Sakarya'ya, Seyhan'a, Ceyhan'a, Yeşilırmak'a, Kızılırmak'a selam olsun ve onların kardeşlerine Tuna'ya, Nil'e, Ab-ı Derya'ya, Sırrı-Derya'ya, Volga'ya selam olsun."

 

"Bir vefa kongresi, bir ahitleşme kongresi"

Davutoğlu, millete mekan ve tarih bilinci aşılayanlara da selam göndererek, "bir 14 Ağustos günü milleti yeni bir idealle buluşturan AK Parti kadrolarının kurucu lideri ve seçilmiş Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a selam olsun" ifadelerini kullandı ve ayrıca AKP'nin tüm kadrolarına selam verdi.

Kongreye dünyanın değişik yerlerinden gelenleri de selamlayan ve onlardan selamlarını kendi diyarlarına götürmelerini isteyen Davutoğlu, 10 Ağustos Cumhurbaşkanı seçiminde sandığa giderek, Erdoğan'a destek veren tüm vatandaşlara selam gönderdi. Davutoğlu, "İki ayağındaki bastonlarla yürüyerek sandık başına giden ninelerimize, dedelerimize, nasırlı elli çiftçimize, işçilerimize, Anadolumuzun, Trakyamızın her bir köşesindeki dava ve aşk yüklü kardeşlerimize selam olsun" diye konuştu.

Ahmet Davutoğlu, AKP'nin konjektürel şartlarda çıkmış bir siyasi parti olmadığını söyleyerek, "AK Parti, dönemsel bir parti değildir. Bir döneme, bir kesime hitap eden bir parti değildir. AK Parti biraz önce zikrettiğimiz bütün ulu erenlerin yönünü aydınlattığı kutlu bir yürüyüşün, kıyamete kadar sürecek olan bu yürüyüşün bugünkü tecessüm etmiş halidir. AK Parti, milletin ta kendisidir, AK Parti milli idealin ta kendisidir" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın, kongrede yaptığı konuşmada, bu kongrenin kendisi için bir veda kongresi olduğunu ifade ettiğini anımsatan Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanım bu bir veda kongresi değil, olağanüstü kongremiz, ama bir vefa kongresi, bir ahitleşme kongresi. Sayın Cumhurbaşkanımıza vefa borcumuzu ödüyoruz, onun bıraktığı miras AK Parti için bir şeref meselesidir, o miras bizim şerefimizdir ve sonuna kadar korunacaktır. Bütün kadrolarımız, onun başı dik, onurlu yürüyüşünün devamı için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır ve nazırdır" dedi.

Davutoğlu, Türkiye'nin yeni bir yürüyüşün arifesinde olduğunu, 12 yıllık bir birikime sahip olduklarını ve bu birikimi en iyi şekilde değerlendirmeye kararlık olduklarını vurguladı.

"Bu tarihi yürüyüş, sadece bir aşamadır" diyen Davutoğlu, "İlelebet sürecek olan bu yürüyüşü bizden sonraki nesillere en güçlü şekilde devredebilmek ve AK Parti hareketini hedefe ulaştırmak için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız" şeklinde konuştu.

Erdoğan'a, millet adına teşekkürlerini sunan Davutoğlu, "Siz, bu kutlu yürüyüşün tarihteki ayak izlerinin eserini taşıyan bir parti kurulmasına öncülük ettiniz. O partiyi 1,5 yıl içinde iktidar yaptınız, 12 yıl içinde de büyük başarılara öncülük ettiniz'' değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, ''Sayın Cumhurbaşkanımızın bu dönemde bu tarihi emanetini hakkıyla yerine getirmeye şahitlik eder misiniz?" diyerek salondakilerden helallik istedi.

"Allah ve millet şahittir ki bundan sonra da bu kadrolar Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber, bu yolda yürüyecektir" ifadesini kullanan Davutoğlu, "hiçbir gücün, hiçbir fitnenin ya da hiçbir odak ve mahfilin bu saflara fitne sokmaya gücünün yetmeyeceğinin" altını çizdi.

"Yeni bir Türkiye ve yeni bir yürüyüşün arefesindeyiz"

Yeni bir yürüyüşün arefesinde olduklarını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:

“Tekrar sizi tarihe götürmek istiyorum, tam 600 yıl önce, 1402 yılında o zaman 100 yaşında olan devletimiz, Devlet-i Aliye Osmani’ye, büyük bir fetrete girmişti. Devlet otoritesi parçalanmıştı, Anadolu ekonomisi felç olmuştu. ‘Bu devleti kim toparlayacak' diye bakıldığı bir anda o fetreti durduracak güçlü bir iktidar kendini göstermişti. Ondan 50 yıl sonra fetretten çıkan, devletin kurduğu düzenle İstanbul’un kapıları bu aziz millete açıldı. Aynı şekilde 600 yıl sonra, 2001, 2002’de bu sefer Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir fetrete girmişti. Devlet otoritesi zaaf göstermişti, çeteler, mafyalar, hortumcular milletin bütün kaynaklarını tüketiyordu. İşte o zaman AK Parti hareketi sadece bir devleti değil, siyaseti, bir otoriteyi tesis etmek üzere değil yeni bir medeniyet ihyası için ayağa kalktı ve yeni yola yürüdü.

Bu ihyanın, bu inşa faaliyetinin 9 temel esası vardır; bu 9 alanda, bu kararlı yürüyüş devam edecek. Yeni Türkiye’nin psikolojik alt yapısı, psikolojik temeli özgüvendir. Son 12 yılda büyük devrimlere imza atıldı. Ulaştırmada, sağlıkta, tarımda, dış politikada her alanda büyük başarılar sağlandı. Ama şunu sorarsanız bütün bu başarıların arkasındaki temel saik nedir sorulsa denilecek şey, milletin özgüvenini tekrar kazanmasıdır.”

“Hiç kimse bu yürüyüşe dur diyemeyecek”

Davutoğlu, “Davos’ta Sayın Cumhurbaşkanımız ile Başdanışmanı olarak birlikteydim. Özgüvenimizin bir timsali olarak aslında o gün İstanbul Atatürk Havalimanına geldiğimizde, Başbakanımız o gün yaptığı konuşmada, bu özgüvenin işaretini vermişti ve demişti ki, ‘bundan sonra biz hiçbir zaman şu veya bu tavrı alırsak şu vaya bu ülke ne diyor diye düşünmeyeceğiz, başka ülkeler Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne düşünüyor diye düşünecekler. İşte bir milletin ayağa kalkmasının simgesi budur. Bu özgüven bizde oldukça bu özgüveni harekete geçiren AK Parti kadroları kendilerine güvendikçe, hiç kimse bu yürüyüşe dur diyemeyecek” şeklinde konuştu.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"17 Aralık ve 25 Aralık kumpasları"

“Son 12 yıl içinde kazanılan özgüvenimizi, 2013 yılında hedef ettiler. 2013 yılındaki gezi olayları, 17 Aralık ve 25 Aralık kumpaslarının en büyük hedefi millete kazandırdığımız bu özgüveni yıkmaktı. Çok şey söylendi, dediler ki ‘bunlar rüya görüyorlar, ütopikler, hayal görüyorlar, yapamayacağımız hedeflere yürüyorlar.’ Doğru biz bir rüya görüyoruz, yeni bir Türkiye rüyası görüyoruz. Bu rüyayı göremeyenler utansın. Bu rüya için ayağa kalkamayanlar, özgüven gösteremeyenler utansın.”

Davutoğlu, kendisini gelecekle ilgili olarak umuda sevk eden bir hatırasını da paylaşırken, şöyle konuştu:

“30 Mart seçimleri için Konya Beyşehir’de miting meydanına çıkarken, bir baba 10 yaşındaki çocuğunu miting meydanında yanıma getirdi, tanışmak istediğini söyledi. Döndüm biraz teşvik olsun diye ‘çabuk büyü, bize adam lazım’ dedim. O 10 yaşındaki çocuk, döndü ve dedi: ‘Sayın Bakanım aradığınız adam benim.’ O anda Necip Fazıl’ın, Üstad’ın sözü aklıma geldi ve bir an o küçük kardeşimizi 2053 yılında hayal ettim, 2053 yılında tam da bizim yaşımızda olacaktı. Eğer o kardeşimiz, ‘aradığınız adam benim’ deme cesaretini, kararlılığını, iradesini göstermişse bunda son 12 yıl içinde milletin adamının gösterdiği irade ve basiretlik, liderlik vardır. Çünkü artık gencinden yaşlısına herkes adam gibi adamlar peşinde yürümek istiyor. Özgüvenini kaybetmiş, kimliğini kaybetmiş, şahsiyetini kaybetmişlerin arkasında değil. Şimdi milletin adamı cumhurbaşkanlığı makamında. Ama milletin adamları tükenmeyecek, bizden sonra da yeni nesiller, daha kararlı bir şekilde bu yola devam edecek.”

Davutoğlu, “Yani çözüm sürecidir. Devletler ve milletler ancak ve ancak aidiyet bilinciyle ayakta dururlar. Eğer bir toplumda aidiyet bilinci zayıflamışsa devlet bir gurup vatandaşını dışlamışsa, ötekileştirmişse o andan itibaren o devletin ayağa kalkması, o milletin felah ve sükun bulması mümkün değildir” şeklinde konuştu.

“Çözüm sürecini başarıya ulaştırana kadar bize uyku haramdır”

“Maalesef AK Parti iktidarlarına kadar, şu veya bu kesim inançları dolayısıyla etnik ve mezhebi kökenleri dolayısıyla ötekileştirildiler, baskıya maruz kaldılar” diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“AK Parti iktidarlarının en büyük başarısı bütün milleti tek bir yürek, tek bir güç haline getirmiş olmasıdır. Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın gerek konuşmasında gerek daha önceki hitaplarında yeni döneme, yeni Türkiye’ye ve yeni hükümetimize bir emanet gibi tevdi ettiği çözüm sürecini başarıya ulaştırana kadar bize uyku haramdır. Bu millet arasına ekilmiş fitne tohumları yok olana kadar, bu millet her etnik ve mezhebi grupla omuz omuza, bu kutlu yürüyüşe çıkana kadar gece gündüz çalışacağız. Aidiyet bilincinin de iki boyutu vardır. Birisi tarihdaşlık, diğeri vatandaşlık. Biraz önce Horasan erenlerinden Mezopotamya melelerinden bahsettik. Evet, Kars’ta Hasan Karakani ile Doğubeyazıt’ta Ahmedi Hani aynı medeniyetin çocuklarıydı. Hazreti Mevlana’nın irfanı marifetiyle Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın irfanı aynı. Bu irfanları bölmek için, bu kardeşleri birbirine düşman edebilmek için her türlü yolu denediler. Terörü denediler, siyasal ırkçılığa yöneldiler.”

“Bizim için mezhebi bir tavır söz konusu değildir”

“Bizim iktidar olduğumuz Türkiye’de hiç kimse, şu veya bu gerekçeyle bir daha ötekileştirilmeyecek” ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları söyledi:

“Tarihdaşlığımız korunacak, kaderdaşlığımız korunacak, eşit vatandaşlık hukuku daima önde ve temel ilke olarak benimsenecek. Aynı şekilde bizim için mezhebi bir tavır söz konusu değildir. Alevi kardeşlerimiz, Sünni kardeşlerimiz eşit vatandaşlar olarak bu toprakların asli unsurlarıdır ve asli unsurları olarak kalacaktır. Onların inanç özgürlüğü, fikir özgürlüğü, düşünce özgürlüğü bize emanet edilmiş bir görevdir.”

"Vatandaşlık haklar korunacak"

Davutoğlu, gayrimüslim vatandaşların da hangi dine mensup olurlarsa olsunlar, eşit vatandaşlık haklarını koruyacaklarını söyledi.

Suriye'de ve Irak'ta bunalım yaşandığını belirten Davutoğlu, "Geçmişte Irak'ta, Bosna'da yaşananları hatırlıyorsanız, bütün bu kavimler bir sıkıntı ile karşılaştıklarında Anadolu ocağına geri dönüyorlar. Anadolu kucağına sığınıyorlar. Allah şahit ki, şu veya bu gerekçe ile bu topraklara gelen kim olursa olsun, etnik ve mezhebi kökenine bakılmaksızın bu topraklarda asli unsur olarak karşılanacaklar ve algılanacaklardır. Bizim tarihimiz merhamet tarihidir, şefkat tarihidir. Hem kendi vatandaşlarımıza merhamet ve şefkat hem de bu topraklarda medet uman, bu topraklarda sığınacak bir yuva arayanlara şefkat ve merhamet bizim kültürümüzdür" değerlendirmesini yaptı.

Davutoğlu, üçüncü inşa ve ihya alanının siyasi alan olduğunu dile getirerek, insan onurunun, insanın eşrefi mahlukat olma özelliğinden geldiğini ve o onuru korumanın kendi görevleri olduğunu belirtti. Özgürlüğü garantiye girmemiş insanın onur duymasının mümkün olmadığna işaret eden Davutoğlu, güvenliği tehdit altında bulunan bir insanın da kendi özgürlük alanında yaşamasının da mümkün olmadığını söyledi. Bu yüzden ilk hükümet programlarından bu yana özgürlük-güvenlik dengesini sağladıklarını kaydeden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi de bir kez daha söylüyoruz. "Türkiye'de düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, girişim özgürlüğü, AK Parti Hükümetlerinin teminatı altındadır. Hiç kimse bu özgürlükleri ihlal edemez, edemeyecek. Ama her özgürlük de bir sorumluluk getirir. Basın ifade özgürlüğü basın ahlakını gerektirir. Girişim özgürlüğü meşru ve helal rızık arayışını gerektirir. İnanç özgürlüğü yine inançlara saygıyı gerektirir. Biz özgürlükleri yeni bir ahlaki formasyonla buluşturacağız."

AKP'nin Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde harekete geçtiğinde üç 'y' ile mücadele sözü verdiğini kaydeden Davutoğlu, "Yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluk. Yasakları bu dönemde kaldırdık, kaldırmaya devam edeceğiz. Bir oyuna dikkatlerinizi çekmek istiyoruz. Son yıllarda özellikle geçen sene öyle bir kampanya yürütüldü ki, sanki 'Türkiye'de otoriterleşme ve demokrasiden uzaklaşma var' diyerek, Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve AK Parti'ye yönelik büyük iftiralar oldu. Şimdi gelin bir muhasebe yapalım. 12 yıllık AK Parti iktidarları dönemi, bir bütündür ve parçalanamaz. 'Şu dönemde AK Parti daha demokratikti, daha sonra otoriterleşti' kim derse, aslında niyeti AK Parti kadroları arasına fitne sokmaktır."

Davutoğlu,  sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çok iddialı bir şekilde söylüyorum. Sayın Başbakanımıza, başbakanlığı döneminde geçen sene uluslararası medya tarafından yapılan saldırılara 'bir cevap olsun' diye söylüyorum. Türkiye, gerçek demokratikleşme hamlelerini son bir kaç yıl içinde gerçekleştirebildi. Hangi kriteri alırsanız alın. Asker sivil ilişkisi son yıllarda normalleşti. 2007'de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde e-muhtıra verilmesi söz konusu iken, bakınız bu sene cumhurbaşkanlığı seçiminde silahlı kuvvetlerimiz, demokrasiye tam bir saygı içinde kendi görevini yaptı. Kimse de e-muhtıra vesaire beklentiler içine giremedi. Siyasi özgürlükler açısından bakınız, daha 2008 yılında ülkenin iktidar partisi, en büyük partisi kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştı. Ama 2010 referandumu ile bütün bunlar, tarihe gömüldü. Siyasi partilerin ve siyasi faaliyet özgürlükleri son yıllarda teminat altına alınabildi."

Anadilde konuşma, öğrenme ve siyasi propaganda yapma hakkının, azınlıkların mallarının ve haklarının devrinin 'otoriter' denilen cumhurbaşkanının başbakanlığı döneminde gerçekleştirildiğinin altını çizen Davutoğlu, başkaları için olmasa da halk için önemli olan başörtüsüne özgürlüğün de son yıllarda gerçekleştiğini kaydetti.

"Mirası daha ileri safhalara taşımaya kararlıyız"

Davutoğlu, özgürlük alanlarının genişletilmesi, derinleştirilmesi ve yaygınlaştırılması ve demokrasinin kökleşmesi anlamında şimdiye kadar edindikleri mirası daha ileri safhalara taşımaya kararlı olduklarını aktararak, "Demokrasi ancak ve ancak millet iradesini hayata geçirdiği zaman anlam taşır. Burada sandığı hafife alanlara, temsili demokrasiyi yok sayarak, sanki sandık dışında demokrasi varmış gibi tavır takınanlara cevap mahiyetinde söylüyorum: Bu millet ne zaman başı dara sıkıştığında, ne zaman özgürlük alanları daraldığında sandığı bekledi. Hiç ümitlenmesinler ve heveslenmesinler. Sandığı namusu gibi gören bu milletin emanetine sadık kalacağı, yani sandığın millet iradesinin hafife alınmasına hiçbir zaman izin vermeyeceğiz" dedi.

 "Amir olan millettir"

Davutoğlu, başbakanların baraj ve yol kralı ilan edildiklerini anımsattı. Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Ama zinhar güvenlik alanına, istihbarat alanına, dış politikaya, makro ekonomik ilişkinin uluslararası boyutuna girmeyin. O devlet meselesidir' denilmiştir. Sanki, devlet ile hükümet ayrı mevkilermiş gibi. Sanki devlet ile hükümet birbirine alternatifmiş gibi. Ama AK Parti iktidarında her mesele o yetkiyi alan hükümet tarafından ve Sayın Başbakınımız tarafından kullanıldı.

'Türkiye'nin Kıbrıs politikası ne olacak' diye 2004'de Türkiye Cumhuriyeti hükümeti karar verdi. Türkiye'nin Ortadoğu politikası, Türkiye'nin makro ekonomik ilişkileri, Türkiye'nin IMF ile ilişkilerine millet iradesi ile seçilen lider ve hükümet karar verdi. Artık devlet ile hükümeti ayırarak, 'sanki devlet bürokrasinin hizmetinde, hükümet ise geçici ve konjonktürel bir yapıdır' kanaatini yayanların ve buna inananların dönemi de bitti."

Davutoğlu, "Yeni Türkiye'de devlet de hükümet de milletin emrindedir. Amir olan millettir, memur olan devlettir. Devlet ancak ve ancak millet iradesini kullanarak iktidara gelmiş olanlarca denetlenebilir, yönetilebilir" değerlendirmesinde bulundu.

"Yeni anayasaya ihtiyaç var"

Demokratikleşme hamlesinin en ileri düzeye, demokrasinin evrensel standartlara ulaşması ve özgürlükçü bir demokrasi haline gelebilmesi için yeni anayasaya ihtiyaç olduğuna işaret eden Davutoğlu, yeni anayasanın özgürlükçü ve demokratik karakteriyle yeni Türkiye'nin önünü açacağını vurguladı.

Davutoğlu, partililere "İnşallah 2015 seçimlerinde anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahip olacak mıyız" ve "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, ilk defa millet tarafından seçilenlerin yaptığı bir anayasaya sahip olacak mıyız" diye sordu. Salondakilerin "Evet" sözü üzerine Davutoğlu, "Bu bir teminattır, bir ahitleşmedir" dedi.

Siyasi alanda bir konuya daha dikkat çekmek istediğini belirten Davutoğlu, şunları dile getirdi:

"Cumhurbaşkanlığı makamı ile Başbakanlık makamı arasında, ikisi de seçilmiş olmak dolayısıyla, ihtilaf çıkmasını bekleyenlere, buradan bir kez daha cevap veriyorum. Millet iradesine dayanan makamlar arasında ihtilaf çıkmaz. Milletten gücünü alanlar arasında, hele dava arkadaşları arasında hiçbir zaman ihtilaf çıkmaz, hiç heveslenmesinler. Seçilmiş cumhurbaşkanı ve seçilmiş başbakan el ele, omuz omuza, birlikte yeni Türkiye'yi inşa edeceklerdir. Biz bunun hizmetkarıyız, bu yolda yürümeye kararlıyız."

"Paralel devlet', fetret isteyen bir yapıdır"

AK Parti hükümetleri döneminde devletin ve bürokrasinin restorasyondan geçtiğine işaret eden Davutoğlu, Osmanlı Devleti'nde Fetret Dönemi'nde devletin hem coğrafi hem de otorite olarak parçalandığını belirtti. "AK Parti iktidara geldiğinde devlet içine nüfuz etmiş çeteler, mafyalar, cunta heveslileri ve üçlü koalisyonun her bir bakanlığı, neredeyse bir Anadolu beyliği gibiydi" diyen Davutoğlu, bakanların birbirleriyle görüşemediğini, hükümetin toplanamadığını, her bakanlığın kendi kararını aldığını ifade etti.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama şimdi o geçmiş vesayetler bittikten sonra yeni vesayet türleri çıkmaya başladı. 'Paralel devlet' yapısı denilen yapı, aslında fetret isteyen bir yapıdır. Geçen sene, Gezi olaylarından bu yana onların yayın organlarında tek bir olumlu haber göremezsiniz. 17 Aralık'tan, 25 Aralık'tan bu yana isterler ve beklerler ki kriz çıksın. Ekonomi tarumar olsun. AK Parti içinde ihtilaf çıksın, bazı milletvekilleri istifa etsinler.

30 Mart'ta Dışişleri Bakanlığını dinlenerek, Dışişleri Bakanlığının sırları üzerinden saldırıya maruz bırakıldık. Sürekli olarak bir kampanya yürütüldü. Kampanyanın hedefi AK Parti değil. Kampanyanın hedefi AK Parti'nin son 12 yıl içinde gerçekleştirdiği büyük birikimdi. Buradan bir kez daha, Sayın Cumhurbaşkanımızı teyiden söylüyorum, hiçbir şekilde, kim ve ne niyetle olursa olsun, devlet otoritesinin parçalanmasına bir daha izin vermeyeceğiz."

"Devleti ele geçirmek isteyen zihniyete izin verilmeyecek"

Bürokraside aranacak tek niteliğin ehliyet ve liyakat olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Eskiden bazı locaların yaptığı şekilde, şimdi de paralel devlet yapılanması içinde, o networkler üzerinden bürokrasiyi ele geçirmek, daha sonra da ele geçirilen bürokrasi üzerinden milletin seçtiği siyasi otoriteye şantaj yapmak açık bir ihanettir. Millet, otoritesini sadece seçtiği insanlar üzerinden kullanır" değerlendirmesini yaptı.

Otorite kullanmak isteyenlerin bürokrasi sıfatlarından ayrılması ve halkın önüne çıkıp kendileri gibi oy istemesi, Anadolu'nun her bir beldesinde ter dökmesi gerektiğini söyleyen Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Ama bunlar ter dökmeden devleti ele geçirmek isteyen bir zihniyettir. İzin verilmeyecek. Bundan sonra bürokrasiyi kontrol etmek suretiyle devleti ele geçirmek isteyenler, ister cunta heveslileri olsun ister belli loca mahfilleri olsun ister 'paralel devlet' yapıları şeklinde olsun, hiçbir şekilde devletimize nüfuz edemeyecekler. Biz, bu devleti, milletin hizmetinde ve emrinde görüyoruz. Bu devlet idaresine talip olanlar, gidecekler ve milletten destek isteyeceklerdir."

"Bizim için siyaset bir erdem ve ahlak vesilesidir"

Davutoğlu, "Bizim için siyaset bir erdem ve ahlak vesilesidir. Siyaset, ahlak ve erdeme dayandığı zaman anlam taşır, var oluşumuza cevap teşkil eder. Onun için siyasetimizin ahlakı, Şeyh Edebali'nin ahlakıdır, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ahlakıdır" ifadesini kullandı.

Davutoğlu, "Güya 'otoriter' dedikleri yapı içinde her kademenin katıldığı, son derece ahlaki ve erdemli bir istişare süreci yaşandı" dedi.

Partililerin bugün kongreden daha da bütünleşmiş ve birleşmiş olarak ayrılacağını söyleyen Davutoğlu, gösterilen teveccüh dolayısıyla teşekkür etti.

"Biz bir vefa hareketiyiz" diyen Davutoğlu, davaya sadakatle bağlı olduklarını kaydetti. Davutoğlu, "Sadakatimiz dostluğumuza, kardeşliğimizedir. Bundan sonra da ilelebet sürecek olan, musalla taşına kadar sürecek olan bir birlikteliğin adıdır, adresidir AK Parti" değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından AKP'nin yeni genel başkanı seçiminin yapılacağı tek maddelik kongre yapılıyor. Kongrede konuşan Davutoğlu, konuşmasının büyük bölümünde 'Sayın Cumhurbaşkanım" diye hitap ettiği Erdoğan'ı övdü. Davutoğlu, konuşmasına "selam" ile başladı. Davutoğlu, öncelikle "eşref-i mahlukat" olan insana, ardından da "insanlara rahmet olarak gönderilene" diyerek Hz. Muhammed'e "selam olsun" dedi. Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları:

-Sayın cumhurbaşkanımız bir veda kongresidir dedi. Bu bir veda kongresi değil, bu bir vefa kongresi, ahitleşme kongresi. Cumhurbaşkanımıza vefa borcumuzu ödüyoruz. Bütün kadrolarımız onun dik yürüyüşünün devamı için her şeyi yapmaya hazır ve nazırdır. Bir büyük Yeni Türkiye yürüyüşünün arifesindeyiz. 12 yıllık birikimimiz var. Bu tarihi yürüyüş daha ilk aşamadadır. Sayın cumhurbaşkanım biz size bütün millet adına teşekkür borçluyuz.

OYLAMAYA GEÇİLDİ

AKP 1. Olağan Kongre Ankara Arena Spor Salonu'nda devam ediyor. Tek aday olan Ahmet Davutoğlu için bin 245 delege oy kullanacak.
Oylama devam ederken Başbakan Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu yurt dışından gelen konuklara aynı salonun üçüncü katında resepsiyon veriyor.

Erdoğan 1 saat 40 dakika konuştu

Başbakan Erdoğan da  kongrede 1 saat 40 dakika süren bir konuşma yaptı. Davutoğlu'ndan önce bir konuşma yapan Erdoğan "Bu bir veda değil" dedi. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

-Bu hareket hanım kardeşlerimizle güç kazandı. Hukuksal davayı bir anne şefkatiyle bir oya gibi işleyen Ak Parti kadın kollarının tüm mensuplarına bugün bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

"POLİSLERİMİZİ ÖZELLİKLE SELAMLIYORUM"

-Sevgili gençler, AK Parti’nin bu AK teşkilatın alnı ak yüreği ak bahtı ak gençleri, sizleri bugün bir kez daha gönülden selamlıyorum. Sizlere her zaman inandım, güvendim. Gençler sizler bu milletin umudusunuz. Sizler yer yüzündeki tüm mazlumların umudusunuz. Sizler Sultan Alparslan’dan Osmangazi’ye Gazi Mustafa Kemal’den Adnan Menderes’e, Turgut Özal’dan Necmettin Erbakan’a kadar uzanan bir kutlu davanın kahraman neferlerisiniz. Yarınlarımız olan geleceğimiz olan umudumuz olan gençler istikbalin siyasetçileri. Yarının idarecileri, bugün sizleri çok farklı çok daha samimiyetle çok daha muhabbetle selamlıyorum. Buradan sınır karakollarında gözünü değil gönlünü namlunun ucuna koyarak vatanının nöbetini tutan genç Mehmetleri, askerimizi, polisimizi özellikle selamlıyorum.

-Çaldıran zaferinin 500. yılını kutladık. Yavuz Sultan Selim ve askerlerini hürmetle yad ettik.

"BU TEŞKİLAT 10 AĞUSTOS'TA TARİH YAZDI"

10 Ağustos sürecinde işte bu teşkilat tarih yazdı. Sizlerin Allah’ına kurban. Siz dağ taş demediniz, kar kış demediniz. Durmak yok yola devam dediniz. Ve bütün zorluklara göğüs gererek çalıştınız. İşte bu teşkilat 10 Ağustos’ta tarih yazdı. Her bir vilayetimizde, belde ve köyümüzde aşkla çalıştı. Bunun neticesinde sizler sadece cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine tanıklık etmediniz, kendi ellerinizle inşa ettiniz. Önce 2007’deki halk oylamasında milletimizin yüzde 69 oy oranıyla evet demesini sağlayarak tarih yazdınız. Ardından 10 ağustos sürecinde çok çalışarak, milletin adayını, milletin adamını 12’nci cumhurbaşkanı, halk oyuyla gelmiş ilk cumhurbaşkanını sizler seçtiniz. AK Parti Genel Başkanlık vazifemi 13 yıl 13 gün sonra sizlere teslim ediyorum.

"HÂLÂ ANIRMALARINI BEKLİYORUZ"

-Liradan 6 sıfır atılırsa Taksim'de anırırım diyen bazı köşe yazarları vardı, hala anırmalarını bekliyoruz.

"ELİMİ UZATIYORUM" 

Son günümde, son dakikalarımda, buradan 77 milyonun her bir ferdine bir kez daha ben musafaha için elimi uzatıyorum. Partim adına hükümetin adına elimi tekrar uzatıyorum. Diyorum ki biz sizi çok iyi anlıyoruz. Sizin yaşam tarzlarınızı değerlerinizi anlıyoruz. Sizin taleplerinizi arzularınızı biliyoruz. Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum. Sizin de bizim anlamanızı istiyoruz. Hangi yasakları aşarak bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyoruz. Nasıl dışlandığımızı görmenizi anlamanızı istiyoruz.

Hatta bir başbakan olarak bile aldığımız hakaretleri vesaire bilmenizi istiyoruz. Biz sizlere her zaman gönlümüzü açtık anlamadınız. Ama bugün diyorum ki, sizin de bizlere gönlünüzü samimi olarak açmanızı bekliyoruz. Biz bizim yaşadıklarımızı hiç kimse yaşamasın istedik. Eski küslükleri, dargınlıkları, gerilimleri, kamplaşma ve kutuplaşmaları bir kenara bırakalım diyoruz.

"KATILMAMAKLA BİZE NE KAYBETTİRİR? HİÇBİR ŞEY"

<video:110991>
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yemin töreni tepkisi paylaşan: cumhuriyet

Ama bakıyorsunuz ana muhalefetin başındaki zat, yarın halkın seçtiği yemin törenine katılmayacağını söylüyor. Yani oraya katılmamakla bize ne kaybettirir? Hiçbir şey. Ama kendisinin çok şey kaybedeceğini tekrar hatırlamak isterim. Çünkü biz bu yolda birileriyle yürümedik, milletimizle yürüdük, milletimizle de buralara geldik.

Şahsım, bu partinin kurucusu olarak, gönüllüsü olarak, bu partiye büyük emekler vermiş bir nefer olarak, her daim sizlerle olacağım, sizlerle birlikte yol yürümeye devam edeceğim. Anayasal ve yasal yetkiler dairesinde, tarafsızlığımızı zedelemeden, iktidarımızın millete hizmet üretmesi için destek ve katkılarımı sunmayı sürdüreceğim.

CEMAATE MESAJ

-Kimse Cumhurbaşkanlığında, paralel yapı hakkında sessiz kalmamı beklemesin. Hükümetimiz de kararlılıkla paralel yapıya karşı mücadeleyi sürdürecektir

"DAVUTOĞLU EMANETÇİ DEĞİLDİR"

Şunu açıkça ifade ediyorum, altını çizerek ifade ediyorum; birçok gazeteler yazıyor, çiziyor. Bu bizim değerlerimizde yok, bizim kültürümüzde yok. Sayın Davutoğlu bir emanetçi değildir. Bunun böyle bilinmesini istiyorum.

Her zorluğa sizlerle birlikte göğüs gerdik. Üzülünce birlikte üzüldük, sevinince birlikte sevindik. Milletin teveccühüne de ümmetin duasına da birlikte mazhar olduk. Partimizi öyle bir yere taşıdık ki Türkiye'nin kaderiyle AK Parti'nin kaderini adeta özdeş hale getirdik. Allah hepinizden razı olsun. Tek tek her birinizden helallik diliyorum. Hakkınızı helal ediyor musunuz? Ben de her birinize hakkımı helal ediyorum
Adalet ve Kalkınma Partisini yani aşkımı, sevdamı, tutkumu, kavgamı önce Allah'a, sonra sizlere emanet ediyorum.

<video:110891>
Ahmet Davutoğlu kongreye böyle geldi paylaşan: cumhuriyet

 

Davutoğlu salona önce geldi

Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ile birlikte Erdoğan'dan önce salona geldi ve partilileri selamladı. Erdoğan,kongre salonunun önündeki partililere kısa bir konuşma yaptı. Erdoğan, "Bu asla veda değil, yeni bir açılıştır. Sizlerden ayrılmıyorum. Bundan sonra 10 Ağustos'ta seçmiş oduğunuz ilk Cumhur'un Başkanı olarak aranızda olacağım. Cuma günü yeni kabineyi kurmuş olacağız" dedi.